Hangi pencereden bakarsanız

Abone Ol

Nerede, hangi amaçla duruyorsunuz? Yönünüz ve bakışınızla bulunduğunuz yerde neyi amaçlıyorsunuz? Kendimize sorduğumuz sık sorulması gereken bir soru. Bu, bakanın niyetini, amacını gösterir.

Her dönemin kendine özgü hareketleri ve ortamı var. Bunlar koşullarına göre değerlendirilebilirler. Onların sonuçları neyi getiriyor ya da götürüyor ona bakılır. Hareketli bir dönemdeyiz. Giderek karmaşıklaşan, içinden çıkılamayacak denli bulamaca dönüşen hâller oluyor. İnsanın genel anlamda sağlıklı düşünüşünü engelleyen kimi belirgin tutumlar oluyor. Bunlar insanlar üzerinde belirleyicilik açısından etkiliyor. Kalıp düşünüş biçimleri kısır döngülere dönüşüyor.

Günümüzün etkin olan araçlarından telefon türü iletişim araçlarında; cuma günleri, bayramlar, kutlu gecelerde dolaşıma giren kutlamalar, tebrikler büyük çoğunlukla aynı. Kimi kurumların kimi yöneticileri, planlamacıları kendi araçlarını kullananlar için üretiyor. Günün, gecenin kitleler açısından nasıl bir önem taşıyorsa ona göre oluşturuyor. Bu, bir kurum adına bir hizmet, uygulayan için de kolaylık oluyor. Bu tür kalıp düşünüşler insanların düşünme alanlarını daraltıyor, çabalarını engelliyor. Ve artık kimi konularda düşünmeme üzerine bir yaşayış tarzı öneriyor.

İnsanlar belleklerinde geçmişten gelen ya da koşulların belirlediği, insanı etki altına aldığı kalıplar, açılar ya da durumlar etkili ve yaygın olunca belli düşünüşler hayatlara egemen oluyor. Bunlar da zaman içinde etkili oluyor.

Günümüz siyasi yöneticilerinin özel yazıcıları bulunuyor, bunlar liderleri için metinler yazarlar. Onun nasıl düşündüğünü, neler yapmak istediğini ya da neler istediğini iyi bildiklerinden ona göre metinler hazırlarlar. Bu metinler üzerinde konuşanın yeteneği, bellek gücü kuvvetli ise onu kendine göre harmanlıyor ya da olduğu gibi ezberler gibi konuşuyor. Konuşma tarz ve üslubu metinlere göre de şekilleniyor dersek yeridir. Belli bir dönemden beri camdan yansıtan nesneler de üretildi oradan okuyarak gene kendince konuşuyor ya da yorumluyor.

Burada anlatmak istediğimiz asıl amaç belli bir açıdan bakılınca açının görünümüne, kuşattığı alana göredir. Açının dışında kalan alan ise devre dışında kalıyor. Bu sadece alanlar için değil kitleler için de öngörülür. Belli bir kesim göz ardı edildiğinde diğer kesimler onlar için hem önemli değil hem de umurlarında olmuyor.

Yönetimlerde genel olarak insanlar bir bütün olarak düşünülmediğinde belli bir kesim, durumlar kendilerine uygun olduğundan huzurlu ve mutludurlar. Diğer kesimler ise tam anlamıyla huzursuz ve tedirgin olurlar.

Bütün kesimleri memnun etmek olası mıdır? Elbette bu çok zor durumdur. Çok büyük bir kesim, geneli temsil edenler kısmen de olsa memnun iseler bu biraz da anlaşılabilir ve kabul görebilir.

Siyasal bölünmüşlükler, mezhep ve ideolojik ayrılıklar genel anlamda zorlayıcıdır. Her kesimi belli koşullarda memnun etmek kolay olmuyor. Bireysel anlamda ise çok daha zordur. Hemen her bireyin farklı istekleri olabilir ki bu, çok zor bir durum oluşturur. Grupları genel anlamda tatmin etmek de zordur. Onların kendi açıları, alanları bellidir.

İnsanların genel memnuniyetlerini belirleyen asıl ölçü adil bir davranış, tutum ve yönetim biçimidir. Dengeli ve tutarlı bakış insanları kısmen de olsa rahatlatır, güven verir.

Emperyal bakışın olduğu alan belli bir amaca dönüktür, amaç sahibinin istekleri dışında başka bir arzusu ya da niyeti yoktur. Emperyal Amerika ve onun bağlantılı olduğu çevreler, kurumlar bağlamında bakıldığında dünya bambaşka görünür. O görüntü veya görünmek istenen neyse ona bağlı kalınır. Kendisiyle bağlantılı olan uydular da ona göre davranırlar. Oradan bakılınca sömürü çarkının taleplerinden başka bir şey göremezsiniz.