Hak, hak ise verilmelidir

Abone Ol

Aile yılı mı? Aileleri dağıtma, bitirme yılı mı? Daha anlayamadık. Ama durum böyle devam ederse korkarız ki, endişelerimiz yaşanır hale gelecek. Henüz yılın ikinci ayının ilk haftasındayız. TÜİK’in verilerine göre Ocak ayı enflasyonu aylık olarak %5, yıllık ise %42 olarak gerçekleşti. Başka araştırmalar, daha yüksek tespit yapmış olsa da devletin resmi kurumu TÜİK olduğu için doğru kabul etmek durumundayız.

İktidarı ve ekonomi kurmaylarını tebrik etmemiz gerekiyor. Çünkü asgari ücretli ve emeklinin daha uzun süre can çekişmesini ortadan kaldırdı. Geçmişte asgari ücret açlık sınırının üstünde bir süre devam ederdi. Ama şimdi ise bir ay gibi kısa bir zamanda asgari ücret, açlık sınırının altına indi. Bugünkü fiyatlarla simit dahi alamayan ve açlıktan ölmeye maruz kalanlar daha çok acı çekmeden kısa bir zamanda hayata veda edecek duruma geldiler ne yazık ki. Ölmeseler bile yoksulluk gerekçesiyle dağılan ailelerin giderek artacağını söylemek kehanet değildir. Sağ olsun iktidar, sağ olsun Ekonomi Bakanı…

Tabiî ki açlık sınırının altında sadece asgari ücretli ve emekli yok. Engellilerin %80’i hatta %90’ı bu durumda. Son birkaç yıldır gerek çıkarılan kanunlar ve gerek yönetmeliklerle engelli hakları ellerinden alındı ve dahası da devam ediyor. Başta Sağlık Kurulu Rapor Yönetmeliği’yle, rapor dereceleri düşürülerek gasbedilen haklar, ÖTV muafiyetine getirilen kısıtlamalar, engellilerin emekli haklarındaki avantajı ortadan kaldırmak, ortez, protez gibi medikal ürünlere getirilen gümrük vergileri gibi daha nicesi… Bütün bunların sonunda dolmuş, taşmış ve patlamaya hazır engelli toplumunun gazının alınması, ağzına bal çalınması ve kanayan yarayı pansuman etme çabaları, siyaseten politika gereği olacak ki, bugünlerde müjde olarak açıklanan 1.381 engelli öğretmen ataması, diğer taraftan E-KPSS sonucuna göre kamuya 1.830 engelli atamalarına bakıldığında, Anadolu’da bir deyim vardır: Hiç yoktan köse yahşidir. Biz de böyle mi desek şimdi? Eğer böyle dersek kendimizi kandırmış olmaz mıyız?

Engelliler adına gelişen olumsuzluklar sadece merkezi yönetimlerle de sınırlı değil maalesef. Yerel yönetimlerin yetkili ve sorumluları da bu hususta ne yazık ki sınıfta kalmış durumdalar. Ulaşım ve erişimle alakalı problemlerin çözümlenmemesi engellileri hak aramak için mahkemelere sevk etmiştir. Özellikle görme engellilerin şehir içi toplu taşıma araçlarında seslendirme sisteminin olması hususundaki talepleri sonuçsuz kalmış, akabinde dava açan arkadaşlardan biri davayı kazanarak Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu tarafından Ankara Büyükşehir Belediyesi 141.000 TL para cezasına çarptırılmıştır. Ne yazık ki bu tür örnekler istemeyerek de olsa çoğalacaktır. Yani merkezi iktidar da olsa yerel yönetimler de olsa birinin diğerinden bir farkı yok maalesef. İnsana hizmet etme anlayışı zihniyet meselesidir. “Halka hizmet, hakka hizmet” anlayışı olmayınca al birini vur ötekine.

Hâlbuki engelliler hak istiyor. Dava etmek, mahkemeleri meşgul etmek ve de insanları huzursuz etmek istemiyor. Biz “hak verilmez, alınır” demiyoruz. “Hak, hak ise verilmesi gerekir” diyoruz, vesselam…