Halkın Unutulmayacak Yüreği

Abone Ol

ERBAKAN, İslam medeniyetinin ihyası için, Müslümanların

ihtilafta uzlaşma becerisini ve ahlakını yeniden öğrenmeleri ve ayrılıkçı

sorunlarla başa çıkmada daha yetkin hale gelmeleri gerektiğini ifade etmiş ve

bütün ömrünü bu yolda çalışarak bunu uygulamalı olarak göstermiştir. Çünkü o

hem ilham verici bir öncü hem de çığır açan bir uygulamacıdır. Batı uygarlığını

bütün yönleri ile açık etmiş ve onların küresel oyunlarını ortaya çıkararak

maskelerini indirmiş ve de Müslüman dünyanın imkânlarını tekrar hatırlatarak,

yeryüzündeki fesada dur diyebilme iradesini ortaya çıkarmıştır. Bütün

insanlığın saadeti için, adil bir dünya ihtiyacını ortaya koymuştur. Toplumları

körelten fıtri olandan uzaklaştıran ve batı karşısında kukla yapan yeniklik

psikolojisini bertaraf etmiş ve İslam dünyasına izzetli bir yaşamın mümkün

olduğunu hatırlatmıştır. Maddeyi esas alan ve dünyayı bir makineye benzeten

düşünceye karşı temel bir duruş ortaya koyarak, maneviyat kalkanını

kuşanmıştır. Çünkü bu dişliler arasında insanın durumu ortadadır. Her gün daha

yoğun bir şekilde madden ve manen sömürülmektedir. Hatta çağdaş köleler olarak,

düzeninin devamı için programlanmış dijital oyuncaklar haline getirilmişlerdir.

İşte Erbakan hoca, tam da bu büyük çarkın dişlileri arasından insanlığı

kurtaracak adımları atmıştır. Zihinsel felç geçiren bütün diğer toplumlar için

de bu durum ilham kaynağı olmuştur.

Maalesef son dönemde yaşadığımız olaylar, bilhassa İslam

coğrafyası açısından hiç de ümit verici değil. Ortaya çıkan etnik ve mezhepsel

ayrışmalar ve bunları körükleyen politikalar, toplumların arasına kin ve nefret

tohumları ekiyor. İşbirlikçi yönetimler sadece kendilerine biçilen rolü oynamak

ve rolü bir başkasına kaptırmamak için çalışıyorlar. Böylesi dönemlerde onu

daha çok hatırlıyoruz, çünkü onun feraseti ile yıllar öncesinden öngördüğü

bütün olaylar ortaya çıkıyor ve biz hayretler içerisinde birbirimize nasıl ya

diye şaşkın şaşkın sorular soruyoruz. Ya da yine haklı çıktı diyerek,

içimizden bir hüzün halesi geçiriyor, sonra gündemin albenisine kapılıyoruz.

Günlük olarak tüketilen insanın dip değerleri, gözleri

neredeyse kör ediyor, bu yüzden yaşanan etnik- kimlik çatışmalarının ve

milliyetçi hareketlerin insanı ve insana özgü her şeyi unutturduğuna şahit

oluyoruz. Erbakan Hoca nın toplumu bir arada tutan, sevgi ve kardeşlik

çağrısını şimdi daha iyi anlıyoruz. Bu uğurda ödediği bedellerin farkına

varıyoruz. Hesapsız, mesafesiz insandan yana tavrını daha net görüyoruz.

Sözleri mıh gibi gelip hakikatin ortasında zihnimize çakılıyor. Halen daha

bütün meselenin sömürü olduğunu anlayabilmiş değiliz. Hali hazırda senlik,

benlik kavgası vermeye devam ediyoruz. Ülke olarak, İslam dünyası olarak daha

çok küçülüyor, etki ve birlik imkânımızı da yitiriyoruz. Artık ölümlerin de

taşerona havale edildiği bir zamanda, dünyayı bize gerçek yüzü ile göstermiş

bir lideri işimize geldiği anlarda hatırlamak ne kadar da acı bir durum.

Erbakan hoca, dünyayı anlattı ve dünyayı şekillendiren zihniyeti yıllarca açık

etmek için mücadele etti.  Bizim bunu

görebilmemizi ve anlayabilmemizi arzu etti. Bizler de hep anlamamakta ısrar ettik ve hatta bunda istikrar

gösterdik.

Sonunda da hep beraber gidip sistemle uzlaştık. Artık;

ilahiyatçısından, siyasetçisine, ekonomistinden, aktivistine hepimiz açığa

düştük ve defolarımızdan kan sızıyor. Ellerimiz kirli, kalemlerimiz ölüm

kusuyor, sözlerimiz bölüyor, parçalıyor. Geldiğimiz noktada büyük bir ihanetin

yüz kızarıklığını bile yaşayacak yüzümüz yok. Çünkü hakikati adım adım

perdeledik. Batıya o kadar yakınlaştık ki bağnazlık ve yobazlıkta ardımızda

kaldılar! Erbakan Hoca nın oluşturmuş olduğu Yeni Bir dünya imkânını

tekmeleyip, sıfır komşu, sıfır dost, birlik ve beraberliği nasıl ham heveslere

kurban ettiysek, şimdi oradan dönebilme imkânını da yok etmeden bir an önce

yaraları sarmalıyız. Zamanda geriye doğru yolculuk yaptıkça şunun farkına

varıyorum; İçinde bulunulan tabloda her şeyin bulanık göründüğü zamanlarda

dahi, Erbakan Hoca gibi liderler çıkıp; yaşantıları, mücadeleleri ve insanlık

için ortaya koydukları ürünlerle hakikatin açığa çıkmasını ve toplumların

berraklığa kavuşmasını sağlamışlardır. Onların hayatları tamamen adanmışlık

üzerine inşa edilmiştir.

Ve ne zaman karanlıklar çoğalıp, insanlar umutsuzlukla

perdelenseler işte onların sesleri içimizde yükselerek bizlere düşünmek,

aksiyomda bulunmak üzere bizleri harekete geçirir. Onların Bilge yanları bize

ilham verirken, azimleri ve kararlılıklarını besleyen inançları ve o inancın

vermiş olduğu izzet, bizi güçlü bir şekilde harekete geçirebilir. İşte bu

hareket vesilesi ile, Ahlaken çöken bir toplumu, yozlaşan ve kokuşarak çürümeye

başlayan bu sistemi değiştirebiliriz. Adaleti, insan haklarını en geniş manası

ile yaşanabilir hale getirebiliriz. Çünkü İslam bize bunu emrediyor. Yapılamaz

hale getirmek demek, içini boşaltıp kutsallaştırmakla olur. Oysa biz Erbakan

Hocamızı gördük, onun heyecan isterken bütün gariplerin dip vicdanı olan

sesini, herkesin kaos çağrısı yaptığı bir zamanda, onun; Bu tarihin akışı

içerisinde bir noktadır diyen sesini duyduk. Herkesin ama Amerika dediği

sırada Bana ne Amerika dan diye kükreyişini işittik. Alnında bulgur bulgur

biriken terini, onun nezaketini, tebessümünü gördük. O aramızda bizim gibi

yaşadı. Bizler de onun evlatları olarak benzer bir yaşantı sürdürebiliriz.  Onun yaptığı gibi malı ve canıyla mücadele

eden bir mücahid olarak Nostaljiye, demogojiye veya güzellemeler yapmaya

gerek yok, Hoca yı ve onun mücadelesini doğru anlamaya ve doğru düzgün

çalışmaya gayret edelim yeter. Vicdanlı, adaletli olalım, o zaman onlar gibi

Halkın unutulmaz yüreği olabiliriz. Hoşça bakın zatınıza