BENDENİZ hep Üç Büyükler odaklı yazmam. Ya da
Trabzonspor, Bursaspor üzerinden de gitmem. Yani şampiyonluk beni hiç mi hiç
ilgilendirmez. Ammaaa söz konusu sportmenlik, sporculuk ve dürüstlük olunca
akan sular durur. Bunları kim başarmışsa başımın üzerinde yeri olur. Onları
yazarım, onları konuşurum.
Evet, söz konusu pazartesi gecesi oynanan maçlardır.
Akhisar Belediyespor kendi evinde düşmüş olan Mersin İdmanyurdu nu ağırladı.
Eh, Mersin düşmüş ya, nasıl olsa maçı ev sahibine bırakırdı. Düne kadar bu
söylentiler, beklentiler olmuştur. Ama baktım ki Mersin, Akhisar ın öylesine
canını sıktı ki, maç kimin hakkıydı diye sorarsanız ben Mersin indi derim.
Şayet Mersin bu futbolu lig boyunca oynayabilseydi şimdi belki de ilk beş
arasına girmişti. Gekas çıktı gene ve maçı kaptı.
Sivasspor-Karabükspor maçı için de neler neler söylendi.
Bir beraberlik iki takımın da işine yarardı. Ama olmadı. Kıyasıya bir mücadele
sergilendi ve maçı ev sahibi Sivasspor götürüp kümede kalışını ilan etti.
Karabükspor un işi ise son haftaya kaldı.
Eh, Trabzonspor ligdeki işini bitirmişti ya... Kupada da
final oynayacaktı ya... O halde İBB karşısında neden canını sıksındı. Çıkarır
yedeklerini öylesine oynardı. Baktım öyle olmadı. Tolunay hoca ful takımı
sahaya sürdü. Taaa kalecisinden son adamına kadar. Ve Trabzonspor, İBB yi
hayati tehlike ile başbaşa bıraktı.
Vallahi helal olsun! Bu arada bir noktaya da temas
etmeden geçemeyeceğim. Acaba 3 Temmuz vakası en azından stad ve stad dışı
terörü bitiremedi ama galiba o malum kötü iki kelimenin kökünü kazıdı. En
azından buna da razıyız. Öyle ya sokaklarda gencecik fidanlar bıçaklanıp
katlediliyorsa... Şimdi son haftaya girdik. Karabük, Akhisar ve İBB üçlüsünden
biri daha bir alt lige gidecek. Sanırım son hafta da delikanlı gibi oynanacak.
Eh dedim ya bu da bir aşamadır.