İkinci Abdülhamit İstanbul Dilsiz Mektebini açmış, daha sonra körler sınıfı buraya eklenmiştir. Ama Abdülhamit’in kurduğu bu engelli okulları 1926 yılında kapatılmıştır.
Engelli olmak bizim anladığımız manada, organları eksik, çaresiz bir insan değil, sarışın, esmer, kısa, uzun gibi çeşitlilik olarak ele alınmıştır. Engelli kişiler bakışlarla da, sözlerle de rencide edici muamele görmemişlerdir.
Osmanlı merhamet ve şefkat ile yoğrulmuş bir kültüre sahipti. Bedensel ve zihinsel engelli halkına çok hassas yaklaşmış, onlara özel eğitim uygulayarak topluma kazandırmıştır. Engelliler için sayısız vakıflar kurmuştur. Görme engelliler için de vakıf ve medreseler oluşturmuştur. Medreselerde eğitim gören görme engelliler, hafız, müezzin, mevlithan olmuşlardır. bu meslekler onların geçimini sağlamalarına yardımcı olmuştur.
Sağır ve dilsizler de, eğitimlerini tamamladıktan sonra, sarayda padişahın, vezirin ve diğer devlet üst görevlilerinin yanında çalıştırılırlardı. Devlet sırlarını duyma gibi bir risk olmadığından böyle bir tercih yapılmıştı. Cüceler de ağır olmayan, fiziksel olarak kaldırabilecekleri görevlerde çalışmışlardı. Devlet kütüphaneleri de bunlardan biridir. Görevini iyi yapanlar daha üst mevkilere gelmişlerdir.
Ruhsal ve zihinsel engellilerin tedavi edildiği yerlere “Bimarhane” denilmekteydi. Ama zaman içinde bu kelime “Tımarhane” olarak değişikliğe uğramıştır.
Aynı yıllarda, ruhsal ve zihinsel engelliler Avrupa’da “içlerinde şeytan var” denilerek diri diri yakılırken, Osmanlı Devleti’nde ruhsal ve zihinsel engelliler müzik ve suyla tedavi ediliyordu.
Bu bilgilerden de anlaşıldığına göre, Osmanlı devleti, engellileri koruyup gözetmiş, dünyada medeniyetten bahseden barbarlara insanlık dersi vermiştir.
MÜSLÜMAN KADININ ŞAHSİYETİ
Müslüman kadın eşine ve eşinin ailesine karşı sorumluluklarının farkındadır. Onlara hürmette kusur etmez. Yaşlılara hürmet eder ve onların duasını alır.
Müslüman kadın ahlaki özellikleriyle örnek biridir.
Yalan konuşmaz, dedikodu yapmaz.
Kibirli değildir, tevazuu elde bırakmaz.
İnsanlara karşı son derece merhametlidir.
Haset değildir kendisi için istediğini insanlar için de ister.
Yoksullara yardımcı olur.
Tebliğ görevini ihmal etmez
Tesettüründen taviz vermez
Ahlak ve hayâ sabidir
Sabırlı ve ümit vardır.
Vaktinin bir kısmını ilmi çalışmalarla geçirir.
Namazlarını geçirmez.
İnsanların kusurlarını affeder
Cömerttir, sahip olduğu imkânları insanlarla paylaşır.
Bir kötülük aklından geçse, hemen Allahtan mağfiret diler.
Vaktini boşa harcamaz, çalışkandır, hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için yarın ölecekmiş gibi ahret için çalışır.
Vaktinin bir kısmın ilmi çalışmalara ayırır
Akraba ilişkilerine önem verir
İnsanların kusurları ile meşgul olmaz
Yüreği şefkat yüklüdür, yoksun ve mağdurlara el uzatır.
Amine Ateş Kabaktepe
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.