Bazıları konuşurken karşısındakine, “Sen bir hiçsin” der. Siz, hiçbir zaman böyle bir cümle kurmayın.
Çünkü bu sözü söyleyen adam, kendi söylediği sözde yalan çıktığını da söylemiş olur.
O bir hiçse, sen bu cümleyi neden kullandın?
Onun varlığını kabul ediyorsun, sonra da yok sayıyorsun.
Allah celle celalühün yarattığı her şey, bir veya binlerce hikmete binaen vardır.
“Hiç” kelimesi “her” kelimesinin zıt/karşıt anlamlısıdır.
Yapılan yanlışları düzeltmekle görevliyiz.
Yanlışı belirlemede de benim, senin, onun görüşü, anlayışı, örfü, geleneği, kuralı ölçü olmaz.
Veya “benlik” iddiasında olan birkaç kişinin bir araya gelerek koyduğu ölçüler de kendilerinden başkasına dayatılamaz.
Hepsinin koyduğu ölçüler, yaratanın ölçüsüne ise aykırı her biri düzeltilir, aykırı iş yapan ıslah edilir ve hiçbiri hafife alınmadan yapılır.
Türkçede kullandığımız bu “hiç” kelimesi bir şeyin azlığını, önemsizliğini, değersizliğini ifade eder. Yokluğunu değil.
Yapılan bir iyiliğe karşılık olarak teşekkür eden birine, “Bir şey değil” dediğimiz gibi o yapılan iyilik tonlarca altın olsa bile bir gönül alma, kırılan bir gönlü tamire çalışma yanında, “Hiçbir şey değildir” anlamında kullanırız.
Uzayın büyüklüğü hakkında bir kitap okusak “benlik” putumuzun kaidesi olan tenimizin bu evrende bir nokta kadar yer tutmadığını anlarız.
İşte bu anlayışın ardından, “Ben hiçim” dersen bununla haddini bilmiş olursun.
Firavun’un, “Ben sizin Rabbinizim” diyerek kâfir olmasından kurtulursun.
Rabbin büyüklüğü karşısında benim varlığımı söylemem bile fazladan olur anlamında, “Ben bir hiçim” denebilir.
Yoksa nihilistlerin, “Varlık diye bir şey yoktur. Değer ve gerçek diye de bir şeyler yoktur. Yok da yoktur” gibi bir anlayışın ifadesi değildir “hiç” kelimesi.
Nihilist bir anlayışla Tevfik Fikret, şerefin, saadetin, varlığın, evvelinin ve sonunun olmadığını ifade etmek için:
“Her şeref yapma, her saadet piç
Her şeyin ibtidası, ahiri hiç” demiş.
Allah hariç, hiçbir şey baki değildir.
Herkes ölümlüdür.
Değerli dostum hattat Yusuf İzzeddin Beyefendi “hiç” kelimesinin yazmış ve cim harfinin karnına, yazarının kim olduğunu bilmediğim bir zatın “hiç” kafiyeli bir şiirini yazıvermiş.
“Fakr-ı halin etme ızhar Halik’ın bilmez mi hiç
Âleme ihsan eden Allah sana vermez mi hiç
Rabbine ağlar isen gözyaşın silmez mi hiç
Ta ciğerden ah edersen matlubun vermez mi hiç” demiş.
“Hiç” kelimesinin zıt/karşıt anlamı olan “her” kelimesini de Recaizade Ekrem Bey:
“Her nakş-ı bedii hayret endût
Bir cilvesidir cenabı Hakk’ın
Her şi’iri bilgi hikmet âlût
Bir nüktesidir kitab-ı Hakk’ın
Her lahn-ı latifi rikkat-efzût
Bir nağmesidir rebab-ı Hakk’ın
Her tab’a safa veren bedayi’
Ya Rabbi, sana değil mi raci’” diyor.
Açıklama:
Hayret endud: Tabiatta insanı hayretler içinde bırakan renk dokunuşları.
Hikmet-alud: Hikmet dolu.
Rikkat-efzud: insanı kibarlaştıran, nazikleştiren, incelten ses.