AGD’nin ‘Ramazan’a Hazırlık Kampı’ çerçevesinde gerçekleştirdiği ‘Hz. Peygamber (S.A.S.) ve Ramazan’ isimli derste konuşan Muhammed Emin Yıldırım Hoca, “Ramazan’a nasıl hazırlanmalıyız?”, “Ramazan ayını nasıl ihya etmeliyiz?” ve “Ramazan ayındaki kazanımlarımızı Ramazan ayından sonrasına nasıl taşıyabiliriz?” sorularının cevaplarını aktardı. Yıldırım, “ciddi bir muhasebe, derin bir tövbe, şuurlu bir istiğfar, güzel bir helalleşme, bilinçli bir niyet, makul bir hedef, sarsılmaz bir istikamet, sadık bir dost, vahdet sağlanmış bir hane, sağlam bir sabırla” Ramazan’a hazırlanılması gerektiğini ifade etti.
Birbirinden kıymetli ilim adamlarının internet üzerinden vermiş olduğu seminerlerden ikincisinin konusu ‘Hz. Peygamber (S.A.S.) ve Ramazan’ oldu. Siyer Vakfı kurucusu ve araştırmacı-yazar Muhammed Emin Yıldırım Hoca’nın anlatımıyla gerçekleştirilen seminer, AGD TV YouTube kanalı aracılığıyla çok sayıda kişiye ulaştı. Yıldırım Hoca, ‘Hz. Peygamber (S.A.S.) ve Ramazan’ başlıklı dersinde çok önemli bilgiler aktardı. Kur’an-ı Kerim ve sünnet-i seniyye ışığında Ramazan-ı Şerif’te neler yapılması gerektiğini anlatan Yıldırım, Ramazan ayında oluşan iklimi Ramazan sonrasına taşımanın gerekliliğine de işaret etti. Yıldırım, “Gerek Efendimiz’in (S.A.S.) kutlu hayatında gerek O’nun (S.A.S.) mübarek ellerinde yetişen sahabe neslinin hayatında Ramazan ile başlayıp Ramazan ile biten bir güzellik, bir hayat yok. Bilakis Ramazan’da var bir şeyler ve Ramazan’da da zirveye çıkan bir hal var. Ramazan’daki güzelliklerin de Ramazan sonrasına taşınması var” ifadelerini kullandı.
GECE İBADETİMİ, EZKARIMI, EVRADIMI ARTIRMALIYIM
Yıldırım, Ramazan’ı ihya etmek için yapılması gereken bir diğer hususun da zayıflıklardan kurtulup kuvvetli ve güçlü olmaya azmetmek olduğunu belirtti. “Benim bir yeme-içme dengem olmalı, benim bir beslenme ahlakım olmalı. Benim beslenme ahlakım popülist kültürün doğrultusunda olmamalı, sünnet üzere olmalı. Eğer benim Peygamber Efendim (S.A.S.) iftarda az yememiz gerektiğini, bir anda tıka basa yememem gerektiğini söylüyorsa benim dinlemem gerekir. Efendimiz (S.A.S.), sahurda daha fazla yemem gerektiğini söylemişse bu benim için ölçüdür. Beslenme ahlakımı da Ramazan’da sünnet üzere yapmam gerekir.” diye konuşan Yıldırım Hoca, Ramazan ayında değersiz olan şeylerden vazgeçerek ulvi hedeflere kilitlenilmesi gerektiğini de kaydetti. Yıldırım, konuya ilişkin olarak, “Değersizliklerden ulvi hedeflere kilitlenerek Ramazan’ı ihya etmeliyim. Değersiz olan şeylerden vazgeçmeliyim. Günlerim, anlarım çok kıymetli benim. Bir tane ‘Sübhanallah’ demem bana sevap kazandıracak ama ben Twitter’da vakit öldüreceğim. Böyle bir şey var mı? Gece ibadetimi, ezkarımı, evradımı artırmalıyım. Kur’an ile irtibatımı daha fazla yoğunlaştırmam lazım.” dedi.
ÇEKİLMESİ GEREKEN ZİKİRLER VE EDİLMESİ GEREKEN DUALAR
Muhammed Emin Yıldırım, Ramazan-ı Şerif’i ihya etme adına yapılması gerekenleri anlattığı konuşmasında, “Üzerimizde bulunan her türlü hakkı yerine getirme noktasında gayret göstermeliyiz. Netice itibariyle ben bir ailede yaşıyorsam eğer o aileye karşı hakkımı yerine getirmem gerekir. Müslümanların arasındayım, onlara karşı sorumluluklarımı yapmam gerekir. Sonuncusu da şu; ibadetin beyni olan duadan çokça nasiplenerek Ramazan’ı ihya etmeliyiz.” ifadelerini de kullandı. Ayrıca Ramazan ayında ‘La ilahe illallah’ ve ‘Estağfurullah’ zikirlerinin çokça dile getirilmesi gerektiğini söyleyen Yıldırım, “Allah’ım bizi cennetine koy.” ve “Allah’ım bizi cehenneminden uzaklaştır.” dualarının da çokça edilmesi gerektiğini dile getirdi.
BEŞERİ YARGILARDAN KURTULARAK İLAHİ TELKİNLERE KAVUŞULMASI GEREKİR
Anadolu Gençlik Derneği’nin ‘Müslüman Şahsiyet Dersleri’ başlığı altında düzenlediği ‘Ramazan’a Hazırlık Kampı’ndaki konuşmasında çok önemli noktalara temas eden Muhammed Emin Yıldırım Hoca, Ramazan ayında cimrilikten sıyrılınması ve cömertliğe alışılması gerektiğini söyledi. “Bu ay bir yönüyle infak ayıdır, sadaka ayıdır, hayırların çoğaltılması gereken aydır. Ramazan ayını ihya etmek için beşeri yargılardan kurtularak İlahi telkinlere kavuşulması gerekir. Modernizmin, falanca izmin benim dünyama kazıdığı şeyler... Bütün bunlardan, hepsinden kurtulup İlahi telkinlere kavuşmamın bir imkânıdır Ramazan.” sözlerini sarf eden Yıldırım, “Duyarsızlıktan kurtularak mükellefiyetlere yürümeliyiz. Etrafımızla ilgilenmek, gariplerle, mahpuslarla, mazlumlarla, mustazaflarla ilgilenmek, nemelazım denilen o hastalıktan kurtulmak... Bütün bunlar Ramazan’da yeniden kazanılması gereken şeyler.” diye de konuştu.
‘RAMAZAN’A NASIL HAZIRLANMALIYIZ?’ SORUSUNA ON MADDELİK CEVAP
‘Hz. Peygamber (S.A.S.) ve Ramazan’ dediğimizde konuşulacak çok konu olsa da üç tane konu çok önemlidir. Biz Hz. Peygamber Efendimiz’in (S.A.S.) dünyasından Ramazan ayına nasıl hazırlanılması gerektiğini, Ramazan’ın nasıl ihya edilmesi gerektiğini ve kazanımlarımızı Ramazan ayından sonrasına nasıl taşıyabileceğimizi öğreniyoruz.” dedi. Ramazan-ı Şerif’e az bir zaman kaldığını ifade eden Yıldırım, “Ramazan’a sayılı günler kaldığı şu zaman diliminde ‘Ramazan’a nasıl hazırlanmalıyız?’ sorusuna Hz. Peygamber Efendimiz’in (S.A.S.) dünyasından cevaplar bulmaya çalışıyorum. Bunu araştırdığımda on tane maddede bunu özetleyebiliyorum. Nedir bunlar? Ciddi bir muhasebe, derin bir tövbe, şuurlu bir istiğfar, güzel bir helalleşme, bilinçli bir niyet, makul bir hedef, sarsılmaz bir istikamet, sadık bir dost, vahdet sağlanmış bir hane, sağlam bir sabır.” diye konuştu.
RAMAZAN BİR YÖNÜYLE İNSANIN KENDİ İÇİNE DÖNMESİDİR
Siyer Vakfı kurucusu ve araştırmacı-yazar Muhammed Emin Yıldırım Hoca, “Ramazan ayını nasıl ihya edelim?” sorusuna dair de açıklamalarda bulundu. Ramazan ayında dışarıdan içeriye dönülmesi gerektiğini söyleyen Yıldırım, “Ramazan aslında bir yönüyle insanın kendi içine evine dönmesidir.” sözlerini sarf etti. Yıldırım, Ramazan ayında dikkat edilmesi gereken bir diğer hususun da düzensizlikten kurtularak nizama kavuşmak ile ilgili olduğunu kaydetti. Bu noktada zamanın kıymetini bilmemiz gerektiğini vurgulayan Yıldırım, “Neredeyse on beş saat oruç tutacağız bu günlerde. Çoğu zaman on beşin nasıl geçtiğini anlayamıyoruz. Çok hızlı bir hayat yaşıyoruz. Zaman su gibi akıp gidiyor. Ama Ramazan ayında zamanın biraz daha farkına varıyoruz. Eğer hayatımızdaki düzensizlikleri giderebilirsek Allah’ın izniyle tüm düzensizliklerden kurtuluruz. Ömrü Ramazanlaştırırız. Ramazan’ı hayatımızın tamamına yayabiliriz.” dedi.
GÖZ, KULAK VE DİL TERBİYESİ RAMAZAN’DA KAZANILIR
Muhammed Emin Yıldırım, zafiyetlerden arınıp iradenin hakkını vererek Ramazan ayının ihya edilmesi gerektiğini belirtti. Yıldırım Hoca, konuya ilişkin olarak “Uyku ahlakı, göz terbiyesi, kulak terbiyesi, dil terbiyesi Ramazan’da kazanılır. Sigara gibi bir illetten Ramazan’da dahi kurtulamayacak bir adam hangi zaman kurtulabilecek? ‘Benim hayatımda böyle bir zafiyet var, bu zafiyetten kurtulmam lazım demeli’ ve bunun için de gayret etmeli. Sosyal medyaya giriyorum, saatler geçiriyorum. Böyle olmaz. Ramazan ayı rahlelere dönmenin fırsatıdır, Kur’an’a dönmenin fırsatıdır. Ramazan ayında Kur’an-ı Kerim’in başında geçirdiğim zaman dilimi, diğer alanlardan şurda burda geçirdiğim zamandan fazla değilse hangi Ramazan’ın ihyasından bahsediyorum Allah aşkına? Onun için zafiyetlerden arınıp iradenin hakkını vererek ancak Ramazan’ı ihya etmiş olabilirim.” ifadelerini kullandı.
SLAM, HAYAT DİNİDİR
Muhammed Emin Yıldırım Hoca, ‘Hz. Peygamber (S.A.S.) ve Ramazan’ başlıklı derste “Kazanımlarımızı Ramazan ayından sonrasına nasıl taşıyabiliriz?” sorusunu da cevaplandırdı. Yıldırım, konuya ilişkin olarak, “Bizim dindarlığımız bir zamana, bir mevsime, bir mekâna sığacak bir dindarlık değil. Çünkü İslam hayat dinidir. İslam’ın hayatın tamamını kuşatacak bir özelliği vardır. Kazanılan seviyeyi kaybetmemeliyiz, seviyemizi koruma adına ciddi bir hassasiyet göstermeliyiz. Güzel alışkanlıkları unutmamalı, o meltemi hissedecek adımları atmalıyız. Otuz gün sahura kalktık, gece namazı kıldık, sabah namazı kıldık. Otuz gün gece namazı kılan bir insan Ramazan’da kazandığı bu güzel kazanımı bırakır mı Allah aşkına? Mükellefiyetlerimizi gevşetmemeli, her daim canlı tutacak vesileleri zorlamalıyız. Ben cemaat ile namaza alıştımsa evimin fertlerini de alıştırdımsa ben onu artık orada durduramam onu başka yerlere de yaymak durumundayım. Asla ümitsizlik girdabına girmemeliyiz, ümit kapısına dört elle sarılmalıyız.” dedi.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(2)Mert - Tüm bunları söylemek konuşmak yazmak yerine, öncelikle insanları Putperestlikten kurtulmaları için vaiz vermiş olsaydınız çok daha iyi yapardınız. Putları önce kafanızdaki putları kırmakla başlayacaksınız. Hemde duvara vura vura silkelenerek putları kıracaksınız. Sonra Allah'ın lehu'l-mülkü kapısında içeri gireceksiniz. Şeytanlardan, şeylerinizden arınarak ibadetinizi yapacaksınız. Bakınız nasıl da feyz alıyor Rabbini buluyor ona kavuşuyorsunuz.
doğrusöyler - Hangi ramazan eski ramazanlar mı.. yoksa akp ve yandaşlarının çifter çifter maaş aldığı yiye yiye bitiremediği, ama küçük esnafın HES ile kapatıldığı hatta çıkar ise cezalandırıldığı biz bize yeteriz deyip iban numaralarının verildiği, Bilim insanlarının aman evden çıkmayın demekten başka bir halt etmedikleri, her ay maaşlarının yattığı birinin de utanıp aşı yı bulmadığı ama ahkam kesmeyi pek bildikleri, halkın ise sıkıntıdan şaşkınlıktan ne yapacağını bilmediği sadece beddua ve çalanlara yiyenlere hırsızlara haram ettiği bir ramazan mı be Müslüman....
Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.