Karar gazetesi yazarı Akif Beki, İslam hukuku profesörü Hayrettin Karaman'ın Yeni Şafak'ta yayımlanan son iki yazısına bugünkü köşesinden tepki gösterdi.
Hayrettin Karaman yazılarında, "Islaha, hakkın yerini bulmasına, yanlışın düzeltilmesine… faydası olmadığı halde düşmanın, zalimin, kötü niyetli kimselerin işine yarayacak doğruyu söylemek fazilet değildir; nefsi şişirebilir, alkış da alabilir ama hayırlı sonuç doğurmaz" ve "Islah niyetine dayalı olup hikmete de uygun olan her uyarı, tenkit, gayret makbuldür elbette, ama Doğrucu Davutluk adına düşmana fırsat vermek ve bindiğimiz dalı kesmek de makul ve meşrudur diyemem" gibi ifadeler kullanmıştı.
O yazılardan bahseden Beki "Hayrettin Hoca'dan propaganda fetvası" başlıklı köşesinde Karaman'ın "hangi şartlar altında yalan söylemenin ve gerçeği saklamanın cazi olduğunu açıkladığını" söyledi.
"Yalan söylemeyi dinin emri olarak vazediyor"
"Ha, aklınıza şöyle bir sual gelebilir; iktidarı eleştirilerden korumak için bize doğruyu söylemeyi dinen yasaklayıp yalan söylemeyi dinin emri olarak vaaz ve nasihat ediyor. Bin dereden su getireceğine, din adına millete olmadık yanlışları savunma görevi yükleyeceğine, iktidara bir çift laf etse, doğruluk ve adaletten ayrılmamayı vaaz ve nasihat eylese, eleştirilen taraflarını düzelterek hatalarından dönmeye çağırsa...Daha zahmetsiz, daha isabetli, Allah'ın rızasına daha uygun, milletin memleketin ve dahi ümetin daha hayrına olmaz mıydı?" diyen Beki yazısının devamında "Ona da cevabı hazır Hoca'nın. Hayır, çünkü zulümle savaştayız ve yanlışa doğruya bakılmaz savaştayken" ifadelerini kullandı.
"Seçimi din savaşı gibi görmek ve göstermek caiz midir?"
Beki yazısının devamında şunları söyledi:
Kaşıkçı cinayetinde Veliaht Prens'i suçlayanları Allah'a karşı gelmekle suçlayan, ümmetin lideri olduğu için İslam düşmanlarının saldırısı altında diye bin Selman'a itaati farz kılan Kabe İmamı Sudeysi'ye niye kızdık ki o zaman? Kitabın ortasından çok doğru mu konuşuyormuş, hakkını mı yemişiz!
Ayrıca; imtihan dünyasında bulunduğumuza göre, İslam itikadınca hiç bitmeyecek bir savaş bu. Bütün insanlık hidayete erse bile dünya durdukça şeytanla savaş bitmeyecek, kıyamete dek sürecek. Amenna mı!
Şu halde demez misiniz, Müslüman ne zaman takiye ve harp hileleri yapmaktan kurtulacak öyleyse? İnananların, doğruyu dosdoğru söyleyeceği, haksızlık ve adaletsizliğe karşı çıkacağı gün hiç gelmeyecek mi? Yalan da şeytan işi değil mi, onunla da savaşılmayacak mı?
Hem... Haksızlığa, adaletsizliğe sessiz kalan dilsiz şeytanken haksızlık ve adaletsizliği din gereği savunmayı önermek, zulümle savaşmadaki ilahi maksada aykırı ve gayriahlaki bir teklif olmuyor mu?
Kadı fetvasında bile bu kadar tutarsızlık olur diye düşünmüş olmalı ki, yukarıdaki açmaz ve çelişkilere değinmiyor bile Hoca.
Şöyle bir mantıksal tutarsızlığı daha var; yanlış yapmak düşmana koz vermiyor da o yanlışları eleştirmek mi koz veriyor? Mesele düşmana koz vermemekse, dinen hayati önemdeyse, o yanlışları yapmanın Allah indinde de vebali ağır diye uyarmak icap etmez mi? Uyaranları susturmaya çalışmak yerine bilakis desteklemek, teşvik etmek dinin de emri olmaz mı? Ne ki Hoca'nın gündeminde bu da yok."
Hepsi bir yana...Sormazlar mı; dünyevi iktidar mücadelesini din mücadelesi, siyasi rakibi din düşmanı, muhalefeti küffar ordusu ve seçimi din savaşı gibi görmek ve göstermek caiz midir diye? Bu muydu cihat? Siyasi hassasiyetleri din hassasiyeti olarak sunmanın dindeki yeri ve hükmü nedir?
"Kendinizin, anne babanızın veya akrabalarınızın aleyhine de olsa, Allah için doğru söyleyen şahitler olun; dürüstlükten, adaletten ve hakkaniyetten ayrılmayın" mealindeki (Nisa 135) ayete nasıl uydurulacak sonra bu yalan fetvası?
Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman bu konuda iki yazı üst üste yazmıştı.
"Her zaman doğruyu söylemek faziletli değildir"
Karaman 13 Haziran'da yayınlanan "Doğrucu Davud olmak" başlıklı yazısında "Islaha, hakkın yerini bulmasına, yanlışın düzeltilmesine… faydası olmadığı halde düşmanın, zalimin, kötü niyetli kimselerin işine yarayacak doğruyu söylemek fazilet değildir; nefsi şişirebilir, alkış da alabilir ama hayırlı sonuç doğurmaz; bunu yapanların sorumlu olacaklarını hesaba katmaları gerekiyor. Peki, zulmü engellemek için gerçeği söylememenin, doğru olanı açıklamamanın caiz olduğuna dair bir delilimiz var mı" demişti.
14 Haziran'da ise "Kötüyü ayıklamak (Ayıkla pirincin taşını)" başlıklı bir yazı kaleme alan Karaman şöyle demişti:
Beğenilen bazı yöneticilerin yakın veya uzak çevrelerinde, genel olarak icraatı takdir edilen bir iktidarın bir kısım mensuplarında ahlak, liyakat, adalet, hakkaniyet… bakımından arızalar, eksikler, çürüklükler oluyor, iyi niyetli bazı insanlar da yetkili sorumlular bunları niçin ayıklamıyorlar diye “haklı olarak” yakınıyorlar; yakınmakla kalmıyorlar, Doğrucu Davutluk adına olur olmaz zamanlarda biraz da abartarak ve genelleme yaparak şikayetlerini yayıyorlar. Siperde bekleyen muhalefet -ki, kendilerinde de ayıklanacak pek çok unsur olduğu halde bunu yapmazlar- fırsatı kaçırmıyor, iktidar dostlarının yersiz ve zamansız ifadelerini kullanarak amaçlarına ulaşmaya çalışıyor, bazen de ulaşıyorlar.
Dostlar, “Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” akla ve hikmete uymaz.
Ülkemiz siyasi arenasında iktidara gelme mücadelesi yapan partilere bakıyorum, bunlardan, mevcut iktidar dışında birinin tek başına iktidar olması mümkün görünmüyor. Koalisyonların da ne bela olduğunu yaşadık gördük. Mevcut iktidarı yıpratmak ve yok etmek isteyen iç ve dış mihraklara bakıyorum; bunların ve özellikle dışarıdakilerin ve içerideki “yönü ve davası farklı olanların” derdi ahlak, liyakat, hak-hukuk değil (keşke olsa), dertleri ve hedefleri Türkiye’yi teslim almak; mel’un emellerine mani olmaya çalışan, zalimlere karşı dik durup hiç değilse hakkı söyleyen lideri bertaraf etmekten ibaret. Dünyayı güce dayalı zulümle yöneten güçler ne yazık ki, bazı adı Müslüman olan liderleri/ülkeleri teslim aldılar, ümmetin malını ve canını bu hainler sayesinde çalıyorlar. Türkiye’yi de -Allah korusun- teslim alırlarsa hem maddi hem de manevi olarak kayıplarımız çok büyük olacaktır.
Meseleye pirinç ayıklamakla başlayıp bu noktaya geldik; şunu demek istiyorum:
1. Bize benzeyen ülkelerde tasfiye (pirincin taşını/kötüleri ayıklamak) kolay değildir, ama yapılmalıdır.
2. Savaş sırasında âdî suçluların cezası infaz edilmez ve biz zalimlerle savaş halindeyiz. Her şeyin uygun bir zamanı vardır ve bunu gözetmek gerekir.
Islah niyetine dayalı olup hikmete de uygun olan her uyarı, tenkit, gayret makbuldür elbette, ama Doğrucu Davutluk adına düşmana fırsat vermek ve bindiğimiz dalı kesmek de makul ve meşrudur diyemem!
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(22)Ayşe Akinci - Müslüman adil ve dürüsttür. Dürüstlüğün iki yüzü yoktur.
Cenk - Yalan söylemek dinen sadece 3 yerde caizdir... 1- Savaşta (düşmanı aldatmak için),
2- İki kişinin arasını bulmak maksadıyla,
3- Kocanın karısına, karının da kocasına (aile düzenini korumak düşüncesiyle) söylediği yalandır.
Bunların haricinde yalan söylemek, hangi Profesör ve hangi Doçent laf salatası ortaya koyarsa koysun, asla caiz değildir !
İyi̇ Parti̇li̇ Serkan - AKP'nin fetvacısı Hayrettin Karaman dedi ki davamız için yalan konuşabiliriz bu İslam'a Uygundur dedi aynı Hayrettin Karaman bundan birkaç sene önce aynen şöyle demişti AKP iktidarını kastederek bizim Parti'nin yöneticileri ve mensupları yolsuzluk yaparsa Bu dine Uygundur Çünkü biz bir dava partisiyiz yolsuzlukta yapsak hırsızlıkta yapsak Bu bize günah olarak yazılmaz diyen bir kişidir Hayrettin Karaman. yani Hayrettin Karaman gibi sırtını AKP'ye dayayıp maaşını AKP den alan fetvacılar kişiliksiz emevi mollası saltanat mollarıdır.
Furkan - Hayrettin Karaman Saray mollası Saray fetvacısı Hayrettin Karaman Sen Hakkı gizleyen ve hakkı 3 kuruş dünya menfaatleri için saklayan bir kişisin Allah senin gibi Zalim yardakçı larını ıslah etsin Hayrettin Karaman Gerçekten sen benliğini ruhunu paraya makama saltanata satmışsın senin gibi Balam senin gibi Hakkı gizleyenler yüzünden İslam Türkiye'de maalesef Darbe yiyor Senin gibiler yüzünden ve AKP'ye verdiğiniz destekler yüzünden Türkiye'de binlerce genç ateist deist oluyor Bunun sorumlusu sizlersiniz belam Hayrettin
Musa Asa - Kime kulsun.... paraya mı, makama mı, nefsine mi , takıma mı, ulusun mı, devlete mi, Allah (cc) mı? Alah'a kullar ne kadar da az, helede zor zamanlarda....
cengiz - yolsuzluk hırsızlık değildir diyenden ne beklenir.
Dervish63 - Bunu eleştiren AKİF DEKİ olunca insan şaşırıyor. Burada Hayrettin Hoca'nın bahsettiği konu biraz daha derin bir mevzu. Ama, bunu basın yoluyla yanlış anlaşılacak şekilde yazması sakıncalı olmuş. Hayrettin Hocam'ı Allah şaşırtmasın, vesselam!
Adem Evliya - Beki metnin ruhunu anlayamamış!
Fatih Hacıoğlu - "Bir doğruluk bin kerametten evladır."
Ferhat - Benim oğlumu da rektör yapsalar ben de böyle fetva veririm. (Tevbe tevbeee... )
İslama uyacaklarına İslamı uyduranlar Allah'a nasıl hesap verecek?
Hak kelimesinin anlamları;
1. Allah (cc)
2. Adalet
3. Doğru, gerçek
4. Bir şey üzerindeki korunması gereken sahiplik (maddi veya manevi)
Hoca bunlardan habersiz herhalde.
Murad - Hz.Ömer Halife seçildiğinde;Allah'ın kanunlarının dışına çıkarsam bana ne yaparsınız diye sorduğunda seni kılıcımızla düzeltiriz cevabı almış ve H.öMER de buna şükretmişti.Gerçi şuanki yöneticileri Hz.Ömer'le kıyaslamak istemem ama müslümanca tahlil yapmak zorundayız. Kamuda görevli memurlar kanuna uygun yaptığı işlerden dolayı vatandaşlarca AK Partinin il-ilçe başkanlarına şikayet edildiği zaman bunun doğruluğunu araştırmadan mülki amirlere hemen bilgi veriyorlar. Allah ve komşular şahit bizzat yaşadık. Sanki mahkemelerin polisin yerini almışlar. Neymiş vatandaş akp ye oy vermiş.SANKi memurlar oy kullanmıyor.
keko - şimdi bu diyor ki,ayakkabı kutularındakı paralar vs ,yakalandılar ya,kaybettikleri İstanbul seçimleri için bekaa meselesi dıyerek rahatlıkla yalan söylenebilir,rüşvet ve hırsızlığa ses çıkarmayan sözde bu ilahıyatçı müsveddesi bu adam ,yaşın başın gitmiş yarına çıkacağın malum mu ,hesabını nasıl vereceksın,gerçi numan kurtulmuş açıklamıştı"23 hazıranı kazanalım da gerekırse tevbesını sonra ederız" dıye,din bunların oyuncağı olmuş
Hayati Otyakmaz - Sahi Karaman Hoca!...Diyanet yayınları içerisinde yer alan ve Ehl-i Sünnet itikadına aykırı onlarca fikir ve görüşle dolu olan 5 ciltlik "Kur'an Yolu" Tefsirinden kaça para aldın?... Yaşını başını aldın fakat aklını hâlâ başına alamadın!...
kes - zulumle düşmanla savaşmak derken kimden bahsediliyor anlamadım.zalim kim? düşman kim? müslümanlara en büyük zulmü yapan siyonistler , yani abd, israil, ingiltere .. bakıyorsun en iyi dost (!) bunlar. yine islamın en büyük düşmanı yahudiler. yine bakıyorsun en büyük dost(!) kısaca açık açık hiç kıvırmadan söylesin karaman ...bizim en büyük düşmanımız ne siyonizm ne de yahudiler tek düşmanımız akepe nin ülkedeki muhalifleri.bunları seçimlerde alt etmek için halka söylenen bütün yalanlar ( dini olsun dünyevi olsun), çevrilen bütün entirikalar, hileler mübahtır.
Delikanlı Ömer - Bir tarafta ömrünüi İslam’a hizmet ile geçirmiş 1 zat,1 tarafta bizim cenahtan yetişmiş yediği ekmeği inkar eden bir kişi
Garip - HAK tan sapan helak olur ..yalanın nerede soylenebilecegi dinimizce belli...Harama pislige bulaşıp ta durumu götürmek kendini ülkeyi milleti batağa sürükleyip artık heryolu mubah zannetmek ayrı bu söylenilen ayrı mevzu...Akp ve nemalanlar emin olun sollu sağlı her kim HAK tan sapar kul hakkına girer Tevbe Edip duzelmek yerine entrika güç işbirliği ve değişik metodlarla bu durumdan kurtulmaya çalışırsa sonu hayr olmayabilir.Gaybi Alemlerin Rabbi Rahman ve Rahim olan Cenab i ALLAH bilir...Hak tan sapanin sonu ibretlik olabilir...
Abdurrahman - Mümin günah işleyebilir ama asla yalan söylemez!
buyuran, peygamber efendimize salat ve selam olsun.
Şeyhmüslüm - Sayın hocaya sormak lazım, mülakat ile insanların hakkını yemek, suçsuzları (kendi ifadeleriyle tabanı ibadet olanları) yıllarca cezalandırmak ve KHK ile görevden atmak, yargılama sonucu suçsuzluğuna karar verildiği halde göreve iade etmemek, yine KHK ile ihraç edip yargılamadan cezalandırmak zulum değilde nedir. Bu yapanlar mı zalimlere karşı svaşiyorlar. Niçin FETÖ nün siyasi ayağının araştırlmasını istemiyorlar...
Aytar - Bedenini satana ... denir de,
Kalemini satana ne denir?....
keko - ne denır "hayrettın karaman" denır hacım
Selimoğlu - Para hocaları bunlar.
Gerçek - dünya çıkarı için inançlarda neler değişmedi ki...
Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.