Eşimin benden ayrılma nedeni hastalığımdı. Bu ne kadar
acı değil mi Hastalıktan önce, çok mutlu bir kadın olduğumu düşünür eşimin
beni sevdiğini sanırdım. Dört sene önce, merdivenleri çıkarken zorlanmaya
başladım Bu rahatsızlık gün geçtikçe biraz daha arttı ve nefes alma zorluğu
çekmeye başladım. Doktora gittim ve kalp kapakçığımın bozulduğu ortaya çıktı.
Bu teşhisten sonra kapak nakli oldum. Ameliyattan bir yıl sonra eşim beni terk
etti. İnsan bir şeylerini kaybettiğinde kendini çok çaresiz hissediyor. Böyle
zamanlarda çok yakınınızdaki kimseler dahi size yabancılaşıyor. Hayat işte
böyle bir şey (T.S.)
Evlenirken eşler birbirlerine her durumda ve her şartta
destek olacaklarına dair söz verirler. İki tarafta sözünde samimi olduğunu
sanır. Ancak bu kalıplaşmış sözleri ifade ederken neye söz verdiklerinin
farkında dahi değillerdir. Oysa iyi günde kötü günde yanındayım sözü, hastalık,
zayıflık, kaza, bedensel ya da maddi kayıpları, doğal afetleri ve her türlü kişisel yoksunluğu içinde barındırır. Burada
kişi her durumda eşinin yanında olabileceğine dair söz vermektedir. Fakat hemen
herkes hayatın olumlu yanlarına odaklanır ve bu gibi sıkıntıların başlarına
hiçbir zaman gelmeyeceğine inanırlar. Oysa insan hayatı türlü türlü imtihanlara
gebedir. Bizler karşımıza hangi vakitte neyin çıkacağını önceden kestiremeyiz.
O yüzden eşler evliliğin başlangıcında neye söz verdiklerini iyice tartmak
zorundadırlar.
Bir kişiyi hastalığına bağlı olarak terk etmek, düşen bir
insanı tekme ile itelemek gibidir. Hastalığı ile birlikte terk edilen kişi
kendini yetersiz ve değersiz hisseder. Suçlamalar başlar, eğer hasta
olmasaydım, eğer şurada şu hatayı yapmasaydım eşim beni terk etmezdi diye
kendini eleştirmeye başlar. İhanet eden eşini değil kendisini suçlama yoluna
gider. Oysa hiç birimiz yarınlarımızın ne olacağını bilemeyiz. Bir belirsizlik
içinde yürürken yolun neresinde ne ile karşılayacağımız belli değil. Fakat şu
bir gerçek ki, yaşadığımız imtihanlar dost olanla dost olmayanı ayırt etmemize
yardımı oluyor ve bizi uyandırıyor. Dostlarımızın ölçeği oluyor. Bir şeylerden
mahrum kaldığımızda, en yakın dostumdur, bana çok değer verir dediğimiz birçok
kişinin yanımızdan dahi geçmediğini görüyoruz. Acı da olsa bu bir gerçek
Her durumda ve her şartta sevilmek ve kıymeti bilinen bir
kişi olarak yaşamak hepimizin arzusu. Fakat insan zaaf sahibi, insan
menfaatçi, insan nankör, insan aldatan,
insan terk edebilen bir varlık. Eğer hayatımızın bir noktasında böyle bir şeye
maruz kalmışsak, bizi hiç terk etmeyen, koruyan gözeten, seven ve sevdiren
Rabbimize dua edip, yolumuza devam etmek zorundayız.