Ümmetin suskunluğunu şikâyet etti, şehadete erdi ve gitti
O, davası uğruna zorluklara göğüs germiş, bedensel engelini ruh ve manayla tamamlamış ve bunu şehadetle taçlandırmış Filistin davamızın sembol ismidir. Şeyh Ahmed Yasin, bütün vücudunun felçli olmasına rağmen Allah yolunda mücadele etmekten ve başkalarını da bu yolda mücadeleye teşvikten geri kalmaksızın dolu dolu bir ömür geçirdi. Mücadelesi kendisinden sonra gelen tüm Müslüman gençlere örnektir… Cihatla geçen bir hayat ortaya koyduğu gibi “Allah yolunda şehit olmak, en ulvi gayemizdir” sözüne sadık kalarak dünya hayatını noktalarken de örnek oldu. Şehadeti kutlu olsun…
İşgalci Siyonist devlet onu öldürmekle Filistin direnişini başsız bırakacağını ve işgal altındaki vatanı kurtarmak için mücadele edenlerin gözlerini korkutacağını sanıyordu. Korkusuzca ve kararlı bir şekilde yürütülen mücadele sonunda işgalci Siyonizm Gazze’den çekilmek zorunda kaldı. Bugün Gazze, İslam âleminin onur mücadelesini sürdürmekte… Yine Filistin’de işgalci rejime karşı direniş devam ediyor.
Derleyen: DURSUN ALİ BULUT
Şeyh Ahmed Yasin’in hayatı
Ahmed Yasin, 1937 yılında Filistin’in Askalan şehrinin El-Cevra köyünde dünyaya geldi. Üç yaşında iken babası vefat eden Şeyh Yasin, bundan sonra annesinin ve kardeşlerinin himayesinde büyüdü. 1948 yılında Yahudilerin Filistin’in büyük bir bölümünü işgal etmelerinin yol açtığı felaket üzerine ailesi Gazze şehrine göç etti.
Bir yüzme faaliyeti esnasında kafasının üstüne düşen Şeyh Yasin’in, boyun kemiği kırıldı ve bütün vücudu felç oldu. Sonra Er-Rihal Ortaokulu’nda ortaöğrenimini tamamladı. Lise öğrenimini de 1958 yılında Filistin Lisesi’nde tamamladı. Liseyi bitirdikten sonra bazı ilim adamlarından özel dersler aldı. Bunun yanı sıra kendi özel çalışmalarıyla da kendini çok iyi yetiştirdi. Çevresinde zeki ve kültürlü biri olarak tanınırdı. Özel öğrenimini tamamladıktan sonra öğretmen olarak görev yaptı.
HALKI ŞUURLANDIRMA ÇABALARI
1967 yılında Filistin’in tamamının Siyonist işgalcilerin eline geçmesi üzerine insanlar vatanlarını işgalden kurtarma mücadelelerinde kendilerine önderlik edecek birilerini aramaya başladılar. İşgalci Yahudilerden gelen tehlike konusunda insanların şuurlandırılmasında Şeyh Ahmed Yasin’in büyük rolü oldu.
Gazze’de İslâm Merkezi’ni kurmasından sonra iyice tanındı ve Filistin’in her tarafında adı duyulmaya başlandı. Bu durum, işgal yönetimini son derece rahatsız etti. Bu yüzden onu defalarca polis merkezinde sorguladılar. 1984 yılında Şeyh Ahmed Yasin ve yardımcılarından pek çok kimse tutuklandı. Yürütülen soruşturma sonunda Ahmed Yasin, İsrail devletini yıkarak yerine İslâmi bir devlet kurmak için çalıştığı gerekçesiyle 13 yıl hapse mahkûm edildi. Ancak on bir ay sonra Filistinlilerle işgalciler arasında gerçekleştirilen bir esir değişiminde serbest bırakıldı. 1985′te gerçekleştirilen bu uygulamadan sonra Şeyh Ahmed Yasin, yine Filistinlilerin İsraillere karşı sürdürdükleri savaşta liderliği üstlendi.
HAMAS’IN KURULUŞU
Ahmed Yasin, 8 Aralık 1987 tarihinde başlayan intifadanın öncüsü durumundaki İslami Direniş Hareketi (HAMAS)’nin liderliğini yürüttü. HAMAS’ın kökeni Müslüman Kardeşler cemaatine dayanır ve Ahmed Yasin de bu cemaatin Filistin kanadının bir mensubuydu. Ancak 1987’ye gelindiğinde işgale karşı fiili mücadeleyi organize edecek bir direniş örgütüne ihtiyaç olduğu görüldü. Bu konuda Müslüman Kardeşler’in genel idaresiyle de istişare edilerek Filistin’e özel olarak böyle bir teşkilat kurulması kararlaştırıldı. İşte bu karar neticesinde Şeyh Yasin’in öncülüğünde Filistin İslâmî Direniş Hareketi (HAMAS) ortaya çıktı. Bu teşkilatın manevi lideri Şeyh Yasin intifadanın devamında da bir motor görevi gördü.
ŞEYH YASİN’DEN TARİHİ CEVAP: “BU MAHKEME İŞGALCİLER TARAFINDAN KURULMUŞTUR”
İsrail rejimi, 18 Mayıs 1989 tarihinde Şeyh Ahmed Yasin’i yeniden tutukladı. Onunla birlikte HAMAS mensubu pek çok kimse de tutuklandı. Bu tutuklama, intifadayı durdurmayı amaçlayan uygulamaydı ancak işgalci rejim umduğunu bulamadı. Çünkü bu olay üzerine intifada daha da şiddetlendi. Uzun oyalamalardan sonra Şeyh Ahmed Yasin, 3 Ocak 1990 tarihinde mahkeme önüne çıkarıldı ve 15 suçlamadan yargılandı. Yargılama esnasında Ahmed Yasin’in mahkeme mensuplarına söylediği söz şu olmuştu: “Bu mahkeme kanuni olarak beni yargılama hak ve yetkisine sahip değildir. Çünkü bu mahkeme işgalciler tarafından kurulmuştur. Dolayısıyla tamamen gayri meşru ve kanundışıdır.”
İSRAİL’İN YAPTIĞI TÜM TEKLİFLERİ REDDETTİ
16 Ekim 1991 tarihinde de Şeyh Ahmed Yasin hakkında mahkemenin verdiği hüküm açıklandı. İsrail askeri mahkemesi HAMAS’ın kurucusu Şeyh Ahmed Yasin’i ömür boyu hapis cezasına çarptırdı. İşgal rejiminin mahkemesi Ahmed Yasin’e ayrıca, öldürme emirleri verdiği ve İsrail’i yıkarak yerine İslami bir devlet kurmayı amaçlayan kanun dışı(!) örgüt kurduğu iddiasıyla on beş yıl hapis cezası verdi. İsrail yönetimi, söz konusu cezaya mahkûm ettikten sonra Ahmed Yasin’le zaman zaman pazarlıklar yapmak ve ona serbest bırakılması için bazı şartları kabul ettirmek istedi. Bir keresinde İsrail’i tanıdığını ve imzalanan özerklik anlaşmalarına olumlu baktığını açıklaması karşılığında serbest bırakma teklifinde bulundu. Ahmed Yasin, bunu kesinlikle kabul etmedi. Daha sonra İsrail’i tanıma şartından vazgeçerek sadece özerklik anlaşmalarını kabullenmesi şartıyla serbest bırakma teklifinde bulundu.
Ahmed Yasin bu teklifi de kabul etmedi ve İsrail yönetimini muhatap olarak kabul etmediğini sık sık dile getirdi.
8 YIL İŞGALCİLERİN ZİNDANLARINDA KALDI
Şeyh Ahmed Yasin, sekiz yıl süren zindan hayatı boyunca kararlılığından hiçbir şey kaybetmedi ve Siyonist yönetimi muhatap kabul etmeme konusundaki tutumunu değiştirmedi. O, gerçekten Hz. Yusuf (A.S.)’ı kendisine örnek almış bir insandı. Bu sebeple müstesna bir sabırlılık örneği sergiledi. Zindanın ıstırabı, onu davasından taviz vermeye zorlamadı.
Amman’da HAMAS’ın Siyasi Birimi Başkanı Halid Meşal’e suikast girişiminde bulunan MOSSAD ajanlarının Meşal’in koruma görevlileri tarafından yakalanıp polise teslim edilmeleri üzerine İsrail başbakanı Netanyahu, Ürdün Kralı Hüseyin’le pazarlık yaptı ve Ahmed Yasin’i serbest bırakmak zorunda kaldı. Şeyh Ahmed Yasin, sekiz buçuk yıla yakın bir süre zindanda kaldıktan sonra 30 Eylül 1997 Salı akşamı serbest bırakılarak, tedavi edilmek üzere Ürdün’ün başkenti Amman’a getirildi.
“VATANIMA GERİ DÖNECEĞİM”
Ahmed Yasin, sürgün şüphesine karşı çıkarılmadan önce kesin pazarlığını yapmıştı. Onun bu pazarlığı davasındaki kararlılığını ve örnek bir tavır sergilediğini de gösteriyordu. O zaman hasta yatağında, acil tedaviye ihtiyacının olmasına rağmen, “Benim buradan çıkarılmam vatanımdan çıkarılmam anlamına gelmeyecek. Ben bu topraklara dönme hakkımı muhafaza edeceğim” diyerek Filistinlilere, “Bu vatana sahip çıkma konusunda asla gevşeklik göstermeyin. İşgalciler sizin en ufak bir zaafınızı kendi sinsi politikaları için kullanabilirler, buna fırsat vermeyin” mesajı iletti.
Şeyh Ahmed Yasin, Amman’da bir süre tedavi gördükten sonra vatanı Filistin’e ve ailesinin ikamet ettiği Gazze’ye döndü. Zindan hayatı boyunca çektiği sıkıntılar, eziyetler onu yıldırmamıştı. Çünkü Gazze’ye dönüşünün ardından hemen Filistin direnişindeki manevi lider mevkiine yeniden oturarak mücadelesini kaldığı yerden devam ettirmeye başladı.
AKSA İNTİFADASI
Şeyh Ahmed Yasin, Gazze’ye dönmesinden sonra da mücadelesine devam etti. Bu sebeple 29 Eylül 2000′de başlayan Aksa İntifadası’nın da manevi lideri olarak biliniyordu. İsrail rejimi tarafından da sürekli takip ediliyordu. Bu takip sebebiyle daha önce de bir suikast girişimine hedef olmuş ama saldırıdan sağ kurtulmuştu.
İsrail ordusu 15 Aralık 2001’de başlattığı geniş çaplı bir saldırı hareketiyle, özellikle HAMAS üzerinde etkili olmaya çalışırken, bu saldırı esnasında Şeyh Ahmed Yasin’in içinde bulunduğu cami İsrail ordusunun füzelerine hedef oldu, fakat Yasin bu saldırıdan yara almadan kurtuldu.
24 Haziran 2002′de Şeyh Ahmed Yasin, Filistin yönetimi tarafından Gazze Şeridi’ndeki evinde göz hapsine aldı. Bir yetkili, “Şeyh Yasin’in, Filistin halkının ulusal çıkarlarını korumak için önceki günden başlayarak evinde göz hapsine alınmasına karar verildi” dedi. Yetkili, kararın Yasir Arafat tarafından alındığını kaydetti. 2003 Eylül’ünde HAMAS liderlerinin toplantı yaptığı yer İsrail tarafından bombalandı ve Şeyh Yasin, bu bombardımandan elinden hafif bir yara olarak kurtuldu.
ÖLÜMSÜZLÜĞE AÇILAN KAPI…
Şeyh Ahmed Yasin, Siyonist İsrail tarafından 22 Mart 2004’te Gazze’ye yönelik düzenlenen hava saldırısında şehadete kavuştu. Şeyh, füzelerle yapılan saldırı sırasında tekerlekli sandalyesiyle sabah namazını kıldığı mescitten çıkıyordu. Kendisinin mescitten çıkmasıyla işgal ordusunun hava kuvvetlerine bağlı uçaklar birkaç füzeyi onun temiz ve pak bedenine doğru ateşlediler. Füzeler Şeyh’in bedenini paramparça edip dört bir yana dağıttı. Bir o kadar temiz olan ruhu da Rabbinin katına yükseldi.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.