BAYILIRIM bu deyime... Bir meselenin sona erdiğini bundan
güzel bir dizi ifade edemez sanırım. Öyle ya, harç kalmayınca yapıya devam
etmek mümkün müdür Değildir tabii ki...
Öyleyse buradan bakalım. UEFA Disiplin Kurulu bir
yargılama yapıyorsa ve bu yargılamadan önce raportör bazı cezalar istiyorsa,
bilin ki bu iş tatlılıkla bitmez. Devamı ise, çıkmış cezalara tahkimde itiraz
da genelde, neredeyse yüzde 99 luk bir oranla ya onanır, ya da minik tenzilatla
hayata geçirilir. Bu, UEFA nın kuruluşundan bu yana hep böyledir. Ancak ve
ancak, Disiplinde veya Tahkimde çok sağlıklı savunmalar yapılırsa, tanıklar da
bu savunmaları çok net biçimde destekleyici ise karalar bozulabilir. Çarpıcı
örnek mi Hemen verelim. Galatasaray ın, İstanbul daki Neuchatel maçı sonrası
UEFA Disiplin Kurulu tarafından hükmen yenik sayılıp elendiği kararı çıkmıştı.
Galatasaray, tahkime itiraz etti. Bu duruşmada kararı Galatasaray lehine
bozduran adam maçın Fransız hakemi Joel Quini oldu. Hakem duruşmada aynen
şunları söyledi: Evet, iki yardımcım da tribünlerden atılan bozuk paralarla
iki ayrı zaman diliminde hafif şekilde yaralandılar. Tedavileri yaptırırken
maça devam edip edemeyeceklerini sordum. İkisi de edebileceklerini ifade
ettiler. Ben de maçı oynatıp tamamladım. Şayet maçın hakemi bu ifadeyi vermese
idi Galatasaray ın kurtulması mümkün olamazdı. Buradan bakılınca savunmaların,
ifadelerin tamamen olayla birebir ilgili olması gerekiyor. Yoksa; Lyon şöyle
yapmıştı, Belhanda burnunu oynatmıştı gibilerinden kendi meselenizle ilgisi olmayan
ifadeleri bu kurullar dinlemez bile... Ben aylarca, hatta belki de daha fazla
süredir bunu anlatmaya çalıştım. Ama çok bilenler dinlemedi.
Şimdi harca gelelim. Fenerbahçe ile Beşiktaş şike
yaptıkları gerekçesiyle, hem de kendi ülke federasyonlarınca değil dışarıdan
yani UEFA ca tespit edilip cezalandırılmışlardır. Bu, futbol dünyasında çok
ender rastlanan bir durumdur. Çünkü mesele bir uluslararası müsabaka dizisinden
değil, tamamen mahallidir. Yani kulüplerimiz kendi liglerindeki, kendi
kupalarındaki eylemlerinden dolayı yurt dışından ceza almışlardır. Bu, tarihi
bir cezadır. Hem bizim açımızdan, hem de UEFA açısından...
Ve gelelim yapının paydosuna... Fenerbahçe de sürecin
başladığı Şubat 2011 den son kongrede seçilen yönetime kadar görevde bulunan bütün
üyelerin üyeliklerinin düşürülmesi gerekir. Şayet son yönetimde de, ki vardır,
bulunanlar da dahil... Bu arada aynı süreçte kurullarda bulunanların da
üyeliklerinin son erdirilmesi gerekir. Devamla, o günlerden bu yana bu kara
lekeyi sürdürenleri alkışlayanların da artık kendilerine bir çeki düzen verip,
tepkilerini ortaya koymaları gerekmektedir. Yoksa suça onlar da dahil
olacaklardır. Göreceğiz bakalım. 27 Temmuz da Yüksek Divan Kurulu var. Bakalım
Fenerbahçe ye sürülen bu lekeyi çok yerinde bulup Aziz Bey e sarılacaklar
mıdır Zaten bu olursa Fenerbahçe nin artık Fenerbahçe Spor Kulübü değil Aziz
Bahçe olduğu da kanıtlanmış olacaktır.
Beşiktaş a gelince... Bu ceza kimin dönemindeki bir
maçtan alınmıştı Yıldırım Demirören Bey döneminde. Bu nedenle Yıldırım Bey in derhal kulüp
üyeliğinden çıkartılması gerekir. Tabii ki o yönetimde bulunanların da... Haaa
Yıldırım Bey federasyon başkanlığına devam eder, onu bilemem. Ama Beşiktaş ın
bu tarihi lekeyi silmesi için derhal ama derhal harekete geçip bu temizliği
yapması gerekir.
Yani her iki kulüpte ciddi biçimde ve kesinlikle
TEMİZLİKÇİYE gitmelidirler. Yoksa
yarın, öbür gün yeniden Avrupa Kupaları na katılmaları, hatta ligde şampiyon
olmaları, kupayı kazanmaları bu kara lekenin üstünü örtemez.