Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) tarafından düzenlenen ‘Şeker Zirvesi’nde şeker fabrikalarının özelleştirilme süreci masaya yatırıldı. Alanında uzman akademisyenlerin katıldığı panel ile de konunun tüm boyutları ele alındı.
PROF. DR. BAŞBUĞ: ŞEKERE VERİLEN EMEK BİR YILA DEĞER
Düzenlenen panelin moderatörlüğünü yapan Prof. Dr. Aydın Başbuğ, şeker fabrikalarına ve çalışanlarına yönelik ‘4-5 ay çalışıp geri kalanda boş duruyorlar’ yönündeki iddiaları eleştirdi. Kampanya dönemi şeker fabrikalarının ve çalışanlarının 24 saat çalıştığını belirten Başbuğ, “Bu dört aydaki performansları adeta bir yıla kadar bedel. Böyle bir durum varken 4 ay çalışıyorlar sonra yatıyorlar demek zekâlarımızla alay edilmesinden ve iş bilmezlikten başka bir şey değildir.” dedi.
DÜNYA BU YANLIŞIN FARKINA VARDI
Dünyada şeker fabrikalarını satan birçok ülkenin karşılaştıkları olumsuzluklar sonrası tekrar şeker üretimine başladıklarını belirten Başbuğ, “Liberalizmin başını çeken ABD bile kooperatif sistemi ile üretim yapıyor. Fransa özelleştirdi ancak sonra fabrikalar kapanıp dışa bağımlı olunca hatayı anladı, hemen kooperatifleşmeye geçti. Bunun gibi örnekler dünyada çoktur.” diye konuştu.
NEDEN ŞEKER SATAMIYORUZ?
Türkiye’nin dört bir yanında şeker ithal eden onlarca ülke olmasına rağmen bu ülkelere şeker satılmamasına da değinen Başbuğ, şöyle konuştu: “Eğer bu beceriksizlikten, bilmemezlikten kaynaklanıyorsa başka. Ama eğer bilinerek yapılmıyorsa bu adeta vatana ihanet etmek demektir.”
PROF. DR. GÜLÇUBUK: BAZI ÜRÜNLERİN ÜLKE TARİHLERİNDE ÖNEMLİ BİR YERİ VARDIR
“Sosyo-Ekonomik ve Sosyo-Politik Boyutlarıyla Türkiye’de Şeker Pancarı” sunumunda konuşan Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, ülkelerin tarihlerinde bazı ürünlerin özel yerlerinin olduğunu ve bunların yok edilmemesi gerektiğini kaydetti.
DÜNYA TARIMI YENİDEN KEŞFEDİYOR, BİZ İNSANLARI TOPRAKTAN KOPARIYORUZ
Türkiye’nin net bir tarım politikası olmaması nedeni ile birçok sorun ile karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Gülçubuk, “Dünyada tarım yeniden keşfediliyor. Ülkeler 50-100 yıl sonraki tarım politikalarını bile planlamaya başladılar. Buna karşın Türkiye’de ise son on yılda 3,5 milyon insan tarımdan kopmuş. Sanayi mi önemli, tarım mı diye anlamsız tartışmalar yapılıyor.” dedi.
ÜLKENİN, ÇİFTÇİNİN ŞEKERİ İLE OYNAMAYIN
Şeker pancarının yerel istihdam açısından en önemli ürünlerin başında geldiğini de vurgulayan Gülçubuk, sunumunu şöyle sonlandırdı: “Bu nedenle şeker pancarı ile ilgili bir düzenleme yapılacak ise çiftçinin gelirini garanti altına alacak bir düzenleme yapılmalıdır. Bu konu konuşulurken amcamın şu sözleri aklımdan hiç çıkmıyor, ‘evimin yanması ile bir şeker fabrikasının yanması arasında bir fark yoktur’. Bu yüzden Türkiye’nin şekeri ile oynamayın. Çiftçininki ile hiç oynamayın.”
PROF. DR. DİKMEN: SERMAYE TABANA YAYILSIN
Fabrikaların özelleştirilip bir kişinin hakimiyetine bırakılmasının orada bir tekel oluşturacağını ve çiftçinin de bu tekele mahkûm kalacağını belirten Prof. Dr. Ahmet Alpay Dikmen, “Özelleştirmede Model Önerisi” sunumunda, fabrikaların tek bir kişiye bırakılması yerine kooperatif kurulup sermayenin tabana yayılmasının daha doğru bir adım olacağını kaydetti.
FABRİKALAR ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİDİR
Fabrikaların özelleştirilmesi yerine eksikliklerinin giderilmesi sonrası fabrikaların 2,5 kat kâr getireceğinin altını çizen Dikmen, “Özelleştirme fabrikaların kapanmasını değil, belki de pancarın ortadan kaldırılmasına neden olacak. Bu fabrikalar ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğidir. Buna sahip çıkalım.” dedi.
PROF. DR. YILMAZ: DÜNYADA YASAK, BİZDE SERBEST
Konunun sağlık boyutu ile ilgili konuşan Prof. Dr. Tamer Yılmaz ise, “Nişasta Bazlı Şeker ve Sağlık Boyutu” sunumunda NBŞ’nin zararları hakkında çarpıcı bilgiler verdi. Dünyada birçok ülkede NBŞ’nin ya tamamen yasak olduğunu ya da ürünlerde yüzde 1 oranından fazla kullanılmasın yasak olduğunu ancak Türkiye’de ise bu oranın yüzde 10 olduğuna dikkat çekti.
BİRÇOK HASTALIĞA NEDEN OLUYOR
NBŞ’nin birçok sağlık sorununa davetiye çıkardığını belirten Yılmaz, şunları kaydetti: “Obezite, pankreas kanseri, karaciğer yağlanması ve büyümesi, kalp damar hastalıkları, kanda ürik asit artışı, zihinsel işlev bozukluğu, geçirgen bağırsak sendromu, cıva zehirlenmesi bu ürünün neden olduğu hastalıklardan sadece birkaçı.”
TÜRKŞEKER ESKİ GENEL MÜDÜRÜ YÜLEK: ZARAR EDEN FABRİKAYI KİMSE ALMAZ
Panel sonrası kısa bir konuşma yapan eski TÜRKŞEKER Genel Müdürü Ertan Yülek, ‘fabrikalar zarar ediyor’ denilerek başlatılan özelleştirme süreci ile ilgili değerlendirme yaparak, “Zarar eden fabrikayı kimse almaz. Özelleştirmenin temeli, kâr eden fabrikayı almaktır. O zaman ya bu fabrikalar denildiği gibi zarar etmiyor ya da bunun altında başka oyunlar var.” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Millî Gazete
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.