Hataya düştüğünüzde içinizde bir huzursuzluk hisseder ve
ne yapsanız bu sıkıntıdan kurtulamazsınız. Keşkeler ardı sıra gelir, neden
yaptım, neden düşüncesizce davrandım diye kendinizi suçlamaya devam edersiniz.
Fakat ne yaparsanız yapın, ruhunuzda karanlık bir sis gibi kıvranan o bunaltıyı
ortadan kaldırmazsınız. Sığınacak, dua ile yardım isteyecek, halinizi arz
edecek bir mercie döner ve af dilersiniz. Tövbe içinizi rahatlatır. Affedilmeyi
umarsınız.
Hatalarınız bir kağıda düşen mürekkep damlası gibidir iç
sıkıntısına yol açar. Böyle durumlarda pişmanlığınızı Yaratıcıya arz eder ve
onun rahmetine sığınırsınız. Nasıl ki, iyilik ve erdem insana fıtri olarak
verilmişse, hatalarınız için tövbe etme eğilimi de aynı şekilde verilmiştir.
Çocuk hata yaptığında kendini kötü hisseder, odanın bir
kıyısına saklanır, başını yere eğer ve anneden özür dilemek, yaptığı hatayı
telafi etmek ister. Annenin çocuğu affetmesi onu rahatlatır ve kendini iyi
hissetmesini sağlar. Çocuğun fıtratı saf haliyle hataya karşı sinyal veriyor.
Çocuk hatası için özür diliyor. Zira onun bozulmamış saf fıtratı hata ile
uyumlu değildir.
Bağışlandığını hissetmek insanı rahatlatıyor ve içinde
bir yılan gibi kıvrılan sıkıntılarını hafifletiyor. Allah ın kendisini af
edeceğini uman insan kendini daha rahat hissediyor. Efendimiz, sık sık tövbe
eder ve bu davranışıyla ashabına yol göstermekteydi.
Hz. Âdem ve Hz. Havanın tövbesi ise, bütün insanlık için
model bir davranıştır ve hepimize yol göstermektedir. Zira Hz Âdem ve Hz Havva
burada iradi seçimlerini yaparak tövbe ettiler ve Rableri tarafından
bağışlandılar. Hz. Âdem ve Havva nın yaşadığı pişmanlık duygusu ve Rableri
tarafından bağışlanma isteği onların iradelerini bu yöne çevirmiştir.
Tövbe etmek ve Allah a sığınmak bizler için büyük bir
imkân. Yani bu bizlere hayattayken hatadan geri dönme şansı veriyor. Ancak
tövbemizde samimi olmamız gerekiyor. Kişi tövbe ettikten sonra aynı hatayı bir daha
tekrar etmemeye gayret etmeli, kendisi için af dilediği gibi başkalarının
günahı için da af dilemelidir.