Bismillâhirrahmanirrahîm!
İNGİLTERE’NİN başını çektiği Batılı emperyalistler, Osmanlı’yı savaşlar yoluyla yenmeye çalıştı. En zor ve hatta “başsız” kaldığımız kritik bir dönemde kazandığımız Çanakkale Deniz Zaferi’nden sonra, Batılılar Osmanlı’yı savaş meydanlarında yenebilme ümidini kestiler. Başka yöntemler denemeye başladılar. Eğitimimize müdahale ettiler. Kültürel yoldan sahip olduğumuz değerlerimizi aşındırma yoluna girdiler. “Ilımlı İslâm” projesi ile Müslümanların manevi dinamiklerini yok etmeye giriştiler.
Yahudi asıllı Haham Haim Nahum’u diplomasiye dahil ettiler. Lozan Barış Konferansı’nda, Osmanlı delegasyonu içinde bir azınlığı temsilen bulundu. O netameli şartlarda delegelere, Osmanlı’yı yıkacak sinsi planları kabul ettirdi. Haim Nahum planı şu 7 maddeden oluşur: 1. Aç bırakacaksınız! 2. İşsiz bırakacaksınız! 3. Borca esir edeceksiniz! 4. Dininden uzaklaştıracaksınız! 5. Böleceksiniz! 6. Böldüklerinizi birbiriyle çarpıştıracaksınız! 7. Yumuşak lokma haline getirip yutacaksınız!
Rahmetli Erbakan Hocamızın ömrü Haçlı-Siyonist tuzağın bütün ayrıntılarını anlatıp İslâm dünyasını uyarmakla geçti. Bilin ki; Haim Nahum planı işliyor. Olaylara Siyonizm’in bu temel planı ve gelişen şartlara göre geliştirdikleri stratejilerini dikkate alarak bakmak zorundayız.
ABD, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) hedefine doğru hızla ilerliyor. Siyonizm’in yaklaşık 6 bin yıl öncesine dayanan Nil’den Fırat’a kadar uzanan topraklar (Arz-ı Mev’ud) üzerinde Büyük İsrail’i kurma ideali devam ediyor. Kimse ABD ve İsrail’in geri adım atacakları hayaline kapılmasın! Çünkü bu hedefler, onların sapkın inançlarının bir gereğidir.
KÜRESEL PLANLAR
DÜNYANIN en hareketli bölgesinde yaşıyoruz. Türkiye, Ortadoğu’nun merkezi konumunda! Düşmanı çok ve çetin olan toplumsal özelliğe sahibiz. Her an uyanık, tedbirli, hazırlıklı olmak zorundayız. Varlığımız bu “şuur uyanıklığı”na bağlı! İnancımız bizden “barışçı bir ümmet” olmamızı istiyor. Fakat barış günlerini rehavetle geçiremeyiz. Güzel günlerde güçlenip saldırgan düşmana karşı dirençli duruma gelmeliyiz. “Su uyur, düşman uyumaz.”
Düşmanlarımız boş durmuyor. İslâm dünyasını yok etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. İşgalci, sömürgeci, baskıcı zihniyet İslâm dünyası karşısında yenilgiyi hazmedemiyor. Hemen harekete geçip planlar yapıyor, tuzaklar kuruyor, entrikalar çeviriyor. Ne yapıp edip barışçı ve mazlum insanları haritadan silmek istiyorlar. İsterseniz, bugün uygulamaya koydukları bazı tuzakları gözden geçirelim:
Trump, 1. döneminde başlattığı “Abraham Anlaşmaları” planını şimdi uygulamak istiyor. ABD; gözdesi terörist İsrail’in Gazzeli mücahitler tarafından hezimete uğratılıp dünyada itibar kaybetmesini bir türlü hazmedemiyor. İşgalci İsrail’le birlikte İran’a operasyon düzenlemesinin sebebi bu! Ortadoğu’daki işbirlikçi yöneticileri kullanarak Gazze’nin yönetimini ele geçirmek istiyor. Gazze’deki direnişi bu yöntemle tasfiye etmek peşinde!
Tel Aviv’deki billboardlara “İbrahim Ortaklığı”nı sembolize eden posterler asıldı. Ortada Trump; solunda Netanyahu, sağında Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara ve sağlı sollu Ortadoğu’nun işbirlikçi yöneticilerinin Trump’ın gözünün içine bakıp emre hazır olduklarını anlatan manzarası var. Resim, Ahmed Şara’nın bu işe çoktan ikna edildiğinin belgesi!
SİNSİ PLANLAR
TRUMP’IN planındaki “çok yönlü sinsi tuzağı” fark ediyor musunuz? Önce çok hassas olduğumuz bir değeri, “ortaklık”ın adı olarak kullanıyor: İbrahim! Zehri altın tepsi içinde sunmaya çalışıyor. Tuzağını ilgi çekici gösteriyor. Muhatabını tuzağın içine çekiyor. Hem işbirlikçileri yanına alıyor hem de yaptığını Müslüman halklara “şirin” gösteriyor. Şu konuda taviz vermeyen kararlılığı var: Kontrolü hep elinde tutmak.
Müslüman, bir delikten iki kere ısırılmaz. Kuvvetli bir feraset sahibi olur. Hem de ak sütün içindeki ak kılı fark edebilecek keskinlikte! Erbakan Hocamız, bir kimse âhireti, hesap gününü dikkate alarak “maneviyatçı olursa”; her durumda “hakkı üstün tutarsa”; aklına geleni, nefsine uyanı değil de, Allah’ın emrettiğini yapan bir “nefis terbiyesi”ne sahip olursa Allah onu “ferasetli” yapar.
“İbrahim Ortaklığı”nın en önemli amacı da “İsrail’in meşrulaştırılması”, bölgede “kalıcı” hale getirilmesidir. Bu nedenle İsrail’in “tanınmaya” ihtiyacı var. Bölge ülkeleri İsrail’i bir tehdit olarak görüyor. Dünya, terör ve soykırım tehlikesine karşı Filistin’in yanında yer alıyor. İsrail’de bile “yönetim”in, hiçbir şeyden habersiz bebekleri öldürmesine karşı şiddetli tepki var.
Trump ve Netanyahu’nun kan üzerine kurulan yönteminin “sürdürülebilirliği” yok. Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu, Siyonist katillere karşı birleşmeliyiz, diyerek şu teklifi yaptı: “Türkiye, Mısır, İran ve Pakistan’ın ortak hareket etmesi halinde bile bölgede akan kan durdurulabilir.” (23 Haziran 2025)