Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) tarafından düzenlenen 27. Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi’nin ikinci günü gerçekleştirilen ‘Küresel Sistem Krizleri ve Yeni Bir Dünya’ konu başlığı altındaki dördüncü oturum ile devam etti. Oturum başkanlığını ESAM’ın kurucu üyesi ve Yönetim Kurulu Üyesi olan Doç. Dr. Ertan Yülek’in yaptığı oturumda konuşmacı olarak Ahmet Recai Tekin, Abdullah Yusuf Babetti, Muhammed Yakub ve Dr. Misbahullah Misbah yer aldı. Oturumun başında söz alan Ertan Yülek, “ESAM bir düşünce hareketidir. Kurucuları arasında bulunmaktan onur duyuyorum. Allah razı olsun, Erbakan Hocamızın bir feraseti olarak kuruldu. ESAM’ın bu çalışmalarının daha etkili olabilmesi için İslam ülkelerinde de ESAM benzeri kuruluşların kurulmasını sağlamamız gerekiyor” dedi.
TÜRKİYE, YENİDEN YOL GÖSTERİCİ OLACAKTIR
Küresel krizlerin ABD’nin hegemonyası sebebiyle ortaya çıktığını dile getiren Abdullah Yusuf Babetti, “Bugün ABD, dünyayı hegemonyası altında tutmaktadır. Küresel sistem krizleri bu nedenle ortaya çıkmaktadır. ABD’nin yanı sıra AB, Rusya ve Çin’in hegemonyası da küresel krizlere neden olmaktadır. Bu ana aktörler dünyanın kaderini tayin ediyor. Burada bizi ilgilendiren İslam aleminin durumudur. İslam alemi 1 milyarın üstünde bir nüfusa sahiptir. Dünyanın en doğusundan en batısına kadar her yerinde bulunuyorlar. Dünyanın en stratejik yerlerinde yaşıyorlar. Çok büyük madenler ve tarım zenginliğinin üstünde oturuyorlar. Dünyanın en güçlü medeniyetini Müslümanlar kurabilir. İnsanlık, İslam alemine ihtiyaç duymaktadır. Türkiye’yi tebrik etmek istiyorum. Türkiye parlak bir tarihe sahiptir. Yeniden gücünü toplayıp yol gösterici olacaktır. ABD ve Batı’nın başlattığı komplonun önüne geçecektir” dedi.
MADDİ DEĞİL, MANEVİ KALKINMA
Konuşmasında kalkınma konusuna değinen Moro Kalkınma Ajansı Başkanı Muhammed Yakub, “Herhangi bir yerde zulüm varsa, insanlığın bütün ihtiyaçları etkilenir. Bu anlamda Moro İslami Hareketi kalkınma alanında büyük bir cihat yürütüyor. Halkımız zayıflatılmış ve fakirleştirilmişti. İnsanların yeniden kalkınması için öncelikle kendilerini değiştirmeleri gerekiyor. Devlet olarak yapılan kalkındırma politikalarının insan merkezli ve kültürel bir yapıda olması lazım. Kalkınma, sadece maddi bir kalkınma ile değil manevi bir kalkınma ile gerçekleşebilir. Biz Banksomoro da kendi kalkınma anlayışımız esnasında toplumumuzu insan kaynaklı olarak kalkınmasını hedefledik. Banksomoro’da yaptığımız kalkınma hareketi tüm İslam ülkelerine örnek teşkil etmektedir” diye konuştu.
ADALETİ SAĞLAYACAK YENİ BİR DÜNYA DEVLETİ KURMALIYIZ
Cemaat-i Islah Afganistan Yöneticisi Dr. Misbahullah Misbah, “İnsanlık tarihi boyunca medeniyetler var olagelmiştir. Yeni küresel sistem güç kullanma ve zulüm üstüne kuruludur. Hiçbir kanuna dayanmıyor. ABD kendine dünya lideri sıfatı verdiğinde ‘Soğuk Savaş’ öncesindeki sistemi bırakıp istediği zaman güç kullanabileceği bir ortam hazırladı. Bu durum adaleti gözetmeyen özgürlüklerin önüne geçen bir durumdur. Şili’den Irak’a kadar birçok ülkeyi yıkmıştır. Çin de bugün Doğu Türkistan’da yaptığı zulümler ile aynı prensipleri taşıdığını göstermektedir. İnsanların mutluluğunu sağlayacak bir dünya devleti gerekiyor. İslam alemi olarak bizler ne yapacağız? İslami çerçeveler içerisinde dünyayı yönetme gücüne sahip miyiz? Bu ümmetin yeniden bu sorumluluğu üstlenmesi için bir eğitim süreci başlatmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
CİHAT, TAASSUBA VE CEHALETE KARŞI YAPILMALIDIR
ESAM Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Recai Tekin, “İslam toplumları olarak öncelikle hafızamızı tazelememiz gerekiyor. İslam, medeniyeti ahlak ve maneviyat üzerine inşa etmiştir. İnsanlara ancak Hak bilinci verilerek toplumlar yükselir. İslam medeniyeti müşfik ve koruyucu olmuştur. Medine, Kudüs barış ve huzur şehirleriydi. Müslümanların surlarını ahlak ve maneviyat ile ördüğü Kudüs bugün işgal altındadır. İsrail haydut bir devlettir. Siyonizm Kudüs’ü yasak şehir haline getirmiştir. Erbakan Hocamız feraset ve vizyon sahibi bir liderdi. Baskılar ile sindirilen bir milletin kendi kimliğine dönmesi için önemli adımlar attı. Bir Müslüman grubun diğer bir Müslüman gruba cihat ilan etmesi akıllara zarar bir durumdur. Bugün Müslümanların seferber olacağı en büyük cihad, taassuba ve cehalete olan cihattır” diye konuştu.
İSLAM BİRLİĞİ FİKRİ HAYAL DEĞİLDİR
Oturum başkanlığını Millî Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş’ın yürüttüğü ‘Birlik Fikri ve İttifak Ahlakı’, kongrenin 5. oturumunda konuşmacı olarak Muhittin Hamdi Yıldırım, Baryalai Hassam, Dr. İsmail Kady ve Kemal Amarayer aldı.
ZİHİNLERİ İŞGAL EDİLEN BİR TOPLUMU AYAĞA KALDIRAMAZSINIZ
Millî Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş, “Müslümanlar tarih boyunca üzerine yapılan saldırıları hep birlikte püskürttü. Günümüzde emperyalist saldırılar altındayız. Klasik savaşlar coğrafyaları, şehirleri tarumar ediyor ancak bu savaşların üstünden toplumlar gelebiliyor. Günümüzde yapılan psikolojik savaşların üstesinden gelmek ise çok zor. İnsan elde edilince topraklar elde edilebiliyor. Belki bomba ve silahla işgal edilen bir milleti ayağa kaldırabilirsiniz ancak zihinleri işgal edilen bir milleti ayağa kaldırmazsınız. Bu nedenle fikirler çok önemlidir. Erbakan Hocamızın fikri; İslam Birliği’ni kurmaktı. İslam Birliği fikri hayal değildir. İslam Birliği kurulmadığı müddetçe yeryüzünde bir adalet dengesinin kurulması mümkün değildir” diye konuştu.
KÜRESEL KRİZDEN İSLAM BİRLİĞİ İLE ÇIKABİLİRİZ
Din Görevlileri Birliği Derneği Başkanı Muhittin Hamdi Yıldırım, “İnsanlık 3 temel kriz yaşadı. Bunlardan Moğol istilası ve Haçlı Seferleri’nden, İslam’da ittifak ile çıkmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması ile yaşadığımız bu üçüncü küresel krizden manevi ve maddi kalkınma çerçevesinde yapılan İslam Birliği ile çıkabiliriz. İslam’ın sorunlarımızı çözecek şamil ve kâmil bir nizam olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.” diye konuştu.
İNSANLIĞIN GELECEĞE İNANCI KALMADI
Afganistan’dan katılan Baryalai Hassam, “Siyasi ve toplumsal çatışmalar yaşanıyor. Dünya güçlerinin ulusal ve uluslararası kuruluşların anarşik durumları engelleyememesi insanların geleceğe olan inancını kaybetmesine neden oluyor. Hükümetlerin, istihbarat örgütlerinin çabaları da başarısızlıkla sonuçlanıyor. Bunların arkasında birçok tarihi neden yatmaktadır. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’nı kazanan ülkeler dünya düzeninin kurucuları oldu. Teknolojik gelişmeler ekonomik refahı getirmedi. Dünyanın bir kısmı varlığını saklayacak yer bulamazken yarısı ise açlıktan ölmektedir. Öyle bir düzen kurdular ki tek fayda kendilerine oldu” ifadelerini kullandı.
GÜZEL AHLAKI YAYGINLAŞTIRMALıYIZ
Ukranya’dan katılan Dr. İsmail Kady, “Bizler tek bir toplumun ve hareketin temsilcileri olarak barışçıl bir anlayış geliştirmek zorundayız. Bu sayede birlikte yaşayabilir ve başarı ortaya koyabiliriz. Doğru zihin yapısı ve bakış açısı oluşturmak zorundayız. İnsan önemli prensipleri doğru anlarsa doğru medeniyeti inşa edebilir. Ahlak üzerine toplumlar medeniyet kurabilir. Ahlak yıkılırsa medeniyetler de yıkılır. Toplumun faydasına ve insanın faydasına olan her şeyde el ele vermeliyiz. Ahlak prensipleri olarak biz Müslümanlar rabbani bir kaynağa bağlıyız” dedi.
BİRLİKTE OLMAZSAK PARÇALANMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Kemal Amara, “Birlik kavramı duygu, kültürel ve sosyal alanlardaki meselelerini birlikte çözebilme konusudur. Birliği bu anlamda alırsak bir şerri bir zorunluluk görebiliriz. Kur’an-ı Kerim’de birçok çağrıda Allah birliğe davet etmektedir. Dini zorunluluğun dışında gerçekte de buna ihtiyaç duyuyoruz. Zayıf toplumlar tek bir söz etrafında birleşememektedirler. Medeniyet anlamında bizler birlikteliği oluşturmak zorundayız. Eğer bunları hayata geçiremezsek paramparça olmaya devam edeceğiz. Stratejik sorumluluk çerçevesinde somut olarak adımlar atmalıyız. Birliğimizi en çok tehdit eden İslami prensipleri yerine getirmeyişimizdir. Ortak tarih ve kültürden istifade etmek zorundayız” şeklinde konuştu.
İSLAM ÜLKELERİ İÇİN KURTULUŞ REÇETESİ
Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) tarafından bu yıl 27’ncisi tertip edilen ve İslam ülkelerinden liderlerin katıldığı Uluslararası Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi’nde İslam dünyasının sorunlarından, İslam Birliği’nin gerekliliğine kadar birçok konu masaya yatırıldı. Wow Hotel’de yoğun katılımla üç oturumun gerçekleştiği kongrede “Krizler, Aktörler ve İslam Dünyası” , “İslam Birliği: Niçin ve Nasıl?” ve “Medeniyet Krizi ve Yeni Dönemin İnşası” başlıklı konuşmalar yapıldı.
ÇOK ULUSLU DEVLETLER MÜSLÜMAN ÜLKELERDE EGEMEN KILINDI
Birinci oturumda Müslüman ülkelerin jeopolitik konumuna değinen Prof. Dr. Sabri Tekir, “Dünyada jeopolitik olarak iki önemli kıstas vardır. Bunlar, stratejik suyolları ve yer altı kaynaklarıdır. Dünyadaki tüm huzursuzluk ve iç karışıklıkların geldiği ülkelere baktığımızda Müslüman ülkeler olduğunu görüyoruz. Cebeli Tarık Boğazı, İstanbul Boğazı, Süveyş Kanalı, Hürmüz Boğazı bütün bunların hepsi İslam ülkeleri topraklarındadır. Petrol ve doğalgaz bu suyollarından geçirilerek gelişmiş ülkelere refah götürmektedir. Emperyalist devletler bugünkü gücünü kaybetmek istemiyorlar. 19. yy’nin başlarından beri kaynaklara hâkimiyet çok uluslu devletlerin elinde olmuştur. 20. yy’den beri silah yoluyla gerçekleştirilen hakimiyetler ile çok uluslu şirketler Müslüman ülkelerde egemen kılındı. Oyun oynanacağı arenayı çok uluslu şirketler seçmekte, oynayan aktörler ise bu şirketler tarafından tespit edilmektedir. Bunları gerçekleştirirken ‘evcilleştirme politikası’ gütmektedirler” şeklinde konuştu.
SORUN HEPİMİZİN
Kongreye Keşmir’den gelen Dr. Ghulam Nabi Fai, “Peygamber Efendimiz demiştir ki Müslümanlar bir vücut gibidir. Vücutta bir ağrı varsa tüm vücut bunu fark eder. Bugün acı çeken sadece bir organımız değil tüm vücudumuz acı çekmektedir. Sadece Filistin, Yemen değil, Keşmir de acı çekmektedir. Sizlerin sorunu hepimizin sorunudur. Yeryüzü cehenneme döndü. Ancak Allah güçlüdür gücünü bizden esirgemeyecektir” dedi.
SİYONİZM NEFES ALAMIYOR
Filistin’den gelerek konuşma gerçekleştiren Münir Şefik, “Filistin davası bugün en zor dönemden geçiyor. 100 yıl geçmesine rağmen Filistin Davası için yeni bir döneme giriliyor. Burada mücadele bitmeyecektir. Biz Filistinliler olarak yeni bir kapı aralıyoruz. Şimdiki Filistin geçmişteki Filistin değil. Siyonizm nefes alamıyor, korku içerisindeler, uyuyamıyorlar. En son olaylara bakacak olursanız Siyonizm düşüşe geçmiştir. Neden, yenilmez sabırla mücadele eden bir halk var. Hakkına ulaşmak isteyen bir mücadele var. İsrail füze atıyorsa onun karşılığında kendi ürettiği füzeyi İsrail’e atabiliyor. Filistinliler mücadelelerini sürdürmektedir. Birlik olursanız karşınızda hiçbir güç duramaz. İslam dünyasında bir kenetleşme olacak olursa karşımızda bir güç olmaz. İslam dünyasında yeni bir döneme girmiş bulunuyoruz. Halkların uyanması için bir direniş var” şeklinde konuştu.
40 MİLYON DOĞU TÜRKİSTANLI YOK OLUYOR
Doğu Türkistan’dan katılan Hidayet Oğuzhan, “Bugün İslam’ın kanayan yarası olan Doğu Türkistan’ı konuşmak istiyorum. Bugün birçok ülke tarafından Doğu Türkistan’daki sorun bilinmesine rağmen gündeme gelmiyor. Çin askeri, siyasi ve diplomatik olarak güçlü olabilmek için çabalıyor. Burada en çok mağdur olan Doğu Türkistanlılardır. 70 yıldır rejimin asimilasyonu altında olan Doğu Türkistanlılar büyük zulüm altındadır. Doğu Türkistan’da 40 milyon Müslüman var. İşgal edilmeden önce bağımsız bir devletti. İlk Müslüman Cumhuriyet Doğu Türkistan’da kuruldu. Çin işgalinden sonra yaşadıklarımızı biliyorsunuz. 4 milyon Doğu Türkistanlı tecrit altında tutuluyor. Dünyadan soyutlanmış konumdayız. Sizler bu meseleye ABD’nin, Batı’nın karışmasını istemiyorsanız Müslüman ülkeler olarak sizler bu konuya dahil olmalısınız. 40 milyon Doğu Türkistanlı yok olmak üzere” diye konuştu.
KONUŞAN DEĞİL ÇALIŞAN LİDERLERE İHTİYACIMIZ VAR
Süleyman Çerkezi, “Bizler düşmandan bahsettik ama kendimizi unuttuk. Bizler bütün Müslümanları temsil etmiyoruz, aslında bir kısım Müslümana benziyoruz. Biz eleştiriyi kendi içimizde yapmalıyız. Şu anda tedavinin ne olduğunu bilmiyoruz. Biz Kur’an’ı okuyoruz ama anlamıyoruz. Anlasak bile uygulamıyoruz. Öncelikle kendimizi tedavi etmemiz lazım. Tarihe bakıp atalarımız ile sevinmek yerine, onları rol model alıp düşünüp bu durumda oyuncu olmalıyız. Biz İslam’ı siyaset için kullanıyoruz. Bizim çok iyi çalışan liderlere ihtiyacımız var, çok konuşan liderlere değil” diye konuştu.
MÜSLÜMANLAR VARLIKTA VE YOKLUKTA BİR ARADA OLMALI
Kongreye Somali’den Muhammed Ali İbrahim, “Değerli arkadaşlarım, üstümüze farz olan cihadın ihmal edildiğini görüyoruz. Müslümanların bir sorumluluğu vardır. Varlıkta ve yoklukta birlik ve beraberlik içerisinde olması gerekiyor. Bu birlik ve beraberliği başlatan Necmettin Erbakan’ı rahmetle anıyorum. 30 yıldır biz Somali’de kan içerisindeyiz. İnsanlığın şerefi ile bağdaşmayan davranışlar altındayız. Somali’nin coğrafi konumuna bakacak olursanız çok önemli bir jeopolitiği olduğunu göreceksiniz. Emperyalizm ve Batı ülkeleri bizleri öyle bir ortama itiyorlar ki ölen de Müslüman öldüren de Müslüman. Anlamakta zorluk çekiyoruz. Müslümanları düşman etmek suretiyle kendilerine meydan buluyorlar” şeklinde konuştu.
HAKK’IN HAKİM OLMASI İÇİN ÇALIŞACAĞIZ
İkinci oturumun açılışında söz alan Selman Esmerer konuşmasında Hak ile batılın mücadelesine değindi. Esmerer, “Hak batıl mücadelesi Âdem (A.S.) ile başladı. Mekânı cennet olsun Erbakan Hocamız İslam ülkelerindeki sorunu çok iyi tahlil etmiş ve ortaya koymuştu. Necmettin Erbakan Hocamız Müslümanların kurtulabilmesi için 5 maddede yapılması gerekenleri ortaya koymuştu. Bunlar; İslam Birliği, İslam Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, İslam Dinarı, İslam Kültür İşbirliği ve en önemlisi İslam Savunma Paktı. İnanın bu 5 madde yerine getirilmiş olsa İslam ümmeti üzerindeki bütün sorunlar çözülecektir. Dünya çok farklı bir alan haline gelecektir. Bizler bütün gücümüzle bu projelerin gerçekleşmesi için çalışacağız. Hakkın, iyinin, adaletin ve güzelin hâkim olması için mücadele vereceğiz” şeklinde konuştu.
MUSALAR ZULMÜ ELEŞTİREREK GEÇİŞTİREMEZ
Oturumun ilk konuşmacısı olan Prof. Dr. Arif Ersoy, “Bu sistemde güçlü olanlar haklıdır. Bu sistem çatışma olmadan yaşayamaz. Sömürü çatışma olmadan hayatına devam edemez. Sosyalizmi onlar çıkardı. Düşmansız ideoloji yaşayamaz dediler ve İslam’ı düşman olarak seçtiler. Çünkü düşman olmadan silah satamazlar. Bugün geldiğimiz noktada kapitalizm çözüm üretmiyor. Bizim çözümlerimiz var, ama Batı’yı eleştirmek ile geçiştiriyoruz. Her zaman Firavunlar varsa Musalar da vardır. Musalar hiçbir zaman zulmü eleştirerek geçiştiremez. Biz Batı’ya mahkum değiliz. Siyasetçiler çözüm üretemezler, bunu alimler yapabilir. Onun için alimleri işbirliğine davet ediyorum. Siyasetçilere de çağrım, alimlere kulak versinler. Zalimlerden medet uman mazlumların sonu zillettir” şeklinde konuştu.
TEK KİŞİNİN YÖNETİMİ FELAKETTİR
Muhammed Hikmat Walid, “Suriye, yıllarca bir diktatörlük altında yaşamıştır. Halk daha sonra yeter artık diktatörlük istemiyoruz diyerek, hak istiyoruz deyip ayağa kalkmıştır. Suriye’de milyonlarca göçmen ve binlerce insan öldü. Taş üstüne taş bırakılmadı. Bu savaş tek kişinin yönetiminden kaynaklanıyor. Tek kişi felakettir ve bir toplumu yıkar. Bunun için istişare şarttır. Suriye halkı, tarihten bu yana Filistin davasının en büyük destekçisidir. Suriye’de bu durumdan İsrail istifade etmektedir. Suriye halkı güvenliğini, özgürlüğünü yitirmiş. Biz gücümüzü birleştiremezsek, acılar devam edecektir. Herkes kendi gündemi etrafında dönecekse hiçbir yere varamayız. Merhum Necmettin Erbakan Hocanın İslam Birliği için gerçekleştirdiği bu kongre, İslam ülkeleri için bir kurtuluştur” şeklinde konuştu.
BÖLÜNMEKTEN ÇOK ZARAR GÖRDÜK
Sudan’dan katılan İdris Hamed, “Bu yaşadığımız hayat bir sınavdır. Yirmi günden beri Türkiye’deyim ve hiç kimse Sudan’ın nerede olduğunu bilmiyor. Sudan’da, asırlardır İslam’ın hükümleriyle hükmediliyor. Ancak emperyalist güçler bizleri bölmeye devam ediyor. Sudan halkı olarak bölünmekten çok zarar gördük. Umudumuz İslam’ın tekrar canlanması, İslam Birliği’nin yeniden kurulması ve Müslümanların yardım etmesidir. Yüce Rabbim bizleri bir araya getirmeye devam etsin” şeklinde konuştu.
HAK GELDİĞİ ZAMAN BATIL ZAİL OLMAYA MAHKUMDUR
Üçüncü oturumun ilk konuşmacısı olan Uluslararası Müslüman Âlimler Dayanışma Derneği’nin Kurucusu ve Başkanı Abdulvahap Ekinci, “Tarihe baktığımızda birçok zaman medeniyet ismi altında medeniyetten uzak, tahakküm altında insanlar yaşamak zorunda bırakılmış ve bu tahakkümlerin sonunda peygamberler hak ve adalete dayalı medeniyetleri getirerek insanlığın huzurunu sağlamıştır. Peygamber Efendimizin son peygamber olarak gelmesinden sonra medeniyet krizlerinin çözümü için başka peygamber gelmeyecektir. Bu medeniyet krizlerinin çözümü görevi ise İslam alimlerine düşmektedir. Suriye, Yemen, Filistin gibi dünyanın her yerinde çok üzücü olaylar sözde çağdaş medeniyetin krizleri doğurduğunu görüyoruz. İki türlü medeniyet vardır; birisi Hakk’a ve adalete dayalı, diğeri ise güce ve kuvvete dayalı medeniyettir. Biz şu an güce dayalı medeniyeti yaşıyoruz. Ayeti kerimede yer aldığı gibi Hak geldiği zaman batıl zail olmaya mahkumdur” şeklinde konuştu.
TÜKETİCİ DEĞİL, ÜRETİCİ OLMALIYIZ
Dr. Husen Abded Majid Al-Zubaidi, “Bu yeni çağın imkanlarını doğru okumamız gerekiyor. Düşmanlarımızı iyi anlamamız gerekiyor. Düşmanlarımız tıpkı Hindistan’daki fil avcıları gibi davranıyor. Kimimize dost, kimimize düşman oluyorlar. Çok dikkatli olmalıyız. Irak, işgal öncesinde binin üzerinde bir sanayi tesisi ile büyük bir ülkeydi. Bereketli bir ülkeydi. ABD ve Batılı devletler Müslüman devletlerin tüketici kalmasını istiyor. Müslüman ülkeleri üretici konumuna geçirebilirsek bu sorunları çözebiliriz. Medya ile gençlerimizi yönetiyorlar. Algılarını yönetiyorlar. Bizler de mesajlarımızı yeni üsluplarla ulaştırmalıyız. Çözümde odaklanmak zorundayız. Gazze bombalanırken, Suriye bombalanırken Türkiye’de darbe girişimi olurken uyuyabildiğimizi mi sanıyorsunuz? Hepimiz ümmetiz. Bir birlik projesi içerisinde gençlerimizi yetiştirelim. Yaramız kan damlıyor ve inşallah bu yarayı tedavi edeceğiz inşallah.
ASKERİ DEĞİL, SİVİL MEDENİ ÜLKELER İNŞA ETMELİYİZ
Moritanya’dan katılan Tawassoul Partisi Üyesi Hasan İleh, “Moritanya çok bilinmeyen bir ülkedir. Müslüman ve Araplardan oluşan 4 milyon Müslüman yaşamaktadır. 1960 yılında sömürge devletlerinden kurtulmuştur. Arap devletlerinde askeri rejim ve askeri anlayışın hakim olduğunu görüyoruz. Bizler sivil medeni ülkeler inşa etmeliyiz. Sivil halkın düşüncesini yansıtan sivil yönetimlerin başa gelmesi gerekmektedir. Moritanya’da bizler demokrasinin uygulanması için çalışıyoruz. Tek bir kişiyi değil farklı grupları bir araya getiriyoruz. Başkanlarımız 2 sefer üst üste göreve gelememektedir. Çatışma olmaksızın sorunları halletmeyi önemsiyoruz” diye konuştu.
MEDENİYET KRİZLERİNİ DOĞRU OKUMALIYIZ
Cezayir Milli Kuruluş Partisi Üyesi Beşir Cerallah, “Medeniyet krizini doğru okumak gerekiyor. Her gün, her hafta uluslararası krizler yaşamaktayız. Terör konusu medeniyet krizinin gelişmesine sebep olmaktadır. Bizler istikrarsız bir dünyada yaşamaktayız. İnsanlar kendisini tehlike altında hissetmektedir. İstikrar çok önemlidir. Bizler başkaları için hayır isteyen bir ümmetiz. Cihat kavramını yerine getirmeliyiz. Cihat sadece kılıç taşımak, savaşa gitmek demek değildir. En zor şartları hayra çevirmek demektir. Ayrımcılığa karşı gelmeli, diktatörlükleri reddetmeliyiz. Yeni bir medeniyet inşa edeceksek siyasi adalet ile inşa etmek zorundayız. Herkese adaletle davranmak zorundayız. İletişim kurmak zorundayız. Birçok sosyal medya platformunun yurt dışından ülkelerimize geldiğini görüyoruz. Bizler bu tip programlar üretemiyoruz. Oysaki geçlerimizin bunlara ilgisi büyük. Şeffaflık prensibini geliştirmek zorundayız. Kapalı kapılar ardından konuşulanları toplum önünde de dile getirmeliyiz” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Millî Gazete
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)Osman Nuri - basında çok ses getiren haber değil mi bu ?
Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.