Hilafetin güncelleşen önemi

Abone Ol

Elbette hilafetin önemi tartışılamaz. Bununla birlikte, onu tahkik edecek iradeye muhtaç ve muntazırız. Bugün ihtiyaç olan hilafet, eksik olan ise irademizdir. Bugün kimse İslam ile siyasetin irtibatını tartışamaz. Bunu tartışanlar yerli veya yabancı oryantalistlerdir. Hilafet fıkhı veya siyasi fıkıh üzerine çalışanlardan birisi Abdurrezzak Senhuri Paşa idi. Müslümanlar tek bir organdır. Bu organı temsil eden bir üst yapıları da vardır. Bu yapı tarihi olarak çökse de teorik olarak hayatta ve ayaktadır. Hilafetin ihyası meselesi giderek önemin ötesinde zaruret hali arz etmektedir. Aksi takdirde, dağınık olan İslam dünyası başkalarına yem olmazsa bile kendi kendini imha edecektir. İç çekişmelerden dolayı İsrail ile bile baş edememektedir. İslam’ı dünya barışına en büyük engel olarak görenler günümüzde küresel barışı niye tesis edemediklerini izah edemiyorlar. Aksine Pax Ottomana denildiği gibi aynı zamanda Hilafet Pax’ından veya barışından da bahsetmek mümkündür. Sonuç itibarıyla, dünya dengesinde olmayan Müslümanları temsil ederek dünyaya bir denge getiriyor. Veya barış ve denge vaat ediyor. Bu itibarla, Mısır yargısının önemli simalarından İmad Ebu Haşim İslami hilafetin kaçınılmaz bir durum ve mesele olduğunu ve daha fazla ertelenemeyeceğini ve ötelenemeyeceğini ifade etmektedir. Aktüel şartlar hilafeti zorunlu kılmaktadır.

*

İmad Ebu Haşim bu hususta Facebook hesabından şu gerçekleri paylaşmıştır: “İslam dindir ve ötesinde hayat tarzıdır. Siyaset ve yönetimdir. Müslümanlar da değişik ülkelerde aynı dini paylaşmakta, aynı Yaratana kulluk etmekte ve aynı Peygambere inanmaktadır.

Tek bir şekilde namaz kılmakta ve kıbleleri ve ezanları tektir. Allah ramazan ayında orucu farz kılmıştır. Müslümanlar tek bir kıbleye yönelir ve muayyen mevsimde oraya hac ederler. Menasikleri birdir. İnançları tek ve şiarları müşterektir. Helalleri ve haramları birdir. Bayramları ve sevinç günleri tektir. Keder ve üzüntüleri birdir. Düşmanları müşterek ve dostları birdir. Hedefleri tek ve davaları aynıdır...” İmad Ebu Haşim İslam’ın Müslümanların adet ve geleneklerini ve hayatlarını birleştirdiğini ifade etmektedir. “Dinleri onları aynı potada eritmiştir. Türk ve Arap yurdunda Müslümanlar tek bir milleti ve ortak çatıyı temsil etmektedirler. Bu nedenle İslam milletleri arasında siyasi birlik mutlak birliğin tabii bir neticesidir. Bütün birlik noktalarının siyasi âleme de yansımasıdır.”

*

Bugüne kadar hilafeti bir tabu ve öcü gibi gösterdiler. Ümmetçilik veya İslam enternasyonalizmi diyerek yıllarca Müslümanların eşsiz hilafet kurumuyla mücadele ettiler. Bu kurumu kendi çocuklarına da hor gösterdiler. Müslümanların iç sistemi hilafeti gerektirdiği ve zorunlu ve kaçınılmaz kıldığı gibi günümüzdeki dış şartlar da keza Müslümanlar arasında siyasi birliği hayat-memat meselesi haline getirmiştir. Hilafet bir ihtiyacın ifadesidir. İmad Ebu Haşim’in ifade ettiği gibi, bu aynı zamanda Habib-i Mustafa’nın ve ardındakilerin ve Raşit halifelerin yolu ve siyasi sünnetidir. İmad Ebu Haşim bu yöndeki çağrısını şöyle noktalamaktadır: “Gelin hep birlikte Habib-i Kibriya’nın sünnetini ihya edelim. Bu gerçeği yayalım ve herkese tebliğ edelim. Ve bunu tebliğ etmek herkesin boynunun borcu olsun. Duyan duymayana anlatsın. Dünyaya hilafete olan düşkünlüğümüzü ve ona olan bağlarımızı gösterelim ve perçinleyelim. Bu sözümüz, hilafet devletinin ilanı olsun…” Hazreti Ömer’in Müslüman olması ve kırk kişiye ulaşmalarıyla birlikte nasıl ki tebliğ cehri hale geldi ise İmad Ebu Haşim’in ifadesiyle, Müslümanların, kimsenin kınamasına aldırmadan siyasi sistemlerini cehri olarak tebliğ etmelerinin de vakti gelmiştir.