Tunuslu Sosyolog Münir es-Saidani, İsrail'in Gazze Şeridi'nde Filistinlilere yönelik işlediği soykırımın "bir halkın yerine başka bir halkı ikame etmeyi amaçlayan sömürgeci ve dış destekli bir soykırım" olduğunu söyledi. Tunus Üniversitesi akademisyenlerinden Saidani, yaptığı açıklamada, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana düzenlediği, çoğunluğu kadın ve çocuk 66 binden fazla Filistinlinin hayatını kaybettiği, bölgedeki yapıların yerle bir olduğu ağır saldırıları ve bu soykırımın uluslararası boyuttaki yansımalarını değerlendirdi.
"Hesap verebilirliğin yokluğu, İsrail'e alan tanıyor"
İsrail'e modern çağın en vahşi soykırımını gerçekleştirmesi konusunda alan tanınmasının nedenlerine ilişkin Saidani, "Soykırımcılar, hesap vermekten muaf olduklarında kendilerine hareket alanı bulur. İsrail'in Gazze'deki soykırımı, sömürgeci. Çünkü soykırımı yapanlar, ülkenin asıl sakinlerini farklı yerlerden gelenlerle değiştirmek isteyen sömürgeciler." dedi.
"Gazze Şeridi, uluslararası basına tamamen kapatılmış durumda"
Soykırımın, "sömürgeci soykırımlar" çerçevesinde yer almasının, bunun küresel sömürgecilik sisteminin bir parçası olduğu anlamına geldiğini vurgulayan Saidani, İsrail'in 7 Ekim 2023'te Gazze'ye düzenlediği saldırılardan sonra ilk yargılamalar başlayınca, sömürgeci güçlerin Tel Aviv'in yararına harekete geçtiğine dikkati çekti. Bu güçlerin öncelikle Uluslararası Adalet Divanının üzerinde çalıştığı süreci aksattığını ve bunu ifşa edebilecek medya organlarını hedef alan susturma manevralarının devreye sokulduğunu dile getiren Saidani, "Gazze Şeridi, uluslararası basına tamamen kapatılmış durumda; hatta bilgi ulaştırabilecek basın mensupları aleyhinde bir tür soykırım söz konusu." diye konuştu.
"Soykırımı destekleyen sistem"
"Tam entegre bir soykırım sistemi." ifadesini kullanan Saidani, bu konuda tek bir örneğin yeterli olduğunu; ABD'nin, şimdiye kadar Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde savaşın durdurulmasını öngören kararlar karşısında 6 kez veto yetkisini kullandığını anımsattı. Saidani, Amerikalıların, bir soykırım, aç bırakma, zorla yerinden etmenin yaşandığını çok iyi bildiklerini ve bunların soykırımı destekleyen unsurlar olduğunu vurguladı. "Soykırım, böyle rastgele uygulanmaz; bunu destekleyen bir sistem olur. Bu sistemin ekonomik kolları hatta soykırımın siyasi-ekonomik boyutundan söz edebiliriz." diyen Saidani, "Gazze'yi bombalayan uçakların üretimine katkı sağlayan ve bu uçakları gözetim, yönlendirme ve bombardıman sistemleriyle donatan şirketlerin tümü soykırım sürecine ortak oluyor." değerlendirmesinde bulundu.
Filistin meselesi karşısında Batı'nın bölünmesi
Batı'nın gelişmeler karşısındaki tutumuna da değinen Saidani, "Gazze'de soykırımın ilk anlarından itibaren Batı'da bölünmenin ortaya çıktığını görmenin mümkün" olduğunu ifade etti. Saidani, bölünmenin öncelikle önde gelen siyasetçiler arasında başladığını, ayrıca entelektüel, akademik ve medya çevrelerinden Filistin meselesine ciddi bir destek olduğunu da hatırlattı. Bu bölünmenin ABD'de ortaya çıktığına işaret eden Saidani, ilk önce öğrenciler ve üniversite yönetimleri arasında patlak verdiğini; ardından önde gelen araştırmacılara yayıldığını ve büyük üniversitelerde tartışmalar yaşandığını daha sonrada bunu Avrupa'da üniversitelerdeki dalgaların izlediğini söyledi.
Batı dışındaki bölgelerin yaklaşımı
Diğer coğrafyalardaki duruma da değinen Saidani, "Ne zaman Avrupa-Kuzey Amerika ekseninden uzaklaşıp Afrika, Asya ve Güney Amerika bölgelerine gidilince, Filistin ve genel olarak Arap haklarını savunan seslerin daha gür çıktığını, daha etkili girişimlerin ortaya konduğunu görüyoruz." dedi.
"AB ve parlamentosu içinde büyük bir çatışma yaşanıyor"
Saidani, bu destek tablosunun Avrupa ve Kuzey Amerika'da bile değişken olduğunu; mesela Ekim 2023'ten sonraki dönemin başlarında soykırıma karşıt tutumun şimdikinden daha zayıf olduğunu aktardı. Artık soykırıma karşı tepkilerin kendini gösterdiğine; hatta iktidardakilerin arasında bile bölünmelere yol açtığına dikkati çeken Saidani, "Avrupa Birliği ve parlamentosu içerisinde büyük bir çatışma yaşandığı biliniyor. Bu sadece Filistin Devleti'nin tanınması konusunda değil aynı zamanda ilkelere uyumlu şekilde hareket edilmesiyle ilgili. Zira iki yüzlülük er ya da geç ortaya çıkar, uzun sürmez." ifadelerini kullandı.
"İsrail anlatısının bitişi"
"Siyonist anlatısının çöktüğünü" savunan Saidani, "İstibdat, soykırım ve sömürge sistemlerinin ahlaki, fikri ve kültürel çöküşünün, fiili ve maddi çöküşten her zaman daha erken gerçekleştiğine dikkat etmek gerekir." dedi İşgalci yapısıyla temsil edilen siyonist projenin de siyasi, ekonomik ve fikri boyutta çöküşün eşiğinde olduğunu vurgulayan Saidani, "Siyonist anlatıya, artık kimse inanmıyor. Binyamin Netanyahu'nun liderliğindeki siyonist siyasi liderliği ve diğer soykırımcılar, giderek daha fazla anlatıya, Tevrat'a ve kutsal saydıkları metinlere sığınıyor; Tevrat'ın öğretilerini uyguladıklarıyla böbürleniyorlar." şeklinde konuştu.
"Soykırımı başarısız kılmak için çok büyük imkanların olduğuna inanıyorum"
İsrail soykırımının bazı hedeflerini gerçekleşmesi risklerini tamamen dışlamadığını belirten Saidani, "Ancak soykırımı başarısız kılmak için çok büyük imkanların olduğuna yakinen inanıyorum. Arap ülkelerinde az ve cılız olmasına rağmen direnişe verilen destek sürüyor. Küresel Sumud Filosu ve Mağrib Sumud Kafilesi gibi girişimlerin soykırımla mücadelede etkili olabilir" dedi.
"Soykırıma karşı direniş ilerledikçe, onu destekleyen sistem açığa çıktı"
Tunuslu akademisyen, "Soykırıma karşı direniş ilerledikçe, onu destekleyen sistemin açığa çıktığını; sistem ortaya çıktığında da soykırımın yalnızca Filistin halkı için değil de tüm insanlık için de bir tehlike olduğunun farkındalığı aşamasından, daha yüksek bir seviyeye, yani uygulama ve harekete geçme aşamasına geçiyoruz" ifadelerini dile getirdi. Saidani, şu an dünya çapında boykot ve grevler yapıldığına dikkati çekerek, "sömürgeci nitelikli soykırım sisteminin" çözülmesi aşamasında olunduğunu savundu.
Halkların Filistin'e desteği
"Sömürgeci sistemin" her şeyi kontrol altına alamayacağını, gelişmiş bir direnişle bu sistemin aşılabileceğini vurgulayan Saidani, direniş geliştikçe soykırımı destekleyen cephenin parçalandığını ifade etti. Filistin halkını destekleyen Arap halk hareketlerine işaret eden Saidani, Tunus’ta son aylarda gerçekleştirilen Sumud Kafilesi ve ardından Sumud Filosu'nun, 1946, 1947 ve 1948 yıllarında olanları hatırlattığını dile getirdi.
"Direniş ve mücadele arttıkça İsrail'i destekleyen sömürgeci sistem parçalanma sürecine girdi"
Saidani, halkın hazırlığının inanılmaz boyutlarda olduğunu sadece maddi ve manevi destek olmakla kalınmadığını aynı zamanda binlerce kişinin direniş için gönüllü olduğunu söyledi. Direniş ve mücadele gelişip artıkça İsrail'i destekleyen "sömürgeci sistemin" parçalanma sürecine girdiğini, aralarındaki çelişki ve anlaşmazlıklar artan liderlerin adeta "kurtlara dönüştüğünü" kaydeden Saidani, başlangıçta tek cephede birleşen bu liderler arasındaki anlaşmazlığın çatışmaya dönüşebileceğini sözlerine ekledi.