Hatırlayın!

Abone Ol

İnsan “nisyan” kökünden gelmektedir. Nisyan ise unutkanlık demektir. Unutkanlık kodlarımızda olduğu için Kur’an-ı Kerim sık sık “hatırlayın” diyor bize. “ Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve ‘işittik, itaat ettik’ dediğinizde ona verdiğiniz ve sizi kendisiyle bağladığı sağlam sözü hatırlayın.” (Maide, 7) “Ey iman edenler! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın.” (Ahzab, 9) Rabbimizi, yaratılışımız sebebimizi, bize verilen nimetleri unutuyoruz. Dün ne yediğimizi, verdiğimiz sözleri unutuyoruz. İki gün önce canımızı yakan, hüngür hüngür ağlatan şeyleri unutuyor, hiç yaşanmamış gibi hayatımıza devam edebiliyoruz.

Bizi sokaklara döken, mitingler düzenlediğimiz acıları dahi unutuyoruz. Bir kar yağıyor mesela hayat pahalılığını unutuyor, soğukta ayakta kalma mücadelesi veriyoruz. Kar eriyor, güneş açıyor. Dün karla kapanan yollarda mahsur kalan, imkânı olmadığı için donarak ölen insanları unutuyoruz. Başka kavgalarda buluyoruz kendimizi Unutmadığımız tek şey insanlığımızdı. Onu da unutmaya başladık…

Hadi biraz hatırlayalım! Bir ay sonra Kovid-19 musibetinin ülkemize gelişinin yıl dönümü olacak. Tam iki yıl olmuş. Bu iki yılda neler yaşadık hatırlıyor muyuz? Uzmanlar ne demiş, neler doğru yapılmış neler doğru yapılmamış elbette konuşulmalı. Ama bundan çok daha önemli bir şey yaşadık bu iki yılda. İnsanın insana nasıl da muhtaç olduğunu öğrendik. Hem de iliklerimize kadar yaşayarak öğrendik.

Günlerce evlere kapandık. Doğru ya da yanlıştı. Ama fıtrata aykırı idi. Ah şu kapanma bitse de dostlarla bir araya gelip bir bardak çay içebilsek diye ne çok hayal ettik. Bir deniz kıyısında, bir ormanlık alanda, bir ev oturmasında sevdiklerimizle vakit geçirmenin hayali olmasaydı günlerce eve kapanmanın üstesinden gelemezdik.
O günler geride kaldı. Kısıtlamalar kısmen devam ediyor olsa da bir araya gelebiliyor, daha çok iletişim kurabiliyoruz. Böylesine özlemle geçen günlerin ardından birbirimize kenetlenmemiz gerekmez miydi? En azından hayal ettiğimiz şey buydu. Birbirimize olan özlemimizi ne de çabuk unuttuk…

Sanki o günleri biz yaşamamışız gibi davranıyoruz. Birbirimizin eksiğini, hatasını araştırıyor, yapmak yerine yıkmak ile meşgul oluyoruz. Sokakta birbirini tanımayan insanlar bile durduk yere birbirlerini incitiyor, kavga çıkartıyorlar. Naif insanlar için artık evin kapısından dışarı adım atmak zülüm gibi geliyor. Bu kadar gürültüyü kaldıramıyor yürekleri. Sahi kaç kişi kaldılar acaba? Bu kadar soğuk surat, bu kadar bencillik yormuyor mu sizi de? Birbirimize saldırmak yerine birbirimizi dinlemeyi, birbirimizden güç almayı ne zaman öğreneceğiz? İnsanın, insanın kurdu olmadığını ne zaman idrak edeceğiz? Birbirimize ne zaman dost olacağız?

Kovid-19 illetinin küresel bir oyun olduğunu düşünün ya da düşünmeyin sonuç itibariyle başımıza gelen her şeyin Rabbimizin izni ile geleceğine iman eden insanlar olarak bunun da bir sınav olduğunu biliyoruz. Rabbimiz bizi imtihan etmek için bir musibet gönderdi. Adı Kovid-19’du. Ondan korunmak için en çok vurgulanan şey temizlikti. Herkes maddi temizliğini anladı ancak ruh temizliği kilit noktaydı. Bencilliğimizden, ego savaşlarından temizlenmek için büyük fırsattı. Ne maddi temizliği yapabildik ne ruh temizliğini… Galiba bu sınavdan da kaldık… Ders alır mıyız dersiniz?