Diplomasi strateji ve feraset gerektiren bir alanı ihtiva eder. Diplomatik eylem ve söylemler, iç siyasette görülen günlük politik jargonları kaldıramaz. Daha çok itinalı söylemler ve izzetli bir duruş gerektirir. İzzet bir ülkenin cihanşümul siyaset içerisinde varlığının temel şartıdır. İzzetli bir duruş gösteremeyen ülkelerin emperyalizmin ayak oyunlarına maruz kalması ve devlet kararlılığının örselenmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu anlamda ülkemizin uyguladığı dış politik dil, hamaset üretmekten öteye gidemeyen bir mahiyete sahiptir.
Hamaset diplomasisi dediğimiz kavram, strateji ve ferasetten yoksun, iç politik rehavete dönük bir dilin sonucudur. Bunun için dış politik hamlelerimizin hemen hemen hepsi kendi kalemize gol olarak geri döndü. Söylenenlerle eylemler arasındaki uçurum ülkenin kararlığına ve vakur olma vasfına vurulmuş en büyük darbedir. Bu darbenin getirdiği nihai sonuç, sözlerde itibarın kaybolması, eylemde ise itirazın çoğalmasıdır.
Günümüzde dış politikamızda görülen vahim tablo, maalesef yürüttüğümüz nutuk ve hamaset diplomasisinden kaynaklanmaktadır. Yeni bir dünyanın kurulması hamasi nutuklarla değil, izzet, irade ve eylemlerle mümkündür. Özelde İslam dünyasında, genelde tüm mazlum coğrafyalarda yaşanan dramlar bize dış politik tercihlerimizde istikamet üzerine olmadığımızı gösteriyor.
Nutuk ve hamaset diplomasisi ile dış politik coşku yaşayan ülkem insanına reel politik kavramını izah etmek maharet gerektiren bir husustur. Reel politika kavramı, aslında küresel hegemonyanın stratejik politikalarına karşı duramamaya ve boyun eğmeye bulunmuş kılıftan başkası değildir.
Gerek hamaset diplomasisinin neticesinde, gerekse reel dış politika tercihleri sonucunda ortaya çıkan durumlar hiç de iç açıcı değildir. Irak ve Afganistan savaşlarında izlenen siyaset, reel politikanın bir ürünü, Suriye ve İsrail ile ilgili takınılan tavır hamaset diplomasisinin bir neticesidir. Her iki durumda sonuç itibariyle mazlumların kaybetmesine ve ırkçı emperyalizmin mağdurlar üzerinden rant devşirmesine sebep olmuştur.
Böyle bir ortamda tek kurtuluş yolunun yeni bir dünya kurmak olduğunun farkında olmalıyız. Bu farkındalık eylem ve söylemlerle desteklendiği zaman tek kalan Allah’ın mazlumların ağıtlarına karşılık vermesi olacaktır. Bu karşılık elbette dünya veya ahirette akis bulacaktır. Dünyada bir karşılık bulacaksa bu ancak mazlumların ve mağdurların acısını yüreğinde harlayıp yeni bir dünya için koşturanlar vesile kılınarak olacaktır. Eğer bu karşılık ahirete kalırsa yürekte harlanan ateş sahiplerini cehennem ateşinden muhafaza edecektir. Bu yüzden zafer ateşin harlanmasında gizlidir.
Muhammet ESİROĞLU
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.