Hepimiz “çıplak uyarıcıyız”

Abone Ol

Ben, 1969’da Hakkâri’ye bağlı, şimdi Şırnak’a bağlı Beytüşşebap’ta askerlik yaptım ve 52 no’lu sınır taşından 55 no’lu taşa kadar Irak sınırını korurduk.

Nöbet saati boyunca uyumak yok.

İtfaiye erinin de nöbet boyunca her saniye hazır olması gerekir.

Alarm çaldığı anda askıdaki elbisesini eline alıp araçta giymesi gerekir.

Rabbimiz Sevgili Peygamberimiz’e emrediyor:

وَقُلْ إِنِّي أَنَا النَّذِيرُ الْمُبِينُ

“De ki: “şüphesiz ben apaçık uyarıcıyım” (Hıcr süresi ayet 15/89)

Kelamı doğrudan, dosdoğru olarak tebliğ ederim, sözü dolandırmadan, içine laf karıştırmadan, kem küm etmeden Rabbimin ayetleriyle sizi uyarıyorum.

Sevgili Peygamberimiz, kendisini bize tarif ederken bizim de aynı yolu tutmamızı öğütler:

عَنْ أَبِي مُوسَى قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم : مَثَلِي وَمَثَلُ مَا بَعَثَنِي اللَّهُ كَمَثَلِ رَجُلٍ أَتَى قَوْمًا فَقَالَ رَأَيْتُ الْجَيْشَ بِعَيْنَيَّ وَإِنِّي أَنَا النَّذِيرُ الْعُرْيَانُ فَالنَّجَا النَّجَاءَ فَأَطَاعَتْهُ طَائِفَةٌ فَأَدْلَجُوا عَلَى مَهْلِهِمْ فَنَجَوْا وَكَذَّبَتْهُ طَائِفَةٌ فَصَبَّحَهُمُ الْجَيْشُ فَاجْتَاحَهُمْ.

“Allah’ın beni göndermesinde benim durumum, “Çıplak uyarıcının “Kendinizi kurtarın, kendinizi kurtarın. Ben, şu iki gözümle (düşman) ordusunu gördüm. Ben “Çıplak uyarıcıyım” diyene benzer. Ona itaat edenler kurtuldular. İtaat etmeyenler öldürüldüler.” (Buhari, Sahih, K. Rikak, bab 26, bazı ilavelerle Müslim, Sahih, K. Fezail, bab 6)

Sevgili Peygamberimiz’in kullandığı “çıplak uyarıcı” deyimi Arab’ın en eski deyimlerinden biridir.

İslam’dan önce kabileye, köye veya şehre doğru gelmekte olan düşmanın gelişini gören birinin kabile ve şehre haber vermek için üzerindeki elbiseleri atarak gelip uzaktan çıplak uyarıcıyı görenler tedbir alırlarmış.

Sevgili Peygamberimiz bu tedbirin halk arasında yaygın olmasından dolayı Allah’ın elçisi olarak kendisini “çıplak uyarıcı” olarak bize anlatıyor.

Biz de o Sevgili Peygamberimiz’in ümmeti olmamız nedeniyle her Müslüman, gücü oranında “çıplak uyarıcı”dır.

Dede, nine, baba, anne, büyük kardeş, aile üzerinde birbirlerine doğruları öğretmek, yanlışlardan uzak tutmakla görevlidirler.

Müslüman aileler, komşularının uyarıcısıdırlar.

Komşu kendi evini göremez ama siz komşunun evinden duman çıktığını görürsünüz ve hemen yangın uyarısında bulunursunuz.

Orman koruyucuları dağların en tepelerinde nöbet tutarlar ve gördükleri duman ve ateşleri merkeze bildirirler.

Yüksek tepelerde hava kuvvetlerinin radarları düşman uçaklarının izinsiz giren uçaklarını merkeze haber verirken ülkeyi koruduğu gibi, anneler ve babalar, çocuklarını uyarmakla görevliler.

Ya radardaki görevli haber vermese veya merkezdeki görmezden gelse Allah korusun.

Çocuğunun okulda dövüldüğünü, yüzüne sınıfta tükürüldüğünü duyan anne ve babalar hemen duruma el koyup şikâyet ediyorlar ve haklılar ama çocuğun karakterine, fıtratta tertemiz olan ruhuna tükürenlerle ilgili bir şikâyeti ben duymadım.

Köyün muhtarı, kazanın kaymakamı, ilin valisi, ülkenin başkanı bütün Müslüman uyarıcıların yöneticisidirler.

Aç kalmasından sorumlu olmasından daha fazla gönlüne küçücük bir inkâr mikrobu girmişse her yetkili bölgesinden sorumludur.

Havadan, karadan ve denizden ülke korunurken, düşmanlar, bütün okullardan, televizyonlardan ve bütün teknik, teknolojik, dijital yollarla hepimizin beynine inkâr mikrobu sıkıyorlar ve bazıları, “Ben, senden daha çok mikrop kaptım” yarışına giriveriyor.

Kanunlarımız, mikrop kapanların soygun, gasp, hırsızlık, öldürme, yaralama, uyuşturucu kullananları, taciz, tecavüz yapanları cezalar artırımı ile engellemeye giderken mikrop saçanları görmezden geliveriyor.

Bu tür suçları cezalandırmak için görevliler var ama engellemek için görevli yok.

Yakalananlar için “Otuz tane suç dosyası var” haberlerini duyarız ve hemen ceza artırımına gider, yine suç, yine ceza artırımı devam eder.

Bu tür acil durumlarda harekete geçmek, annelere, babalara, komşulukları hakkıyla yerine getirmeye düştü.

Herkes yönettiğinden sorumludur.

Haber vermezlik, görmezden gelmezlik, bana necilik yapmayalım.

Gönül radarlarını faaliyete geçirelim, gönlü yaratana göre yaşamaya ve yaşatmaya bugün karar verelim.

Ne yapalım?

Önce bir karar ver.