Zilhicce ayının 10. günü kurban bayramının ilk günüdür. Peygamberimiz’in zilhiccenin ilk dokuz günü oruç tutmayı sürdürdüğü rivayet edildiği için zilhiccenin ilk dokuz gününün, yani kurban bayramından önceki dokuz günün oruçlu geçirilmesi müstehaptır. Fakat sıkıntıya ve halsizliğe sebep olacağı gerekçesiyle, hacda olanların 9. günü (arefe günü) oruç tutması mekruh görülmüştür. Peygamberimiz arefe gününün faziletine ilişkin olarak "Arefe gününden daha çok Allah'ın cehennem ateşinden insanları âzat ettiği bir gün yoktur" buyurmuş, yine "Arefe günü tutulan orucun bundan önce ve sonra birer yıllık günahları örteceği Allah'tan umulur" dediği (Müslim, “Sıyâm”, 196-197) nakledilmiştir.
Diyanet İlmihali
İbni Abbâs'ın (R.A.) rivayet ettiğine göre, Peygamberimiz bir gün, “Zilhiccenin ilk on günü içinde yapılan amellerin Allah katında değerli olduğu başka bir gün yoktur” buyurdu. Sahabeler, “Allah Yolu'nda cihat etmek de mi” diye sorarlar. Peygamberimiz “Evet. Bu günlerde işlenen amel, malı ve canı ile Allah uğruna evinden çıkıp geri dönmeyenler hâriç cihattan da daha değerlidir” buyurdu.
Câbir b. Abdullah'ın (r.a.) rivayet ettiğine göre de Peygamberimiz, “İçinde amel işlenen günler arasında Allah katında zilhiccenin ilk on günü kadar değerlisi yoktur” buyurdu. Sahabeler “Allah Yolu'nda cihat edilerek geçirilen günler de mi onlar gibi olamaz?” diye sordular. Peygamberimiz onlara, “Evet, Allah Yolu'nda atı ile birlikte can veren hariç, cihat edilerek geçirilen günlerden de daha değerlidir.” buyurdu.
Hz. Ayşe (r. anha) buyurur ki; “Bir delikanlı vardı ki zilhicce ayı girince oruç tutardı. Peygamberimiz bu hâlini öğrenince onu çağırarak ona, “Bu günlerde niçin oruç tutuyorsun” diye sordu. Delikanlı Peygamberimize, ”Yâ Rasululllah anam, babam yoluna feda olsun! Bu günler hac ve ibadet aylarıdır. Ola ki Allah beni bu günlerde yapılan dualara ortak eder” diye cevap verdi.
Bunun üzerine Peygamberimiz delikanlıya şöyle buyurdu:
“Senin oruç tuttuğun her gün için Allah Yolunda yüz köle âzâd etmiş, üzerinde gaza ettiğin yüz deve ve yüz at vermiş kadar sevap vardır. Terviye günü ( Kurban bayramı arifesinden bir gün önceki gün) gelince senin için Allah Yolu'nda bin köle azâd etmiş, üzerinde kaza ettiğin bin deve ve bin at vermiş kadar sevap vardır.
Arefe Günü de Allah yolunda iki bin köle azad etmiş, üzerinde gaza ettiğin iki bin deve ve iki bin at vermiş kadar sevap kazanırsın. Kurban Bayramı’nın arefe günü oruç tutmak iki sene oruç tutmaya Aşure Günü oruç tutmak da bir senelik oruca bedeldir.”
Tefsir âlimleri, “Musa ile otuz gece için sözleştik, sonra da buna on gece daha ekledik” mealindeki ayet de geçen “sonra da buna on gece daha ekledik” ifadesi ile zilhiccenin ilk on gününün kastedildiğini ileri sürerler.
İbni Mes'ûd (r.a.) buyurur ki;
“Allah, günlerden dördünü, aylardan dördünü, kadınların dördünü seçkin kıldı; Dört kimse cennete ilk önce girer ve dört kimseyi de cennet hasreti ile bekler.
Mümtaz dört günün ilki Cuma’m günüdür. Onun öyle bir ânı vardır ki ona rastlayıp da dünya ve ahiret ile ilgili bir şey isteyen Müslümanın dileği kesinlikle kabul edilir.
İkincisi arefe günüdür. Arefe günü gelince, Yüce Allah meleklerine karşı övünerek, “Ey meleklerim, kullarımı görün, mallarını harcayarak ve bedenlerini yorarak toz, toprak içinde huzuruma geldiler. Şahit olun ki, onların günahlarını affettim.” diyecektir.
Üçüncüsü Kurban Bayramı günüdür. Kurban bayramında kul, Kurbanını kesince yere akan ilk damla kan işlemiş olduğu bütün günahlara kefaret olur.
Dördüncüsü Ramazan Bayramı'dır. Müminler Ramazanda oruçlarını tutup bayram gününe ulaşınca, Yüce Allah meleklerine, “Her çalışan, ücretini ister. Kullarım da Ramazanda oruçlarını tutmuşlar ve bayrama çıkmışlar, şimdi mükâfatlarını istiyorlar. Şahit olunuz ki, onların günahlarını affettim.” Buyurmaktadır. Bu arada şöyle seslenilir, “Ey Muhammed (s.a.s.) ümmeti şimdi evlerinize dönünüz, kötülükleriniz iyiliklere döndürülmüştür.”
Seçkin aylar Recep, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem aylarıdır.
Seçkin kadınlara gelince bunlar da İmran kızı Meryem, kadınlardan Allah'a ve O'nun Rasûlüne ilk önce inanan Huveylid kızı Hatice, Firavunun eşi Müzahim kızı Asiye ve cennetlik kadınların baş hanımefendisi Hz. Muhammed (S.A.V.) kızı Fatma'dır (r.anha).
Cennete ilk önce girecek dört kimseye gelince bunlar her kavmin ilk Müslümanlarıdır. Peygamber'imiz Arapların ilk Müslümanı, Selman acemlerin ilk Müslümanı, Süheyb, Rumların ilk Müslümanı ve Bilâl de Habeşlilerin ilk Müslümanıdır.
Cennetin hasretle beklediği dört kimse de Ali b. Ebu Talip, Selman-ı Farisî, Ammar b. Yasir ve Miktad b. Esved'dir.
Peygamberimiz (s.a.s.) buyuruyor ki:
“Kim Kurban bayramı arefesinden bir gün önce oruç tutarsa, Allah ona Hz. Eyyûb'un karşılaştığı belâlara karşı sabrederek kazandığı sevap kadar sevap verir. Arefe Günü oruç tutana da Allah, Hz. İsa’nın ki kadar sevap verir.”
Peygamber’imiz (s.a.s.) buyuruyor ki:
”Arefe günü gelince, Yüce Allah c.c. rahmetini saçar. Hiç bir gün o günde olduğu kadar insan cehennemden âzâd olunmaz. Kim arefe günü gerek dünya ve gerekse ahiret ile ilgili olarak Allah’tan bir şey isterse, Allah onun dileğini karşılar. Arefe günü tutulan oruç hem geçmiş ve hem de gelecek senenin günahlarına kefaret olur.”
En iyisini Allah bilir, ama bunun hikmeti şu olabilir; Terviye ve arefe günleri iki bayram arasında müminler için sevinç günleridir. Müminler hesabına günahlarının affedilmesinden daha büyük bir sevinç kaynağı olamaz. İki bayramdan sonra gelen Aşure günü bir senelik günahların kefareti olur. Çünkü o gün Hz. Musa'nın (a.s.), Arefe günü ise peygamberimizindir. Peygamberimiz diğerlerine karşı üstünlüğü elbette ki kat kat daha fazladır.
İmam Gazali/Mükâşefetü'l-Kulûb (Kalplerin Keşfi)
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.