Herkes birbirine sırtını dönmeye korkuyor.
Her ayak sesi bir katil ihtimalini akla getirmekte.
Sessiz meydanlar, gecelere sinen kış solukluğu, karanlığı aydınlatmakta zorlanan sokak lambaları.
Yine zorlu bir süreç.
Yine kamplaşma, yobaz –ilerici kavgası.
Bu kez terazinin kefesinde PKK yandaşları ve onlara kerhen de olsa haklılık payı biçen laikçilerin birazı.
Zira sahnede yine yobazlar vardır, gezici öfke de elinden gelen yardımı yapacaktır.
Tıpkı Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Bahriye Üçok cinayetlerinde yaptıkları gibi, ortada öfke kusulacak şeriat vardır.
Ah bu filmi kaç kez seyrettik
Bayatladı, koktu, kurtlandı bu leş yemek.
Önümüze sürmeye usanmadılar.
Türkiye’ nin iki yüz yıldır başının belası irtica hortlatılmıştır.
En büyük tehlike diyenler yanılmamışlar, irtica silaha sarılmış, kafa kesmektedir.
Provokasyonlar.
Sırf sakallı diye öldürülen masum insanlar, güvenlik görevlileri, sivil halk.
Kayınbiraderini bayram ziyaretine gelen Suudi Arabistan vatandaşı, o gün vize işlemlerini yapmış, akşama ülkesine uçacaktır.
Yol çevirip durdururlar, derdini anlatamaz, Kürtçe bilmemektedir, korkunç şekilde öldürürler onu ve yanındaki Suriyeli arkadaşını.
Masumların tek suçu yüzlerindeki sakallarıdır.
Işid militanı olabilirler olasılığı ile yine kıyafet ve görüntü üzerinden cinayetler, sindirmeler, baskılar, tacizler.
“Yüreğin yetiyorsa seni kıranı kır, ne diye masum insanları öldürüyorsun, kamu binalarını ateşe verip mağazaları yağmalıyorsun” sesleri yükselse de.
Ülkenin yarınlarını karartmak için bir kıvılcım yetmekte.
CHP’li abi, aynı nakaratlı bayat bir yorumda bulunmakta:
“sen Kürtsün sen Türksün, sen Alevisin sen Sünni sin dersen, olacağı buydu”.
Bu adamlar Satürn’de mi yaşamaktadırlar.
Kim kime ayrım yapmakta ki, siz bu cümleyi bir türlü bırakmıyorsunuz.
Yahu siz yıllarca senin başın örtülü, senin açık diye yoksul halk çocuklarının burnundan getirmediniz mi, başı örtülüye eğitimi bir türlü yakıştırmadınız mı
Muhsin Ertuğrul’ da idim dün akşam.
Musahipzade Celal’in “İstanbul Efendisi”oynuyor.
Ön sıradan grubumuza laf atmakta gecikmiyor CHP’li ablalar.
“Işid buraya da mı geldi ayol”
Yeğenim dönüp; “Vandallar burada mısınız”,cevabını yapıştırdı.
Kabalığı, hakareti, dışlamayı, baskıları milletin beynine dikte eden bu ülkenin elitleri, kan gövdeyi götürürken, siz milleti ayırırsanız, olacağı buydu diyebilmekte.
Kendilerinin insan hakları karnesi, pekiyi ile doluymuş gibi konuşabilmeleri çok ilginç.
Küresel güçlerin her seferinde belayı burnumuzun dibine getirmelerine fazla yabancılık çekmesek de; son günlerin Kobani meselesi, İstanbul’un, bütün ülkenin huzurunu kaçırdı.
Haritalarda Kobani diye bir yer yok, bölgenin ismi Halep’in ilçesi Ayn-el Arap.
PKK nın Suriye yapılanması PYD tarafından Esed rejiminden kopartılıp Kürt nüfus aktarılarak kurulmuş ilk kanton.
Işid burayı işgal ederek katliam yapmakta.
PYD, Türkiye’den silah istemekte.
Türkiye, PKK nın eline geçer endişesi ile silah vermemekte.
Aslında küresel güçlerin yaptığı oyun oldukça net:
Kırk katır mı, kırk satır mı
Seç birini denmekte.
Nasıl olsa eninde sonunda bizim canımız yanmakta, kendi insanımız kardeşlerini öldürmekte.
Ateş bizi yakmakta.
Kırk katır da, kırk satır da fark etmemekte.