Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Atik Ağdağ, hükümetin ekonomideki sorunların konuşulmaması için 'topluma mehter verdiğini' söyledi. Ahmet Necdet Sezer'in Bülent Ecevit'e anayasa kitapçığı fırlatmasını hatırlatarak Ağdağ, "Dolar bugünkü kadar yükselmişti. Aradaki tek fark, 'Ekonomik kriz var' diyen bir medyanın olmaması" dedi.
Diken'den Minez Bayülgen'e konuşan Ağdağ'a yöneltilen sorular ve cevapları şöyle:
Seçim ittifakı yasası meclisten apar topar geçti. Bu hamle, cumhurbaşkanlığı seçiminin de bir an evvel yapılacağı anlamına mı geliyor?
Bu bir erken seçim işareti olarak okunabilir. Seçim ittifakını hızlıca yasalaştırarak birbirlerine teminat da vermiş oldular. Zira AKP ile MHP birbirine güvenmiyor, ‘ya diğeri ittifaktan vazgeçerse’ düşüncesi hakimdi.
Güvensizliğin sebebi neydi?
Düşünün, Ak Parti’den önce MHP, Tayyip Erdoğan’ı cumhurbaşkanı adayı olarak ilan etti. Araştırmalar gösteriyor ki, bu ittifaktan 50+1 bile çıkmıyor. Bu şartlarda Ak Parti’nin farklı arayışlara yönelmesi mümkündü.
‘MHP ittifak yasasıyla Ak Parti’nin Kürtlere yönelmesini engelledi’
Ne tür farklı arayışlar bunlar?
Ak Parti, farklı taban ve kitlelere mesaj vererek oyunu artırmaya çalışacaktı. Örneğin Kürt seçmene yönelik adımlar atabilirdi. Sayın Bahçeli de Ak Parti’nin tüm bu arayışlarına engel olmak üzere seçim ittifakı yasasını öne aldı. Ne de olsa Türkiye’de şu an MHP iktidarda gibi.
Seçim ittifakının Meclis’ten geçmesiyle Bahçeli’nin isteğinin hayata geçtiğini mi söylüyorsunuz? Peki, şimdi ne olacak?
Eğer Ak Parti iktidarı farklı arayışlar içine girerse, Bahçeli de “Bak biz sözümüzün arkasında durduk ve seni adayımız ilan ettik. Ama sen sözüne sadık kalmadın” diyecek. Bana göre zaten bunu diyebilmek için ittifak yasası hamlesini kullandı.
‘Ekonomik kriz konuşulmasın diye topluma mehter veriyorlar’
AKP, işsizlik, enflasyon, cari açık ve dış borç gibi göstergelerle kriz işareti veren Türkiye ekonomisi ile seçime gitmeyi göze alır mı?
Seçim sürecinde meseleyi milli ve yerli bir vurgu üzerinden götürüyorlar. Toplumu, “Ülkenin ekonomisi kötü gidebilir ama beka sorunumuz var” gibi bir havaya sokarak, manipülasyon yaparak oy almaya çalışıyorlar. Yasal olarak da Türkiye seçime gidiyor zaten. Zaman ilerledikçe ekonomik göstergeler daha da kötüleşecek.
2001’de koalisyon hükümetininin sonunu hazırlayan ekonomik krizde işsizlik yüzde 10,6’ydı. Şimdiyse 10,4. Bu rakamlar seçmenin oyunu etkiler mi?
Ak Parti iktidarı sürekli rakamlarla oynuyor, ekonomik verileri yüksek gösteriyor. Açıkçası işsizlik rakamlarının yüzde 10’lardan çok çok daha yukarıda olduğuna inanıyorum. Ve tabii Ak Parti, toplum ekonomi konuşmasın diye ‘ver mehteri’ şeklindeki gündemlerle süreci götürüyor. Ahmet Necdet Sezer, dönemin başbakanı Bülent Ecevit’e Anayasa kitapçığını fırlattığında dolar ne kadar yükselmişti? Bugünkü kadar… Aradaki tek fark, “Ekonomik kriz var” diyen bir medyanın olmaması.
Hükümet, Temel Karamollaoğlu’nun AKP ile ittifak kurma gayretine hiç girmediğini hatta niyet bile ortaya koymadığını ifade etti. Aynı tabandan gelen partilersiniz. AKP ile birlikte olmayı niçin istemiyorsunuz?
Tabanlar aynı ama zihniyetler farklı. Biz partizanca hareket etmeyiz mesela. Hepimiz bu ülkenin vatandaşıyız ama bugün kamu kurumlarında sadece Ak Partililer işe alınıyor. Farklı koalisyonlarla dört defa iktidara geldik, Türkiye nüfusunun yüzde 65’inin yaşadığı yerlerde belediyeleri aldık. Bu esnada da ne yolsuzluk yapıldı, ne de israf… Belediyeleri borca da sokmadık. Bu şartlar altında, böylesine zihniyet farkıyla biz Ak Parti ile nasıl ittifak kuracağız? Bakın, bir belediye başkanı DBP’liyse görevden alınıp içeri atılır. CHP’liyse içeri atılmaz ama görevden alınır. Ancak Ak Partiliyse istifaya zorlanır, hiçbir şey yapılmaz. Neden istifa ettirildiğine dair tek bir cevap bile yok. Bu yaklaşımlardan dolayı Ak Parti ile ayrıyız. E, onlar da namaz kılıyor, biz de… Ölçümüz bu değil ki. Bizim ölçümüz, hak ve adalet. Hak ve hukuk dışı bir şey yapılıyorsa Müslüman olsa ne yazar, babamızın oğlu olsa ne yazar.
AKP ile ayrıştığınız konular hangileri?
Kutuplaşma, yolsuzluk, olağan hale dönüşmüş OHAL, özgürlükler, hak ve adalet, FETÖ soruşturmalarından doğan ve bir türlü telafi edilmeyen mağduriyetler. “Allah beni affetsin” diyerek kendini kurtaracaksın ama sade vatandaşa bu hakkı vermeyeceksin. Ülke adeta ikiye bölünmüş durumda. “Ülkede beka sorunu var” diyen bir yöneticinin, bölünmeyi değil, tansiyonu düşürmesi ve toplumdaki gerginliği dindirmesi gerekir. Ayrıca, işin içine şiddet girmesin istiyoruz. Bir siyasi yapı şiddeti teşvik edici tavırda olmamalı.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.