Hangi kampı seçmeli?

Abone Ol

Bush un siyasi literatüre hediye etmiş olduğu

kavramlardan birisi ya benimlesin veya karşımdasın (dayatması) olmuştur. Bu

bir seçenek sunma değil aksine iki şık arasında bir dayatmadır.  Bizde geçmişte bitaraf olan bertaraf olur

denirdi.  Bunu IŞİD türü bazı İslamcı

örgütler de kullanırdı.  George Walker

Bush tam da bunu kastetmiştir.  Saddam-Bush sonrasında yeni bir dayatma ile karşı karşıya

bulunuyoruz.  IŞİD ile ABD

dayatması.  IŞİD sahada ittifaklar

zincirine izin vermiyor.  IŞİD in

bulunduğu yerde başka bir silahlı örgütün faaliyetine izin verilmiyor.  IŞİD in iki kategorisi var. Bunlar arasında

dost kümesi veya kategorisi bulunmuyor. Ya da tarafsızlık kategorisi bulunmuyor. Ya bendensin yani bendemsin ya

da karşıtım ve düşmanımsın kategorileri. 

 Irak Şam İslam

Devleti (IŞİD) örgütünün Türk komutanlarından olduğu iddia edilen bir militan

sosyal medya üzerinden tehditler savurdu. Görüntülü mesajında tehditler savuran

militan, Bilsinler ki onların tamamı bu topraklarda yok olacaklar. Amerika

şöyle diyor, Ya bizdensiniz ya onlardan evet biz de öyle diyoruz, ya

bizdensiniz iman edenlerden ya da kafirler safındasınız. Kişi sevdiğiyle

birliktedir diyerek tekbir getirip sözlerini tamamlıyor (http://www.milliyet.com.tr/turkce-konusan-isid-militanindan-tehditler-manisa-yerelhaber-250131/

).

*

Görüntülü mesajdaki militan aynı zamanda melheme-i kübra

döneminde bulunduklarını söylüyor. Bu dönemde iman ve küfrün iki kampa

ayrılacağından hareketle kendilerinden olmayanları küfre nispet ediyor. Bu

arızalı bir anlayış.  Kafayı Mahkeme-i

Kübra yerine mehleme-i kübraya takmış. Bu söylediğinin bir sağlaması yok. Sonra kıyamet alametleri üzerinden

yeni bir fıkıh üretmek ve geliştirmek mümkün değil.  Hadislerde Hazreti İsa nın domuzu

boğazlayacağı, cizyeyi kaldıracağı yani ehl-i kitap noktasında bazı yenilikler

getireceği ifade edilmektedir. Bu ehl-i kitabın onun zamanında Müslüman olması

süreciyle alakalı bir detaydır. Bu onun geliştireceği ve onun konjonktürüne

mahsus bir fıkıhtır. 

Ya da o döneme mahsus bir fıkıhtır.  IŞİD ciler ise iddia düzeyinde apokaliptik

fetvalar üretiyorlar. Kıyamet alametleri sürecinde yaşadığımız gerçeği başka,

bu dönemin kahramanları arasında olduğumuzu varsaymamız daha başkadır. Evdeki

hesap çarşıya uymaz. Siz kendinizi ahirzaman halifesi veya Mehdisi

görebilirsiniz ama serde Harici olmak da var. Sizin olduğunuz ne malum Müteşabihi kendi üzerlerinden muhkem hale

getiriyorlar. Bu, dini anlayıştaki çarpıklığa girer.  İnsanın kendisini hüsnü kuruntu ile bu

makamlara layık görmesi ve bunun üzerinden herkese zulüm icra etmesi nihayetsiz

bir çarpıklıktır.  Dolayısıyla IŞİD in

ideolojisi çarpıklığı barındırmaktadır. Bizi bağlamaz.  Öyleyse Amerikan kampına geçebilir

miyiz   Veya IŞİD karşısında onların safında

yer alabilir miyiz Kim katılırsa katılsın Amerikan koalisyonu özünde bir Haçlı

koalisyonudur.

*

Dolayısıyla bu iki çarpık yapı arasındaki savaşta

ideolojik anlamda taraf olmak mümkün değil. Geriye, Müslümanların maslahatı hangi tarafta olduğu sorusu kalıyor.

IŞİD in sahaya hakim olması ve kontrol etmesi kabul edilemez. Yine IŞİD

üzerinden ABD nin bölgeyi kontrol etmesi ve geleceği dizayn etmesi de

Müslümanların hiçbir menfaatini karşılamamaktadır. ABD Genelkurmay Başkanı

Orgeneral Martin Dempsey Suriye de muhaliflerin hiçbir parçasının veya

yelpazesinin kendi çıkarlarını karşılamadığını söylemişti. Onların çıkarını

karşılayan IŞİD ve aleyhindeki bu koalisyondur. Martin Dempsey in sözlerinden

yola çıkacak olursak;  IŞİD ve

karşıtlarından hiçbirisi bölgenin ve Müslümanların düşüncesini karşılamadığı

gibi çıkarını veya maslahatını da karşılamamaktadır.  Bu IŞİD ile ABD nin kendi savaşıdır.  Kozlarını paylaşsınlar. Lakin keşke kozlarını

burada değil Müslüman coğrafyanın dışında bir sahada paylaşsalar.  ABD kendi davasını ( Haçlılık) ve savaşı

kendi topraklarında sürdürebilse.  Bizim

için üzücü olan; bizim olmayan bu savaşın yakıtı ve coğrafyası durumunda

kalmamızdır.  Ve buna çekilmek

istenmemizdir.