İki gündür Adana-İskenderun-Hatay hattındayım..
Akdeniz Oyunları vesilesiyle bu bölge birkaç gündür daha bir hareketli…
Yeni Dönem’ vurgusu bu bölgede herkesin dilinde..
Yeni dönem ama ne
İşte bu sihirli kelimede düğümleniyor her şey..
Kimse bölgenin geleceğine ilişkin bir hüküm veremiyor.
Bölgeyi bilen, Milli Gazete Adana Bölge Temsilcisi Süleyman İnci ile sohbet ettik.
Süleyman İnci de bölgeye dair gelecek planlarının net’ olmadığını ifade etti.
Ancak…
Şöyle bir durum söz konusu…
Özellikle İskenderun yöresinde gözle görülür bir hareketlilik var.
O hatta bulunan mahalli yönetimler sanayiye yönelik’ ruhsatlandırma çalışmalarına hız verdi…
Buralardan sanayi ruhsatı olan arazi satın alın’ tavsiyeleri ne anlama geliyor
Oysa o bölgede geniş bir arazi de yok..
***
Süleyman İnci ilginç de bir anekdot anlattı:
“Esat’ın zulmünden kaçanlar özellikle Hatay Yayladağı yöresinde gayrimenkul satın alıyor. Diyelim ki 5 katlı bir binada 5 aile oturacakken Suriye’den gelenler 30 aile olarak oturuyor. Kiralama yerine satın alma yoluna gidiyorlar.”
Asıl savaş Ankara’da!
Bu adı konulmamış bir savaştır! Ülkemiz bir bağımsızlık savaşı veriyor! Huzurumuza uzanan eller yeni planlarını devreye sokup işletmeye devam ediyor! Birlik olup bu oyunu bozmak varken siyasi düşüncelerimiz uğruna bilerek veya bilmeden bu oyunun parçası olamaya devam ediyoruz.
Ne acı! Taksim hedef şaşırtma asıl savaş Ankara’da asıl mücadele orada veriliyor! Yıllarca kendi istedikleri adamları başa getiren, ekonomiyi, yönetimi, aklımıza gelebilen her şeyi kendi isteklerine göre dizayn eden küresel güçlere bir baş kaldırı var Ankara’da!
Hepimiz siyasi tercihlerimizi bir tarafa bırakıp fotoğrafın tamamına ve geçmişe doğru açıyla baktığımızda apaçık görünen bir mücadele bu! Ve tarafları bilinen bir mücadele! Baktılar ki bu ülke dışarıdan müdahale ile topla tüfekle hizaya getirilemeyecek, kendi iç dinamiklerimizi harekete geçirerek ekonomi kozlarını da ortaya koyarak yeni bir mücadele içine girdiler ve bu defa çok sağlam geldiler. Öyle ki; Eline Türk bayrağı alıp vatana bağlılığı ortaya koyan kitleler bile onlara hizmet eder oldu bilerek veya bilmeden! Alevi Sünni dediler, Sivas’ta oteli yaktılar tutmadı.
Aydınları, ülkeye çağ atlatacak beyinleri imha ettiler tutmadı. Sağ-sol dediler biraz tutar gibi oldu devamı gelmedi. Terör dediler, Doğu gerçekleri gördü tutmadı. Suriye dediler, Reyhanlıyı havaya uçurdular tutmadı. Ne yaptılarsa tutmadı ve baktılar ki bu böyle olmayacak daha çok kitle daha fazla katılım diyerek senaryoyu genişletip, birçok uçları aynı anda taksimde harekete geçirdiler.
Öyle bir hal aldı ki Taksim, kim var, kimler orada, kim neyin peşinde, kim ne istiyor belli değil ama bütün uçlar orada! Asıl tehlike taksim olaylarının prova olmasıdır. Küresel güçler kitlelerini test ediyor burada. Bir nevi tatbikat yapılıyor. Eğer burada gerekli direnç gösterilemez ise asıl mücadele o zaman başlayacak. Ve bu sefer Türkiye’nin ellerinden kayıp gitmesini istemeyen güçler daha büyük mücadelelere girişmekten korkmayacaklar! Tabi biz bu provanın peşini bırakmayıp devletin gücünü enselerinde hissettirmez isek!
Gelin birlik olup bu oyunu bozalım. Kendi içimizdeki rekabetimizi yine yapalım. Ancak! Önce gelin ülkemizi arındıralım irademizi elimize alıp ondan sonra rekabetimize bakalım. Aksi takdirde “ERBAKAN HOCAMIZIN’’ dediği gibi, kendimizi kendimiz yönetemedikten sonra her alanda dışarıya bağımlı olduktan sonra o parti iktidar olsa ne bu parti iktidar olsa ne… Bu arada küçük bir not: Biz Taksim ile haşır neşir olurken Taksim’deki aktörler Suriye sınırında da devrede orayı da karıştırmak için ellerinden geleni yapıyorlar! Oraları da unutmayalım! (HAYRİ DEMİREL)
NOT: Bugün 23 Haziran 2013, Pazar... İktidar ve TBMM’de grubu bulunan partiler, 2012 yılında yeni ve sivil anayasa vaadini yerine getiremedi. Sınıfta kaldı. Umutlar bu yıla sarktı. TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda herkes ayrı telden çalıyor. Temmuz 2013’e kadar umutsuz son bir maraton daha başladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bile, “Görülüyor ki, yeni Anayasa olmayacak!” dedi. Dubakalin’olacak Takipteyiz…