Sofralar iftariyeliklerle bezenmiş. Kenarlarında bir tek fakirin bulunmadığı bu sofralar ne kadar zengin, ne kadar mükellef. On yedi çeşit iftariye var. Her şeyin çoğulu Sucuk, pastırma, üç çeşit peynir, üç çeşit zeytin, ballar, reçeller, kaymaklar... Küçük dolmalar, dolmalar, börekler... Onlardan sonra nefis bir çorba, nefis bir giriş yemeği, ardından ana yemek, zeytinyağlı yemekler, soğuk yemekler, kapaklı bakır sahanda pastırmalı yumurta, sonra et yemeği, börek, pilâv, kaymaklı tatlı, tatlılar...salatalar, turşular, ayran, meyve suları... Neler de neler... Ardından kahveler, çaylar... Aman akşam namazı kaçmasın... Bazıları bir kenarda paldır küldür namazı eda ediverirler. Vicdanları rahat mı rahat. Öyle ya, yediler içtiler, namazı da kıldılar... Ah beş yıldızlı oteller, ah beş yıldızlı oteller. Üzerlerinde bir kuş sütünün bulunmadığı mükellef sofralar, Yiyiniz yiyiniz, bu hân-ı yağma sizindir...
Beride üç yetim torunuyla yaşayan ihtiyar kadın ağlıyor. Belediyeden bedava yemek almış ama onları ısıtmak için tüpü yok... Sormak gerek: İhalelere fesat karıştırarak bu ülkeyi, bu halkı, bu devleti yüz milyonlarca dolar çarpan herifin iftarına gidip de onun yemeklerini yemek helâl olur mu Haram para kazanan, halkın paralarını gayrımeşru şekilde kazanan, ele geçiren, toplayan kimselerin iftar ziyafetlerine sakın ha Gitmeyiniz, yoksa orucunuzu haramla bozmuş olursunuz. Haram kazançlardan ateşten kaçar gibi kaçalım. İhalelere fesat karıştıran, devlet ve belediye bütçelerini hortumlayan, "Şirketlerin" kasalarını babalarının malı gibi kullanan, saçı bitmedik yetimlerin haklarını yiyen alçaklardan uzak duralım. Onların yemeklerini yemeyelim, çaylarını içmeyelim.
Fakir evlerde yer sofraları var. Tarhana çorbası, nohut, bulgur pilavı, erik hoşafı. Yemekler azsa ekmeği çokça yersin doymak için. Siyasetten miyasetten bahs edilmez bu sofralarda. Bağlar bahçeler, küçük dükkânlar, mütevâzi ticaretler. Yemekten sonra namaz kılınır. Sonra çay sırası gelir. Çok şükür elhamdülillah, denilir. Ramazan ı böyle sofralarda geçirmek gerekir.
"Yer sofrasında yemek yemek gericiliktir. Hangi devirde yaşıyoruz " Böyle konuşmak, edebe aykırıdır. Bütün Japonya yerde yiyor, onlar gerici mi Edebsizliğin, çağdaşlığın da bir sınırı var! O iftarlardaki tavuklar helâl mi haram mıdır Hayvanı yarım kesmişler, kanı içinde kalmış; tüyleri kolay çıksın diye içini boşaltmadan kaynar suya atmışlar. Murdar olmuş, necis olmuş, haram olmuş... Herif bütün gün oruç tutmuş, akşama bu tavuğun etiyle iftar yapıyor... Bir hikmet var bunda...
Birkaç yıldan beri mübarek Ramazan aylarında birtakım gülünç oyunlar oynanmaktadır. Ramazan da ihtişamlı, görkemli iftar ziyafetleri tertipleniyor, bunlara çeşit çeşit kiliselerin papazları, patrikleri dâvet ediliyor. Hahamlar da çağırılıyor. Garip nutuklar atılıyor, sarıklı hocalar ile kara cüppeli papazlar kucaklaşıp öpüşüyor. Evvel yok idi, nereden çıktı bu bid at
Lüks bir otelin restorantına birkaç İslam hocası, Hıristiyan patrikleri, Musevî hahambaşıları, oruçsuz ve namazsız sosyolojik Müslümanlar toplanıyor ve Dinlerarası Diyalog ve Evrensel Kardeşlik İftiraları yapılıyor. Böyle şey olur mu
Musevilere ve Hıristiyanlara ziyafet verilmesin, onlarla iyi münasebetler içinde bulunulmasın demiyoruz. Lakin, gayrımüslimlerin iftar sofralarında yeri yoktur.
Birkaç sene önce, Lütfi Kırdar Salonu nda büyük bir iftar ziyafetinde papazlar ve hahamlar da vardı. Yemekten sonra konuşmalar yapılırken, Papalığın İstanbul daki temsilcisi bir Katolik rahibine söz verildi. Laf arasında cebinden küçük bir kitap çıkarttı: "Bu Cevşen kitabıdır, onu her gün okuyorum" dedi. Tabii ki, o bu sözleri söylerken bıyık altından gülüyordu, Lakin salondaki birtakım saf Müslümanlar papaz efendinin bu sözüne mest ve hayran oldular, çılgınca, hararetle alkışladılar. Sorulsaydı bu papaza, "Sen Kur ân ın hak kitap olduğuna inanıyor musun Hazret-i Muhammed (S.A.V.)in ALLAH ın Elçisi olduğuna iman ediyor musun İslâm dininin, ALLAH katında yegâne hak ve geçerli din olduğuna iman ediyor musun .." Ne diyecekti Hayır diyecekti. Peki, Cevşen okuyor diye, bu papazı alkışla maya dinen cevaz var mıdır Gerçekten okuyor mu, takiyye mi yapıyor Onu da bilmiyoruz. Ebû Said el-Hudri (R.A.)den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.)Efendimiz: "Mü minin firasetinden, keskin zekasından çekininiz. Çünkü o, ALLAH ın nuruyla bakar..." (Tirmizi; Tefsir, Hicr, No: 3127, 5/298) buyurmuşlardır. Yahu, adam bir Katolik papazı. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin, Peygamber olduğuna inanmıyor, Kur ân-ı Kerîm in hak Kitap olduğuna inanmıyor, İslâm ın hak din olduğunu kabul etmiyor. Sonra cebinden bir Cevşen çıkartmış "Sayın Müslümanlar, ben bunu her gün okurum" diyor. Böyle bir beyan karşısında, firasetli Müslümanların tepkisi ne olmalıydı Manidar tebessümler... Papazı alkışlayanlara firasetli mümin demek mümkün müdür Gerçekten bazılarımız acınacak bir durumdadır.
Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize terörist diyen, İslâm ı Deccal olarak kabul eden, Yahudileri Müslümanlara karşı kışkırtan, İsrail i maddî manevî destekleyen, İslâm ı ve Müslümanları yeryüzünden kazımaya ahdetmiş olan Evangelistler ülkemizde dehşetli bir haçlı seferi başlatmışlardır. Peki, birtakım Müslüman politikacıların bunlara karşı tutumu nedir Onları köstekliyorlar mı, yoksa destekliyorlar mı Maalesef destekliyorlar. Kur ân da Yüce ALLAH bize:
"Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları veliler (dost ve idareci) edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, o da onlardandır. Şüphesiz, ALLAH zalim olan toplumu doğru yola iletmez. (Maide Suresi: 51) buyuruyor. Biz ise tam tersini yapıyoruz.