İnsanlar yalnızca almaları gerektiğinde alışveriş yapsalardı; ekonomi bundan büyük zarar görürdü. Ekonomi, insanların satın alma dürtüleri ile ayakta durur ve başarılı tüccarlar tüketiciye daha fazla para harcatmanın yollarını araştırırlar. Hepimiz belli şeyleri düzenli olarak satın almamız gerekir. Bunlar arasında temel gereksinim maddeleri, yani beslenme, giyinme ve barınmaya yönelik gereksinimler ile ulaşım giderleri, saç tıraşı, arabaların benzin ve bakım giderleri, sağlık harcamaları, eğlenme ve dinlenme giderleri sayılabilir. Eğlenme ve dinlenme giderleri için müzik, bilgisayar, spor, gezi, sinema-tiyatro harcamalarını örnek verebiliriz. Tabii bunlar kişiden kişiye değişecektir. Bu harcamaların mutlaka satın alma dürtüsü ile yapılan alışveriş kapsamında yer aldığı söylenemez. Bunun dışında herkesin olağanüstü harcamaları olabilir; örneğin acil bir sağlık sorunu ya da evdeki bir aracın arızalanması gibi. Arada bir dışarıda yemek yemek, fazladan bir CD ya da bilgisayar oyunu almak, sinemaya gitmek ya da kitap satın almak için yapılan harcamalar da yaşamın bir parçasıdır ve her gün yaşadığımız stresin ödülü gibi düşünülebilirler. Bu tür alışverişler sıklaşmaya ve anlamsızlaşmaya başladıklarında satın alma dürtüsü ile yapıldıkları söylenebilir ve parasal durumunuz tehlikeye girebilir. Mağazalar, hepimizin içinde varolan satın alma dürtüsünü harekete geçirmek için çaba gösterirler. Marketlerde hep uygulanan bir taktik; şeker, sakız ve dergileri kasaların yanına yerleştirmektir. Kasada para ödemek için sıraya giren insanlar sepetlerine birkaç tane de bunlardan atmadan geçemezler. Büyükler kendilerine engel olsalar bile çocuklar bunlardan almaları için anne-babalarına baskı yaparlar. Tüketicinin yönlendirilmesi yalnızca şeker, sakız ve dergi ile sınırlı değildir. Ürünlerin üzerinde "özel fiyat", "fırsat" gibi ibareler görürüz; örneğin üç tanesi 12 milyona satılan bir ürün gördüğümüzde her bir ürünün fiyatı 4 milyon demektir. Bunun böyle belirtilmiş olması durumunda belki tanesi 4 milyona tek bir ürün bile satın almayacakken üçü 12 milyon olduğu için satın alma dürtümüz harekete geçi verir. Çoğu mağazanın özel rafları vardır, bunlar tüketicilerin çoğunlukla geçtikleri yerlere kasten yerleştirilirler; örneğin asansörün sağ tarafı ya da bir koridorun sonu gibi. Bu raflar belirli ürünlere dikkat çeker ve fazladan satın alma dürtüsünü uyarır. Zaman zaman bu raflardan bazılarının yanında satış elemanları ücretsiz ürün örnekleri de veriyor olabilirler. Başarılı promosyonlar tüm duyularımıza seslenmeye çalışacak ve eğer bizler tüketici olarak duyu ve duygularımız aracılığı ile etkilenebiliyorsak, ürünü isteme ve onu satın alma olasılığımız yükselecektir. Açıkta pişirilen ve tattırılan yiyecekler, tat ve koku duyularımızı ele geçirirken, havluların ya da kazakların yumuşaklığını hissetmek dokunma duyumuzu avlayacaktır. Doğru seçilmiş bir müzik potansiyel bir tüketicinin satın alma havasına girmesini sağlayacaktır. Çekici ya da ünlü insanların resimleri veya video kasetleri de normalde aklımıza gelmeyebilecek ürünleri satın alma isteği uyandırabilir. Başarılı kozmetik promosyonlarında kadınlara makyaj malzemelerini deneme fırsatı sunulur; yapılmak istenen, insanın içindeki güzel ve çekici olma isteğini kışkırtmaktır. Mağazaların, tüketicinin alışveriş biçimini etkilemeye çalışmalarında bir sakınca yoktur, çünkü onlar işlerini sürdürmek ve kâr etmek zorundadır. Ne var ki, tüketicinin mağazaya girdiği andan başlayarak neler olup bittiğinin farkında olması, böylece dürtülerine kapılarak alıveriş yapmaktan ve borç batağına düşmekten kendisini koruması önemlidir.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.