Hamas ve İsrail

Abone Ol

Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a hamt, Peygamberimize, âline ve sahabelerine salât ve selam ederiz.

Kur’an, bize geçmişte yaşanmış birçok olay hakkında bilgi verir. Bunlardan birisi de “Talut” komutandır. Bakar 249: “Talut askeri erkânı ve ordusu ile hareket edince: ‘Allah sizi mutlaka bir nehirle imtihan edecek. Kim o nehirden su içerse benden değildir. Kim de o sudan tatmazsa işte o bendendir. Ancak herkes eliyle bir avuç su içebilir’ dedi. İçlerinden pek azı hariç, o nehre varır varmaz nehirden su içtiler. Talut ve beraberindeki iman eden kimseler nehri geçtiklerinde, nehri geçmeyenler, ‘Bizim bugün Calut ordusuna karşı duracak gücümüz yok’ dediler. Allah’a kavuşacaklarına inanıp bilenler ise onlara: ‘Nice az topluluklar, Allah’ın iradesi, yardımı ve desteğiyle nice çok topluluklara galip gelmişlerdir. Allah sabrederek savaşa devam edenlerle beraberdir’ dediler.” Bu ayet ışığında HAMAS, İsrail savaşında Talut ve ordusunu HAMAS, Calut ve ordusunu ise ABD ve İsrail temsil ediyor diyebiliriz. Bakara 246: “Musa'dan sonra İsrail Oğullarının ileri gelenlerini görmedin mi? Onlar peygamberlerine: ‘Bizim için bir hükümdar gönder de onun liderliğinde Allah yolunda savaşalım’ demişlerdi. Peygamber, ‘Ya savaş size farz kılınır da savaşmazsanız?’ dedi. Onlar, ‘Yurtlarımızdan ve çocuklarımızdan uzaklaştırılmış olan bizler, niçin Allah yolunda savaşmayalım ki?’ demişlerdi. Üzerlerine savaş farz kılındığında ise çok azı dışında yüz çevirdiler. Allah zalimleri bilir.” Bu ayet Beni İsrail’in temel karakterini ortaya koyan belgelerdendir. Onlar, sapkınlıkta sınır tanımaz hale geldiler. Allah’a verdikleri sözü bozdukları gibi, ataları Hz. Yakup’a verdikleri İslam sözünden de döndüler. İnkârcı Siyonist Yahudiler, İslam yolunu terk ettiler, Calut’un ve Firavun’un yoluna saptılar. Bunlar bilinmeden Gazze’de yaşanan savaşı doğru okumak mümkün olmaz.

LANETLİ İSRAİL

Gazze savaşının kaybeden tarafı, ABD ve İsrail, kazanan tarafı HAMAS’tır. İsrail; Gazze'de öldürülen on binlerce askerini kaybetti, yirmi beş binden fazla sakat askeri öldü. Ekonomisi çöktü, 150 milyardan fazla kayba uğradı, normalleşme sürecini dinamitledi. Filistin topraklarında yeşeren cihat şuurunu önleyemedi, uluslararası itibarını yerle bir etti. Bütün milletlerin nefretini kazandı. İsrail efsanesi çöktü, dış ticareti, inanılmaz bir şekilde geriledi, yüzlerce tank ve mühimmatını kaybetti. Yahudiler Netanyahu’dan nefret eder hale geldi. Gazze'yi ele geçirmediği gibi, inanmışlığın, dik duruşun karşısında tuz buz oldu.  Gazze’de yıktığı binlerce evin altında kaldı. Dünya halklarının uyanışına sebep oldu, Batı’daki kamuoyu desteğini kaybetti, iç güvenliğini ve istikrarını yitirdi, içerde olmayan birlik ve beraberliğini, generallerini ve askeri elit liderlerini kaybetti. "Yenilmez ordu" imajı silinip gitti. Övündüğü teknolojisi hiçbir işe yaramadı. Bölgedeki caydırıcılık yeteneği yıkıldı, bazı Arap ülkeleriyle gizli ittifakları açığa çıktı, anlamsız hale geldi. İsrail için tarih tekerrür ediyor, yok olmaya doğru koşuyor. Gazze’de HAMAS ve direniş grupları karşısında tutunamadı. İsrail, oluşturduğu korku duvarlarına kendisi tosladı. Umulur ki İsrail; bütün bunlardan alması gereken dersleri çıkarır, Kur’an’ın hidayetine sarılır, huzur ve saadete erer veya yok olup gider.

DUAMIZ

Biz Müslümanlar, dua ile yaşar, dua ile yol yürürüz. Namazı ikame eder, zekâtı öder, iyiliği emreder, kötülüklerin her türlüsüyle savaşırız. Her gece yatmadan önce, Rabbimizle ahdimizi tazeler, vitir namazında Kunut dualarıyla O’na söz veririz: “Ey Rabbimiz Sana karşı fücur işleyen günahkârları, zalim ve fecirleri etkisiz hale getireceğiz, onları zelil kılacağız. Onları terk edeceğiz.” Mümin, sözünde duran kimsedir; hele Allah’a verdiği sözden hiçbir şekilde caymaz.

Zulme rıza zulümdür, bunun için şuurlu hiçbir Müslüman zalimlerle iş birliği içinde bulunmaz. İşte HAMAS, Gazze’de zulüm karşısında acze düşmedi, cihat etti, direndi, Allah’ın yardımıyla İsrail karşısında rüşdünü ispat etti. Onlar, izzetin İslam’da olduğunu unutmadan direndiler ve kazananlardan oldular. Onlar; Mehmed Âkif’in aşağıdaki şiirinde belirttiği tavrı benimsediler.

“Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem. Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.

Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım, Boğmasam da hiç olmazsa yanımdan kovarım.

Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam. Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.

Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle, Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale. Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum. Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum. Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim, Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim. Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım: Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.

Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu, İrticanın şu sizin lehçede manası bu mu?” İşte Gazzeliler İsrail zulmü karşısında direndiler ve kazandılar.

İNTİFADA’DAN GÜNÜMÜZE HAMAS

1987 yılında başlayan intifada ile vücut bulmuş HAMAS, onlarca yıllık siyasi ve askeri mücadeleden sonra, şimdi Şarm el-Şeyh’te yeni bir ateşkes anlaşmasıyla direnişini taçlandırdı. Bu anlaşma, Filistin ve bölge denklemlerini kökten değiştirmeye adaydır. Son otuz yılıdır HAMAS, daima direniş, kararlılık ve siyasetle anıldı. Filistin topraklarını işgalden kurtarmayı amaçlayan bu hareket, Siyonist rejimle iki yıl süren kanlı bir savaşın ardından, ABD ve İsrail ile imzaladığı bu anlaşma, yeni bir sürecin başlangıcı olmuştur. Peki HAMAS bu noktaya nasıl geldi? Bu anlaşmanın geleceğe verdiği mesajı nedir? HAMAS sadece askeri değil, siyasi alanda da güç kazandı. 2008, 2012 ve 2014 yıllarında HAMAS, zalim İsrail’le rejimiyle üç büyük savaş yaşadı. Bu savaşlardan da HAMAS direnişini güçlendirerek çıktı. Ekim 2023’te HAMAS, “Aksa Tufanı” operasyonunu başlattı. Bu, İsrail’in artan suçlarına karşı bir yanıttı. Savaştı ve kazandı. Selam hidayete tabi olanlara…