Fatih Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi’nde gerçekleşen divanda konuşan Saadet Partisi Kadın Kolları Genel Başkanı Ebru Asiltürk, “Kadın ve erkek birbirinin hasmı ve düşmanı değildir. Birbirinin tamamlayıcısıdır, sevgisini, acısını, üzüntüsünü, ekmeğini paylaştığı hayat arkadaşıdır” dedi.
Saadet Partisi İstanbul Kadın Kolları Başkanlığı Kasım ayı il divan toplantısı Fatih Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Toplantıda, Saadet Partisi’nin 4. olağan kongresi ve parti çalışmaları ele alınırken, Türkiye’nin politika hataları ve kadına yönelik şiddet gündeme getirildi. Toplantıya Saadet Partisi Kadın Kolları Genel Başkanı Ebru Asiltürk, Saadet Partisi İstanbul Kadın Kolları Başkanı Nagehan Gül Asiltürk, Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Dr. Abdullah Sevim’in yanı sıra çok sayıda parti mensubu katılım gösterdi. Divanda konuşan Saadet Partisi Kadın Kolları Genel Başkanı Ebru Asiltürk, aile birliğine ve kadına şiddet yönünde partili kadınlara önemli bilgiler verdi.
TARİH ÇİZGİSİNDEKİ BİR NOKTA
Divanın açış konuşmasını yapan Saadet Partisi İstanbul Kadın Kolları Başkanı Nagehan Gül Asiltürk’ün ardından hanımlara seslenen Saadet Partisi Kadın Kolları Genel Başkanı Ebru Asiltürk, “Saadet Partisi olarak 3 Kasım’da kongremizi büyük bir coşku ile gerçekleştirdik. Aynı zamanda Milli Görüş siyasetinin 50. yılında sayın genel başkanımızın konuşması fevkalade önem taşıyordu. Siyasette 50 yılını alnının akıyla geride bırakmış, sadece Türkiye için değil, özelde Türkiye, genelde dünya için büyük tasavvurunu ilan etmiş, süreç içinde 4 kere partileri kapatılmıştır. Geçirdiği çeşitli badireleri “tarih çizgisindeki bir nokta” misali görerek ne kadar geniş ufuk sahibi olduğunu dosta düşmana göstermiştir. Hak, adalet, üretim, kalkınma şahsiyetli dış politika, önce ahlak ve maneviyat diyerek kimliğinden ve istikametinden zerre taviz vermemiştir. Güce teslim olmamış, haksızlığa boyun eğmemiş Milli Görüş’ün yegane temsilcisi Saadet Partimiz elindeki bayrağı burçlara dikene kadar her çalışanı her üyesi ile sarsılmaz bir iman ve artan heyecan ile koşmaya devam edecektir” dedi.
SAADET PARTİSİ, PUSULA GÖREVİ GÖRMEKTEDİR
Ebru Asiltürk, “Türkiye’nin içinde bulunduğu şartları göz önüne aldığımızda hakikaten zor bir süreçten geçtiğimiz görülmektedir. Genel başkanımızın da ifade ettiği gibi ekonomiden ekolojiye, adaletten demokrasiye, tarımdan sanayiye, eğitimden dış politikaya sürekli savrulan, ekonomisi darboğaza girmiş, tarım ve hayvancılığı bitmiş, bütün birikimleri “Varlık Fonu” adı altında ipotek edilmiş bir Türkiye var. Yaklaşık 500 binin üzerinde çiftçinin tarımı bıraktığı, 3 milyon hektardan fazla tarım arazisinin betona, inşaata kurban edildiği, Cumhuriyet tarihinde ilk kez, borçlanabilmek için “Borçlanma Genel Müdürlüğü” kurmak zorunda kalan, komşularla sıfır sorun diye yola çıkıp sorunlu olmadığı tek bir komşusu kalmayan bir Türkiye var. Olağanüstü halin olağan hale geldiği, baskı ve tahakkümün arttığı, farklı ve muhalif seslerin susturulduğu, devletin omurgasını oluşturan kurumların yıpratıldığı, adalet olgusu iflas ettiği, mağdurlar ordusunun oluştuğu iltimas, adam kayırma, torpil ve partizanlığın sıradanlaştığı, israf ve yolsuzluğun had safhaya çıktığı bir Türkiye var. Eğitimi yazboz tahtasına dönen, aile yapısı, toplumsal bağları zayıflayan, gençlerin gelecekten ümidini kestiği, yarınlara dair umutların tükendiği bir Türkiye var. Saadet Partisi, önümüzde duran bu problemlere yönelik sunduğu çözüm önerileri ile hem muhalefet sorumluluğunu yerine getirmekte hem de “pusula” vazifesi görmektedir” diye konuştu.
“KADIN VE ERKEK BİRBİRİNİN HASMI VE DÜŞMANI DEĞİLDİR”
“Geçtiğimiz Pazartesi günü 25 Kasım “Kadına Şiddet ile Mücadele Günü’ydü” diyen Asiltürk, “Şiddet; yaşamının her alanında görülen dünyada ve ülkemizde giderek artan, önemli bir toplumsal sorun olarak karşımızdadır. Geçtiğimiz günlerde hepimizin vicdanını parçalayan Emine Bulut cinayeti, Isparta’da daha 19’unda Güleda Canker, Ankara’da Şule Çet ve yaşadıklarından dolayı intihar eden 22’sinde Ayşegül Güven ve daha birçok hayatlarına kıyılan insanlar var. Hadiseleri sadece kadına şiddet olarak değerlendirmeyiz, bu insanlığa karşı yapılan vahşettir. Sayılara sıkıştırılmış insanlar değil, sadece “bir tek kişi”nin bile haksızlığa uğraması, şiddet görmesi, hayatını kaybetmesi karşısında hepimizin elimizle, dilimizle müdahale etmesi öncelikle insanlık sorumluluğumuzdur. Bugün kadına şiddeti hak sayanlar, töre cinayetleri, çocuk yaştaki gelinler ve istismar bu memleketin en derin yaralarıdır. Devlet, uygulanan şiddetin önüne geçebilmek için “panik butonu”, “konuk evleri”, “Kadına şiddete son: Alo 183 hayat kurtarır” projeleri ile tedbir almaya çalışmaktadır. Ancak istatistikler gösteriyor ki, alınan tedbirlere, çıkarılan yasalara, uluslararası sözleşmelere ve kadının bilinçlendirilmesine rağmen şiddet her geçen gün artış göstermektedir. Şuna dikkat çekmek istiyorum, tüm koruyucu tedbirlere, verilen cezalara rağmen bu sorunun her geçen gün artış göstermesi, uygulamaları yeniden gözden geçirmeye bizi mecbur bırakmaktadır. Burada sorun “meseleye yaklaşım” sorunudur. Şiddetin sebebini cinsiyete indirgeyerek temellendirmek çözümü olanaksızlaştırmaktadır. Kadın ve erkek birbirinin hasmı ve düşmanı değildir. Birbirinin tamamlayıcısıdır, sevgisini, acısını, üzüntüsünü, ekmeğini paylaştığı hayat arkadaşıdır. Aile, kadın ve erkekle şekillenir. Aile, hayatın maddi ve manevi zorlukları karşısında insanın sığınacağı limandır” ifadelerini kullandı.
“İSLAMSIZ SAADET OLAMAZ”
Divana katılan Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Dr. Abdullah Sevim ise, “183’üncü divan toplantımız İstanbul’umuz, ülkemiz, İslam dünyası ve bütün insanlık için hayırlara vesile olsun. Rabbim inşallah Erbakan Hocamızın bizlere görev olarak verdiği, Müslümanca yaşanabilir bir Türkiye’yi, yeniden büyük bir Türkiye ve yeni bir dünyayı kurmayı bizlere nasip eylesin. Bizler Cenab-ı Hakk’ın ikramıyla Müslüman olmuş insanlarız. Bugünkü Türkiye şartında elhamdülillah, şuurlu insanlarız. Erbakan Hocamız derdi ki; ‘Müslümanlığın önüne ve sonuna hiçbir şey eklenmez. Müslümanlıktan da bir şey eksiltilmez.’ Onun için Hocamız karşısına gelen şuur sahibi olmayan kişilere şu üç dersi mutlaka yapardı. Birinci ders, Müslümanlık zararlı değildir. İkinci ders Müslümanlık faydalıdır. Üçüncü ders, İslamsız saadet olmaz. Dolayısıyla kardeşlerim bizlerin de karşımıza çıkan her bireye bu üç dersi vermemiz gerekiyor” seklinde konuştu.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.