İnsan işte. Küçükken büyümek istiyor. Büyüyünce de çocukluğuna özlem biriktiriyor. Acaba özlediğimiz şey çocukluğumuz mu? Yoksa o zaman ki masumiyeti ve ivazsızlığı mı özlüyoruz. Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla, birbirimizden uzaklaşmamızla başlayan sorunlar silsilise içinde en temiz anlarımız çocukluğumuzda saklı sanki.
Teknoloji bu kadar gelişmemişken sokaklara taşıdığımız oyunların tüm çocukların ortak fikri olabileceğini nereden bilecektik. Mahalle maçı gerçeğini, hiç tanışmamamıza rağmen memleketin her yanında yapılan maçlarda aynı kuralın geçerliliğini ve her oyunun akşam ezanıyla final bulduğunu.
Döndünüz değil mi sizde eskilere. Bayram gecesi bayramlıklarınızı da giyip giyip çıkarttınız mı? Komşunuzun evine girip içtiniz mi bir bardak su. Topun sahibi eve gidince biten maçları, topladığınız gazoz kapaklarını, sek sek oynayanları, annesinin terlikle kovaladığı arkadaşlarınızı.
Andınız değil mi? Hatırlayın efendim. Sıkça hatırlayın. Anlatın yeni nesil gençlere. İnandırıcı gelmeyecektir onlara belki ama siz yine de söyleyin. “Bakın gençler! Eskiden evler muhitine göre, komşusuna göre seçilirdi. Kredisine göre değil!” önemliydi çünkü komşu. Hala önemli. Zira Efendimiz (S.A.V) komşu haklarından bahsederken neredeyse mirasçı olacaktı derken bize önemli bir mesaj gönderiyordu. Sanırım ve umarım ki mesaj iletilmiştir…(BİLALİ YILDIRIM)
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz