HAYATI YORMADAN

Abone Ol

Modern dünyanın karşısında giderek direncini kaybeden,

modern düzeninin dayatmalarına teslim olan bir zihni kirlenme ile karşı

karşıyayız. Enformasyon bir cehalet üretmenin ötesinde manipülatif bir misyonla

yüreğimize, canımıza ve hanemize müdahale eder oldu. Bireysel ve toplumsal

olarak yoğun bir duygusal, ahlaksal ve kimliksel kırılma yaşıyoruz. Kendimizi

günden güne değişen duygular ve onların yanılsamaları ile tarif ediyoruz.

Kimliği hasarlı zamanenin anlam dünyası da dar ve dogmatik. Zihinsel süreçleri

ise nakilci. Tabi eylem noktasında da heyecan moddosu ile verimsiz, kısır.

Galiba heyecanı da yanlış anlıyoruz. Heyecan yönlendirilebilir bir duygu

patlamasından ziyade bir kimliğin, bir duygunun ilk ateşleyicisidir. Bu

bakımdan akıl ve ilimsiz heyecan sadece yorgunluk verir. Akıl ve ilim ile

birleşince kuvvet verir.

Asıl soru şu bu kuvveti nasıl berekete dönüştüreceğiz

Nasıl birbirimizi ve toplumu anlayacağız Nasıl bu birikimi bir kültüre

dönüştüreceğiz Her şey her yerde, ulu orta öfke patlamaları, gereksiz

duygusallıklar ve motivasyon arayışlarını bir kenara bırakarak meselenin özüne

doğru hareket etmek durumundayız. Bugün bütün İslami hareketlerin küresel

sistem ile yaşadıkları deneyimler ve ortaya çıkan durum şunu gösteriyor ki, ya

iktidarı alıp sistem ile mücadeleden vaz geçeceğiz ya da iktidar olgusu

üzerine çalışarak hem bir muhalefet kültürü hem de iktidar kültürü   ortaya çıkaracağız. Büyük bir toplumsal

çözülmenin ve kimlik erozyonunun içerisinden nasıl derlenip toparlanacağız Bu

soruların cevabını arayarak yeniden tıkanan yolları açmanın çabasını göstermek

zorundayız. Bugün İslam dünyası, özelde Türkiye için önemli bir eşikteyiz. AB,

NATO, ABD ve diğer aktörlerin dünyayı sürükledikleri bu kaosun bir parçası

olmaktan, kaosa katkı sunmaktan çıkarmalıyız.

Etrafımızı saran büyük, küçük umutsuzluk sarmalı bizi en

büyük çöküşün eşiğine getirip, olmuyor mikrobunun içine atmamalı.  Daha çok yorularak, daha çok düşünerek daha

iyi anlayarak kırmadan, dökmeden bir birimizin hak ve hukukunu zedelemeden

güzellikle konuşarak yeniden yola revan olmalıyız. Bu büyük krizin umut noktası

Milli Görüş tür. Milli Görüş ün temsilcileri Saadet Partililer olarak sadece

Türkiye deki Müslümanların değil bütün mazlumların umudu olduğu gerçeğini

ortaya çıkaralım.  Gencimizi, insanımızı,

umudumuzu, hayatı yormadan yola devam edelim. Asıl şimdi yüreğimizin sesini

dinleyelim. Şimdi birbirimizi daha çok sevelim, şimdi kardeşim sensiz olmaz

diyerek ellerimizi yüreklerimizi kenetleyelim. Unutmayalım, güneş halen doğuyor.

Yapacak çok işimiz var, safları gevşetmeden, kıyama duralım. Haydi! Herkes

evine yani yüreğine, saadetine dönsün. Hoşça bakın zatınıza

TAŞ GEMi

Hasta Çocukların Duası

***

kırlangıç sesleriyle uyandığım sabahlar

dönün rüyalarıma

tozlu yollar, kağnı sesleri, kaval sesleri

kırbaç şaklaması ve nal sesleri

dönün rüyalarıma

ben hasta bir çocuğum

sancım büyüktür değmeyin

yitirdiğim bir düştür, bin bir gece uykulara sığmayan

dokunsan uyanır

tutmak istersen, kül olur kanatları

avuçlarında bir kelebeğin

sancılar hep geceleri başlar

hasta çocuklar uyumaz hiç

yanar sabaha kadar pencereleri

ey dünyanın her dilden ninni söyleyen anneleri

dönün rüyalarıma (Ahmet Uluçay)

Bize Kadar

1-Sevdiğini insan olarak sev, kusursuz görme çünkü

insanız eksiğiz. Ölçülü olmak her zaman kazandırır.

2-Sevmediğine hakaret etme ki gün gelir seversin, bakacak

yüzün olsun.

3-Kişilerin gıyabında yargılayıp infaz etme, insan olarak

bak, kendini koy yerine ve adil ol. Sözü tart da söyle.

4- Kimsenin adamı olma! İnandığın değerler için yaşa,

yaşat. Ne klik ol, ne de kıl!

5-Merhametli ol, şefkati elden bırakma. Dokun ve doku

sakın şartlara aldanıp teslim olma!

6- Rahmetli Erol Battal ın duasına amin diyor ve dualarıma

ekliyorum: Allah ım, rızkıma merdi de namerdi de kefil kılma. (Amin)

7-Son tahlilde Zarifoğlu nun şu mısraı bugünümüze dair

güzel bir tespiti içeriyor Asıl marifet buluttaydı ama herkes yağmura şiir

yazdı. Her şeye rağmen bulut olan, bütün marifetli dostlara selam olsun.

8- O gemi gelecek diyerek, her gün inatla sahile inen

ve o gemiyi aşkla bekleyen bütün İsmail abilere selam olsun.

TEKKE

Aliya nın şu tespitleri ne kadar yerinde Teslimiyet

insanın bir bütün olarak dünyaya ve kendi faaliyetlerinin neticelerine karşı iç

tutumudur. Allah ın iradesine teslimiyet, insanların iradelerine karşı

bağımsızlık demektir. Teslimiyet kötümserliğin ötesinden gelen nurdur. Allah a

ve takdirine inanç bize öyle bir emniyet hissi verir ki, başka hiçbir şey onun

yerine geçmez. Ve Hocamızın da dediği gibi olanda hayır vardır . Biz yürümeye

yılmadan devam edelim.

 Dağarcık

Konuşmak demek, belli bir sentaksı kullanabilecek şu ya

da bu dilin morfolojisini kavrayabilecek durumda olmak demektir, doğru; fakat

konuşmak demek, bir kültürü özümlemek, bir uygarlığın yükünü dilinin ucunda

taşıyabilmek demektir her şeyden önce. (Siyah Deri Beyaz Maske, Fanon. F)