Hani ateşkes; nerede “barış”?

Abone Ol

Bismillâhirrahmanirrahîm!

SELÂM olsun Filistin’in yiğit mücahitlerine! Selâm olsun, HAMAS’ın askerî kanadı Kassam Tugayları’na! Selâm olsun, Gazze’nin hassas yürekli kadınlarına! Selâm olsun, İsrail’in ölümcül bombalarına maruz kalan Gazze’nin tertemiz çocuklarına! Selâm olsun, namus ve vatan gibi kutsal değerlerini son nefesine kadar sahip çıkan Gazze’nin aziz şehitlerine! Sizler ölümü göze almış bir topluluğun yenilmezliğini, maddeleşmiş dünyaya yeniden gösterdiniz!

Yine, selâm olsun, İzzeddin Kassam’a! Selâm olsun, Şeyh Ahmed Yasin’e! Selâm olsun, Abdülaziz Rantisi’ye! Selâm olsun, ömrünü Siyonist tehlikeyi insanlığa anlatmaya adayan Necmettin Erbakan’a! Selâm olsun, İsmail Heniyye’ye! Selâm olsun, Yahya Sinvar’a! Ve selâm olsun kutsal toprakları, Kudüs’ü, Mescid-i Aksa’yı kahramanca savunan ümmetin onuru diğer komutan ve askerlerine!

Sizler, dünyanın bütün müstekbirlerinin mazlumu ezmek için birleştiği bir zaman diliminde, Siyonistleri ve tüm zalimleri ateşkes ve barışa zorladınız! Siz, Küresel Sumud ve Necmettin Erbakan Gazze’ye Destek filolarının kahramanları! Siz de insanlığın “ortak vicdanı” oldunuz! Terörist İsrail’in Gazze’ye yaptığı soykırımın boyutunu dünya kamuoyuna duyurdunuz!

Ne İsrail, ne Amerika, “ateşkes” ve “barış” istemiyordu. Onlar Gazze’yi ilhak etmeyi, orayı “turizm merkezi” haline getirmeyi amaçlıyorlardı. Bir tek Filistinlinin bile varlığı onların uykusunu kaçırıyordu. Sizler, tarihin en büyük kırılma noktalarından birinde, sarsılmaz bir iman, azim ve kararlılıkla görevinizi yaptınız! Fakat mücadele bitmedi. İşgalciyi Filistin’den söküp atmanın zamanını kollamalıyız.

OYUN İÇİNDE OYUN!

GAZZE Savaşı’nda Haçlı-Siyonist İttifakı, onca silah ve bombalarına rağmen kesin yenilgiye uğradı. Savaşı sürdüremez duruma geldiler. Hem işgalci İsrail yönetimine; hem de azmettiricisi Trump’a karşı; kendi halkları ve dünyanın her yerinden şiddetli tepkiler oluştu. İsrail’de asker arasında intihar olayları arttı. Asker, açlık ve soykırıma tabi tutulan bir halka karşı savaşmak istemiyordu.

Netenyahu ve Trump’a karşı duyulan tepki gün geçtikçe artıyordu. İsrail Savaş Kabinesi’nde anlaşmazlık zirve yaptı. Soykırımcı Netenyahu’ya karşı protesto gösterilerinin sonu gelmiyordu. Trump’a karşı da ABD’nin 2500’den fazla yerleşim yerinden protestolar yükseldi. Gazze’nin açlık ve soykırıma maruz bırakılması halkın vicdanını kanattı.

Yenilgilerini unutturmak için Netenyahu ve Trump oyun içinde oyun kurmaya başladılar. Trump, İslâm dünyasından 21; Batı’dan 10 ülke liderinin katılımıyla Mısır’da “ateşkes(!)” ve “barış(!)” amaçlı bir “zirve” yaptı. Zirve öncesi İsrail’e uğrayarak Netenyahu’ya itibar kazandıracak uygulamalara girişti. Onu, “İstediğiniz her silahı verdik. İsrail’i güçlü yaptık. Siz de harika iş çıkardınız!” diyerek övdü. Netenyahu da, Trump’ı “barış güvercini” olarak takdim etti.

Trump, 13 Ekim 2025 Mısır Zirvesi’nde Gazze Planı’nı katılımcı liderlere onaylattı. Onlara Gazze konusunda “garantör”lük sıfatı verdi. Liderler Trump’ı “barış havarisi” gibi alkışladı. Trump’ın sözlerinin üzerine bir şey ilâve eden çıkmadı. Güya, Filistin ve Gazze arasında “ateşkes” ve “barış” ilan edilmiş oldu.

BU NASIL BARIŞ?

ATEŞKES Antlaşması’na göre; karşılıklı çatışmasızlık, insanî yardımların engellenmemesi, Refah Sınır Kapısı’nın açılması, esirlerin takası ve barış gibi şartlara uyulacaktı. Fakat kısa süreliğine sınırlı insanî yardımların girişi sağlansa da, bu devam etmedi. İsrail saldırılarının hızı kesildi; ama durmadı. Refah Sınır Kapısı kısa süre içinde tekrar kapatıldı.

İsrail, “ateşkes” ve “barış antlaşması”na uymadı. Trump’ı alkışlayan ve “garantör” yapılan ülke liderlerinden de ses seda çıkmadı. Anlaşıldı ki, İsrail ve ABD, “ateşkes” ve “barış” diyerek zaman kazanıyor; içine düştükleri kaos ortamından kurtulmaya çare arıyorlardı. Netenyahu ve Trump’la “ateşkes” ve “barış” sağlanamayacağını gördük.

Asıl “büyük görev” İslâm dünyasının üzerindedir. Müslüman ülkeler Filistin duyarlılığını artırmalıdır. Arap dünyası üzerindeki korku ve ataleti atmalıdır. “Abraham Anlaşmaları” ve “normalleşme” tuzaklarına düşmemelidirler. Türkiye, tarihî rolünü bilmeli; daha kararlı ve yaptırımı olan adımlar atmalıdır. İsrail soykırım ve vahşeti cezalandırılmadan bölgeye barış gelmez. Barışın önündeki en büyük engel durumundaki İsrail durdurulmalıdır.

İnsanlık; işgalci, terörist, Siyonist, soykırımcı, hukuk ve kural tanımayan “İsrail ayıbı”ndan acilen kurtarılmalıdır. Çözüm açık! Hırsız, bir kadının çantasındaki mücevherini gasbetse ne yaparsınız? Gaspçıdan çantayı alır, sahibine verirsiniz, değil mi? Aynı durumdayız. İsrail, gasp ve işgal ettiği Filistin topraklarından, geldiği yere gönderilmelidir. İslâm dünyası her an teyakkuz halinde olmalı; hep, “birlik” halinde hareket etme hedefine yönelmelidir.