a) Dini Nedenleri
Kudüsün Müslümanların elinde bulunması haçlı seferlerinin en önemli
gerekçesiydi. Fakat aslında Papanın bu durumdan yararlanarak doğu
(Bizans) kilisesi üzerinde etkili olmak ve siyasi gücünü artırmak etkili
olmuştur. Her ne kadar günümüz tarihçileri haçlı seferlerin asıl
nedeninin dini olmadığını iddia etseler de o dönemdeki din adamları ile
devlet adamlarının halka karşı en önemli gerekçeleri Kudüsün kafirler
elinde olmasıdır. Gerçi Kudüs hz. Ömer döneminde alınmıştı. O dönemde
Müslümanlara karşı bir tepki gösterilmemesine rağmen şimdi Kudüs bahane
ederek savaş açılması bizlere asıl sebebin Kudüs olmadığını
göstermektedir. Sadece Kudüs, halkı tahrik etmek için kullanılan bir yem
olmuştur. Ayrıca, Fatimilerin Kamame kilisesini yıkması da etkili olmuş
olsada, daha sonraki halifeler burayı yeniden yapmışlardır.
Paylaşılamayan Şehir Kudüs
Müslümanlar bu kutsal şehre Kudüs veya Beytül Makdis derler.
Yunanlılar İliya, Süryaniler Makdine, İbraniler Has Yebus, Urşelim,
Kapitaliana derlerdi. Şimdi ise Jarusalem (Darüs-Selam) deniyor. Barış
şehri manasında...
Peki Kudüs haçlılar için neden bu kadar önemlidir. Anlatalım...
Hristiyanlar Kamame Kilisesi, Bethlehem, Zeytun dağına, Gethsemane
bahçesine ve basu badelmevtin vukubulduğu yere ziyarette bulunmak için
seyahat etmeyi hac olarak kabul etmişlerdir
1. Kamame Kilisesi: Hz. İsanın çarmıha gerildikten sonra, göğe
çıkmadan önce içine konulduğu rivayet edilen kilise (mezar). Hz. İsanın
gömüldüğü gecenin sabahında mezarın açıldığını ve göğe yükseldiğini,
kıyamet gününe yakın bir zamanda tekrar buraya geleceğine inanırlar.
Azerin mezarı üzerinde yapılmış olan kutsal mezar kilisesidir.(Merkadi
İsa) Bu kilise MS:lV. Yüzyılda Bizans İmparatoru Konstantinin annesi
Azize Helena tarafından 335 tarihinde bir kilise şeklinde yapılmıştır.
Bu kutsal kilise, yüzyıllarca hristiyanların buraya gelmesine vesile
olmuştur. Bir anlamda hristiyanlar burayı ziyaret ederek hacı
olmaktadırlar.
2. Hz. İsanın Doğduğu Mağara: Hz. İsanın içinde doğmuş olduğu Bethlehemdeki mağara hristiyanlarca bilinmekteydi.
3. Cehennem Vadisi: Kudüsle Zeytin Dağı arasında büyük bir vadidir.
Bu vadiye Yahudiler Yahuşafat, Hristiyanlar Sitti Meryem, Müslümanlar
Cehennem vadisi derler. Buraya cehennem vadisi denilmesinin sebebi,
rivayete göre sırat köprüsü bu vadi üzerinde kurulacaktır.
4. Zeytin (Sion) Dağı: Bu dağa Tur Dağı ve Zeyta Dağı da
denilmektedir. Mescid-i Aksanın tam karşısına düşen tepedir.
Hristiyanlara göre Hz. İsanın çarmıha gerildiği yer burasıdır. Prenses
Helena buraya es-Suud Kilisesi olarak bilinen meşhur büyük kiliseyi
yaptırdı. Yahudilerce de burası kutsaldır. Bundan dolayı, ölülerini
buraya gömerler. Onlara göre Cennete ilk ve erken buraya gömülenler
girecektir. Müslümanlarca da kutsaldır. Kuranda geçer. Hristiyanlara
göre Hz. İsa buraya çıkar havarileriyle sohbet ederdi.
5. Beytül Lahim: İncile göre hz. İsa burada doğmuştur. Hristiyanlara
göre Hz. Davut ve Süleymanın türbeleri de bu mağaradadır. Hz. İsa
burada doğduğu için, Müslümanlarca da kutsaldır. Burada Beşik Kilisesi
vardır. İmparatoriçe Helena tarafından 333 yılında Meryem kilisesi,
beşik kilisesini yapmıştır.
Hz. Ömerin Kudüsü Alması
Hz. Ömer, Kudüsü bizzat teslim alarak Patrik Sophroniusa bir eman
ve ahidname verdi. Bu eman ve ahidname diğer Filistin vilayetleri için
de uygulanacaktır.(636)
Hz. Ömerin Ahitnamesi
Bu ahit Allahın kulu, Müminlerin Emiri Ömer b. Hattabın iliya
(Kudüs) halkına verdiği suçlu suçsuz ayırım olmadan canları, malları,
kiliseleri ve haçları güvencede olduğuna dair bir ahittir.
1- Kudüs halkının ibadet ettiği kiliseler (başkaları tarafından dini
amaçlar dışında kullanmak amacı) ile ikamet yeri haline
getirilmeyecektir.
2- Kiliselerin mal varlıklarından, içinden bulunan haçlardan (ibadet ile ilgili sembollerden) herhangi bir şey alınmayacaktır.
3- Burada bulunanlar dinleri konusunda aşağılanmayacak ve hiçbirisine zarar verilmeyecektir.
4- Ancak Kudüsün halihazırdaki sakinlerinin dışında burada Yahudi nüfus iskan olmayacaktır.
5- Kudüs halkı (İslam hakimiyeti altındaki) diğer topraklarda bulunan
gayr-ı Müslimler gibi kendi üzerlerine düşen cizyeyi vereceklerdir.
6- Kudüs halkı Kudüsten Rumları ve hırsızları çıkaracaklardır.
7- Kudüsten ayrılacak kimselerin malı ve canı gidecekleri yere ulaşıncaya kadar güvence altındadır.
8- Kudüste kalmak isteyenlerin de canları ve malları koruma
altındadır. Ancak kendileri Kudüs halkının tabi olduğu üzere cizye
ödemek ile yükümlüdürler.
9- Kudüs halkından ticaretlerini ve haçlarını (dini sembollerini)
geride bırakarak Rumlar ile birlikte mallarını da alarak gitmek
isteyenler, gidecekleri yere ulaşıncaya kadar güvence altındadırlar.
10- Burada bulanan diğer millet ve kavimlerden isteyenler burada
(Kudüste) Kudüs halkının ödemiş olduğu gibi aynı şekilde cizye ödemek
şartı ile ikamete devam edebilirler. İsterlerse Rumlar ile birlikte
ayrılabilir veya ailelerinin yanına dönebilirler.
11- Cizye ödeyeceklerden ürünlerinin hasadını bitirinceye kadar
hiçbir şey alınmayacaktır. Cizye ödemekle yükümlü olan kimselerin bu
yükümlülüklerin yerine getirdikleri müddetçe yukarıda belirtilen güvence
ve hakları Allahın, Peygamberinin ve onun halifelerinin ve müminlerin
zimmeti ve teminatı altındadır.
Yazım Tarihi: Hicri 15. yıl.
ÖMER B. HATTAB
Şahitler
Halid b. Velid, Amr b. As, Abdurrahman b. Avf, Muaviye b. Ebi Süfyan
b) Siyasi Nedenleri: Arapların İspanyada Türklerin Anadoluda saldırıya geçmeleri.
1. İspanyanın Fethi (711): İspanyanın Emeviler tarafından fethi,
Avrupalıların Müslümanlara karşı ilk haçlı seferi başlatmalarına neden
olmuştur.
2. Malazgirt Savaşı (1071): Haçlı seferlerinin en önemli bahanesi
veya görünür sebebi Türklerin Anadoluda ilerlemeleri ve Bizansın bu
ilerlemeyi durduramamasıdır. Hatta Bizansın Papaya baş vurmasının
temel nedeni de yine Türklerdir. Türk Selçuklu devletinin Bizansa karşı
baskılarının artması da Malazgirt savaşı zaferinden sonra olmuştur.
Aslında Alparslanın hedefi Bizans değil Mısırdı. Mısıra bir sefer
düzenleyerek şii Fatimi halifeliğine son verip, İslam dünyasının
birliğini sağlamaktı. Yani bu sıralar, Türklerin Anadoluya pek fazla
ilgisi yoktu. Onların hedefi, Abbasiler üzerindeki Şii Fatimi belasına
son vererek birliği sağlamaktı.
Fakat Bizans devletinin amacı da hem 1048 Pasinler savaşının
intikamını almak ve hem de doğuda sürekli saldırılarda bulunan Oğuzların
önünü kesmek ve hatta mümkün olursa Bağdata kadar giderek halifeliğe
son vermekti. Hatta bu mağrurane tavır Romen Diyojenin Alparslana
gönderdiği mektupta da ortaya çıkmaktadır. Mektupta; "Atını Rey ve
İsfahanda yayacağını" söymektedir.
Savaşın kazanılması üzerine, Alparslanın da komutanları Anadolu
fethini kısa bir sürede sağladılar. Aslında Alparslan kendiden önceki
Tuğrul beyin politikasını sürdürmüş oluyordu. Göçebe Türkmenlere bir
hedef göstererek onların İslam dünyasına zarar vermelerini engellemiş
oluyordu.
Sonunda bu zafer Anadolunun kapılarını açmasına rağmen, yeni bir dönemin de başlangıcı olmuştu. Yani Haçlılar çağıydı bu dönem.