Hasan Gürleyen’e rahmetle…

Abone Ol

Hasan Gürleyen…

Anadolu Gençlik Derneği Kâğıthane İlçe Yürütme Kurulu üyesi idi.

Geçtiğimiz günlerde Hakk’ın rahmetine kavuştu.

Yakın çalışma arkadaşları, dostları merhum Hasan Gürleyen’i anlattı. Okuyalım;

* “Hasan, kelime anlamı itibarıyla "iyi", "güzel" ve "yakışıklı" demektir. Her Hasan ismine sahip olanda bu anlamlar tezahür etmese de bizim rahmetli Hasan Gürleyen abimizde tam anlamıyla zuhur etmişti.

22 yıl önce, meraklı sorularıyla onu tanıma şerefine nail olmuştuk.

İslami ortamlara büyük bir meyli, öğrenmeye karşı bitmeyen bir merakı vardı.

Hizmeti ise en az öğrenmek kadar severdi güzel abimiz.

Zor zamanlarda, ağır şartlar altında mücadele etti. Hayat mücadelesi zordu; manevi imtihanları da bir o kadar çetindi. Çünkü onun adı “AGD’li Hasan Gürleyen”di.

Yaşadığı zorluklar arasında hep bir hayal kurardı:

- “İnşaAllah bir gün maddi olarak güçlenirsem, teşkilata, AGD’ye çok yardım edeceğim!”

Bir peygamber mesleği olan marangozlukla meşguldü Hasan abimiz.

Gün geldi, Rabbim ömrünü ve rızkını bereketlendirdi.

O da Rabbinden gelen bu nimetleri hep çevresiyle paylaştı. Çünkü nereden geldiğini unutmamış, duası kabul edilmişti.

Böylece Hasan Gürleyen abimiz, üzerine bir başka güzel unvanı daha aldı: Cömertlik!”

***

* “Sabah namazı sonrası camiden çıkan kimi görse, "haydi çorbaya!", yolda karşılaştığına, "haydi yemeğe!", bir dostuna rastladığında, "haydi bir çay içelim!" diyerek davette bulunurdu.

Maksadı hem ikramda bulunmak hem de güzel sohbetlerde buluşmak; Müslümanların dertleriyle dertlenmekti.

Onlarca insanın, vakfın hayır amaçlı taleplerine asla olumsuz dönmezdi.

Çevresinde ihtiyaç sahibi, darda kalan, tanıdığı tanımadığı kim varsa… Yufka yürekli Hasan Gürleyen abimiz yalnızca üzülmekle kalmaz, elini taşın altına da koyardı.

Şahit olduğumuz pek çok olayda, ekonomik sıkıntı çekenlere, ailevi problemler yaşayan dostlarına, işsiz kalan çevresine ve hizmet adına yapılan her çalışmaya koşar, destek verirdi.”

***

* “Her insanın kendine has güzel özellikleri vardır.

Hasan Gürleyen abimizin de çoktu.

Lakin bizim en çok takdir ettiğimiz özelliği; “Millî Görüş” kimliğinden asla taviz vermeden, farklı düşüncelere sahip insanlarla dostluklarını devam ettirmesi, inandığı davasını en güzel şekilde temsil etmesi ve tebliğ etmesiydi.

Bugün insanlar, fikri farklı olanları dışlıyor, ilişkilerini kesiyor, yalnızlaştırıyorlar.

AGD'li Hasan Gürleyen abimiz, farklı görüşteki insanlarla güzel münasebetler kurar, onlara ikramda bulunur, her cenahtan insanla hukukunu koruyarak gönüller kazanırdı.

Çünkü biliyordu, nefse ağır gelen şey, aslında gönüllere giden en doğru yoldu. Ve o, bu yolu yüzlerce kalpte iz bırakacak şekilde yürüdü.

Bir Müslüman’ın en büyük meselesi de bu olmalıydı zaten: Gönüllere girebilmek...

Ne kadar güzel bir şeymiş ki, bizler bunu maalesef acı bir şekilde, Hasan abimizin cenazesinde bir kez daha idrak ettik.”

***

* “AGD'li Hasan Gürleyen abimiz, vefatıyla bize bir şey daha öğretti: “Bir Müslüman’ın cenazesi işte böyle olmalı!”

Gencecik yaşta sevdiklerini ardında bırakıp, en çok sevdiği Rabbine kavuştu Hasan Gürleyen abimiz.

Rabbim, yaşattığı güzellikleri ona azık eylesin. Sevdikleriyle Cennet'te buluştursun.

Seni çok özleyeceğiz AGD'li Hasan Gürleyen abimiz…”

***

Hasan Gürleyen’e, Allah (C.C.) rahmet eylesin. Mekânı cennet, makamı âli olsun. Menzili mübarek olsun.

GAZZE SOYKIRIMINDA 514. GÜN!

Bugün, 30 Nisan 2025…

Günlerden Çarşamba…

* Filistin, Gazze 514 gündür soykırıma uğruyor!

* Filistin, Gazze'de bugüne kadar 50 binden fazla şehit verildi!

* Gazze'de on binlerce bebek ve çocuk katledildi!

* Gazze'de on binlerce kadın katledildi!

* Gazze'de on binlerce erkek, yaşlı, genç katledildi!

* Gazze'nin, Filistin'in kendisini savunacak savaş uçakları, uçaksavarları, tankları, İHA-SİHA'ları yok!

* Siyonistler ve Haçlılar birlik oldular, bir İslam coğrafyasını yerle bir ediyor!

* ABD'ye, Batı'ya, "Bu soykırımı durdurun!" çağrıları beyhude çabalar! Soykırımı yapan, bu soykırımı durdurur mu hiç!

* Dünya Müslüman Âlimler Birliği, şu çağrıda bulundu: "Arap ve İslam ülkeleri, işgale karşı derhal askeri müdahalede bulunmalıdır! Filistin topraklarındaki Siyonist işgale karşı silahlı cihad, gücü yeten her Müslüman’a farzdır!"

* 60'a yakın Müslüman ülke yöneticilerinin behemehâl askeri önlem alması ve bu yönde somut adımlar atması genel beklenti.

* 60’a yakın Müslüman ülke yöneticilerinden şu dakikaya kadar bu çağrıya cevap veren oldu mu?

“MÜSLÜMAN ŞEHİR MODELİ KALMADI!”

* “Eskiden bir yeri tarif ederken ‘filan caminin sağında, solunda’ derdik. Şimdi ‘filan AVM var ya...’ diyoruz. Bu sabitelerimizin değiştiğini gösteriyor.”

* “Bu değişim yalnızca fiziksel bir dönüşüm olmadı. Aynı zamanda zihinsel ve ruhsal bir kırılma oldu. Medeniyetin temelini oluşturan değerlerin şehir dokusundan silinmesi, Müslüman kimliğin ve yaşam biçiminin de silikleşmesine yol açtı.”

* “Hem Hz. Muhammed (sav) hem de Fatih Sultan Mehmet şehir inşa ederken camiyi merkeze aldılar. Efendimiz (s.a.v.) Kuba’yı teşrif buyurduklarında ilk işleri Kuba Mescidi’ni yapmak oldu. Her şey bunun etrafında dönecek. Merkez bu. Pergelin sabit ayağı bu!”

* “Aynı şekilde Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettikten sonra şehir merkezini belirlerken havanın en temiz olduğu yere külliye inşa ettirdi. Bu uygulamaları sadece estetik veya pratik değil, aynı zamanda ilahi merkezin şehre yerleştirilmesi anlamına geliyor.”

* “Fatih, İstanbul’un belli tepelerine ciğerler astırıyor. Hangi ciğer en son bozulursa en temiz hava orası; Fatih Külliyesi’nin olduğu yer en son bozulmuş. Diyor ki, ‘Buradan başlayacağız.’ Pergelin sabit ayağını oraya koyuyor.”

* “Klasik İslam şehirlerinde merkezde daima cami oldu. Bu merkezin etrafında ilim, ticaret ve hayatın diğer unsurları şekillendi.”

* “Bugün İslam dünyasında ideal anlamda bir Müslüman şehir modelinin kalmadığını üzüntüyle dile getirmek istiyorum. Şehirler kimliksiz yapılarla doldu. Modern şehirlerin referans noktaları bile değişti.” (Hüseyin Kutlu, Hattat)