Hepimiz Erbakan mıyız?

Abone Ol

Vuslatının üzerinden tam dört yıl geçti. Bu süreçte öyle

alıştık ki onu yazmaya, onu anlatmaya... Neredeyse her Şubat geldiğinde

hepimizin eli kalem tutar oldu. Yüreğimizdeki yangını, zaman geçtikçe azalacak

sandığımız ama daha da alevlenen o ateşi birkaç cümleyle de olsa yazmaya

çalıştık. Özlemimizi kalemimize yüklemeye çabaladık.

Evet, yine soğuk bir Şubatı ardımızda bırakırken belki

yapılması gereken yine, yeniden onu anlatmaktı. Ama hayır, bu kez onu değil, bu

kez bizi anlatsın kalemlerimiz. Cümlelerimiz onun bakışı üzerine değil, bizim

yangınımız, yanılgılarımız üzerine kurulsun.

O giderken biz de kendimizce sözler verdik içimizden.

Yolun yolumuzdur dedik sevdamızı haykırırcasına. Sözümüzde de durduk aslında.

Gerçekten onun çizdiği yoldan sapmadık, saptırmaması için yalvardık

Yaradanımıza. Ama bunun yeterli olacağını sanmakla yanıldık.

Sahi onun yolu neydi, o yolu kim çizmişti ya da o güzel

lider o yolun sınırlarını neye göre belirlemişti, hiç düşünmedik bunları. O yol

Allah ın yoludur diyemedik içimize sindire sindire. Allah ın çizdiği,

Rasulünün yürüdüğü dosdoğru bir yoldur ve o yolda da dosdoğru yürümek yaraşır

insana diyemedik. O, eğilmeden yürüdüğü için adı Erbakan olmuştu diyemedik.

Hak yolun yolcusu olmak için Allah ın sınırlarını aşmamamız gerektiğini

bilemedik...

Hepimiz Erbakan ız dedik ama Erbakan olmak için ne

gerekir düşünmedik.

O, gece yarıları kalkıp ibadet ederken biz kıpırdamadan

uyuyorduk ama Erbakan dık!

O, bir ekmek arabasının peşinden buz üzerinde yalınayak

koşan kız çocuğu için gözyaşı dökerken biz apartmanımızda, sokağımızda günlerce

aç uyuyan çocuklar olduğunu bildiğimiz halde umursamıyorduk ama Erbakan dık!

O, gece gündüz demeyip cihad ederken, tek bir ev dahi

kalmaması için gece yarılarında yürüyerek gidip çaldığı kapılarda tebliğ

yaparken biz çağrıldığımız çalışmalara gitmemek için bin türlü mazeret

üretiyorduk ama Erbakan dık!

O, elinden de gönlünden de Kur an ı düşürmeyip hem

ülkesini hem tüm dünyayı ona göre şekillendirmek için canıyla malıyla

çalışırken bizim kitaplığımızda da yüreğimizde de Kutsal Kitabımız tozlanıp

paslanıyordu ama Erbakan dık!

O, bir ateistin, komünistin karşısında bile nezaketini ve

beyefendiliğini koruyarak konuşurken, karşısındakine tebliğ yaparken aynı

zamanda bir Müslüman nasıl olur onun dersini verirken biz kendi ailemizin

içindeki insanlarla kavgaya tutuşuyor, dava kardeşlerimizle ağız dalaşında

bulunuyorduk ama Erbakan dık!

O, her şeyiyle her görene güven verip, sevecenliğiyle,

uyarırken bile kucaklayıcı şefkatiyle fikirlerini kabul etmeseler bile kendini

de davasını da sevdiriyorken, biz davranışlarımızla insanları hem kendimizden

hem davamızdan uzaklaştırıyorduk ama Erbakan dık!

O, günlerce evinden uzak kalmasına sebep olacak cihad

çalışmalarında bile eşinin ve çocuklarının hayır duasını alarak onların sevgi

ve hayranlığına mazhar olacak kadar kendini sevdirirken, iyi bir baba, iyi bir

eş olmayı cihaddan daha geri bir ibadet olarak görmezken, bizim eşimiz de

çocuklarımız da bizim ilgisizliğimizden şikâyetçi oluyor hatta bu yüzden davaya

düşman olarak büyüyorlardı ama biz de Erbakan dık!

O, gittiği bir saatlik programa bile ciltler dolusu

kitapla çıkarken, ilme olan düşkünlüğü konuşmalarından çok rahat bir şekilde

anlaşılırken biz, ilmi yalnızca sosyal medya paylaşımlarından öğreniyorduk ama

biz de Erbakan dık!

O, girdiği tüm okulları birincilikle bitirip bir

Müslümanın nasıl çalışkan ve bulunduğu yerin en iyisi olması gerektiğinin

dersini verirken, biz okullarımızı bir angarya olarak görüp zor zoruna, sürüne

sürüne devam ediyorduk ama biz de Erbakan dık!

O, Heyecan istiyorum sitemini bile dorukta bir

heyecanla vurgularken, ilerlemiş yaşına rağmen sanki zırhını kuşanmış asker

gibi kendini meydanlara atarken, biz genç bedenlerimizi kaplayan yaşlı

yüreklerimizle, heyecan ve umut yoksunu bakışlarımızla bir şeyler yapmaya

çalışıyorduk ama Erbakan dık!..

Erbakan olmak kolay değil. Yolunu kendimize yol bilmek de

basit bir slogan değil. Çile gerektirir, fedakârlık gerektirir, bir ömrü

adamayı gerektirir. Eğer işin edebiyatındaysak bu kolay; koca koca laflar edip

yüzlerce beğeni alabiliriz. Ama Ne olur, bu söylediklerimi Siyonizm den önce

bir kere de siz anlayın diye yalvaran şefkatli bir lideri anlamak ve gerçekten

yolunu yol edinmek için Erbakan olmak neyi gerektirir sorusunu sormalıyız

vicdanlarımıza...