Hak yolda çalışanlar bir gün birleşecekler ve…

Abone Ol

KUR’AN VE İLİM haftalık çalışmalarımızdan zaman zaman sunumlar yapıyorum. Neden? 962 haftadan beri seminerimizi yapıyor, çalışmalarımızın 10-15 sayfalık tefsir bölümünü, diğer çalışmalarımızla birlikte, haftalık ADİL DÜZEN DERGİSİ olarak internette yayımlıyoruz. Son 18 haftalık çalışma Meryem Suresi üzerineydi ve son üç ayetle birlikte bu sure üzerindeki çalışmamız da sona erdi, elhamdülillah…

Önce bu üç ayetlerin meallerine bakalım: 96- “İman etmiş ve salihatı amel etmiş olan kimselere Rahman yakında vudud (meveddet) ca’ledecek.” 97- “Muttakileri (korunanları) onunla tebşir edesin ve ludda (çekişen) bir kavmi inzar edesin (uyarasın) diye senin lisanınla onu teysir ettik (kolaylaştırdık).” 98- “Ve onlardan önce nice karnları (soyları) helak ettik. Onlardan birinden hissettiklerin var mı veya onlar için bir rikz sem’ ettin mi? (bir çağrı işittin mi?)”

İlk ayet “İnne” ile başlıyor. Arapça vurgu dili değildir. Arapçada vurgu yerine harfler kullanılır. Karşı taraf aksi görüşte ise ve sen onun görüşünü düzeltiyorsan, bu cümlenin başına “İnne” getirirsin. Bugünkü inanmış olanların değişik mezhep ve tarikatlara ayrılışını insanlar zannediyor ki bunlar birleşemez, tek millet olamaz. Bunu anlatmak için “İnne” gelmiştir.

Hak yolda çalışanlar bir gün gelecek birleşeceklerdir. Hepsi Allah’a ve ahirete iman edecek ve birlikte üçüncü binyıl uygarlığını yani ADİL DÜZEN MEDENİYETİNİ kuracaklardır. Bugün bu birleşme ufukta görülmüyor. İşte bu ayet bunun için “İnne” ile başlamıştır. Siz yanlış biliyorsunuz. Ehli Hak günü gelince birleşecek diyor, Kur’an. “İman etmiş olan kimseler” deniyor, ayette. Burada belli bir cemaatten, bir birlikten bahsetmektedir. Hem bunlar bellidir hem de birleşme şekli bellidir. Bugün bunlar kimlerdir ve bilinen inananlar nedir?

Bunu şöyle tanımlayabiliriz. Hazreti Musa çölü geçtikten sonra kavmini 12 sıbta ayırdı. Son Nebi Hazreti Muhammed aleyhisselam Medine’ye hicret edince ilk iş olarak siyasi partileri kurdu, bunlar birer “dayanışma ortaklığı” (akile) idiler. Birinin başına gelen bir musibeti hepsinin başına gelmiş kabul ediyor ve musibeti birlikte bertaraf ediyorlardı.

Bu anlayış Araplarda zaten vardı, buna “akile” diyorlardı. Kur’an buna “velayet”, ortaklar “evliya” diyor. Medine’de ilk kurulan siyasi evliyadır, siyasi dayanışma ortaklığıdır.

Daha sonra müçtehitler zamanında “ilmi dayanışma” oluştu, ilim mezhepleri oluştu.

Sonra “ahlaki (dini) dayanışma” ortaya çıktı, tarikatlar oluştu. Daha sonra “mesleki dayanışma” ortaya çıktı, ahi cemaati oluştu.

Kur’an bunları değişik yerlerde düzenlemektedir.  Bilgisizlikten doğan zararları ilmî, beceriksizlikten doğan zararları meslekî, ihmalden doğan zararları ahlâkî ve kasten iras edilen zararları siyasî dayanışma ortaklıkları tazmin eder.

Bugün bunlar terk edilmiş ve yerlerine aidatlı sigorta sistemi getirilmiştir; mabetler, okullar, sendikalar, odalar, siyasi partiler mevcuttur ama dayanışma içinde değildirler.

Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası’nda bunlar anayasanın ana bölümleri olarak ele alınmıştır ve ilmî, meslekî, ahlâkî, siyasî dayanışma ortaklığı olarak kurulmuştur.

İzmir’de 1967 yılında kurulan Akevler Kredi ve Yardımlaşma Kooperatifi faaliyetini işte bu dayanışmaları oluşturma üzerine oluşturmuştur. İşte, semt kooperatifleri kurulacak, bu kooperatifler dayanışma içine girecekler, on kadar kooperatif birleşecek ve bucak kooperatifini oluşturacak. Yüze yakın bucak il kooperatifini oluşturacak, yüze yakın il ülke merkez kooperatifini kuracak ve yüze yakın ülke insanlık merkez kooperatifini kuracaktır.

Bu dayanışma ortaklıkları bir taraftan genel güvenliği sağlayacak, diğer taraftan sosyal güvenliği sağlayacaktır. İşte bunlar iman etmiş kimselerdir. Dayanışma kooperatiflerine girenler iman etmiş olan kimselerdir. Dayanışma da imandır, güvendir.

Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası bunları anlatmaktadır.

Hizmet ve Dayanışma Kooperatiflerini kuranlar kendilerini güven altına alırlar...