Namaz günahlarımıza bir kalkan olmalı ve hayatımızı güzelleştirmelidir. Bizler gün içinde dünyanın meşakkatlerine dalıyor, kişiliğimizden duruşumuzdan ödün veriyor ve manevi dünyamızda yavaş yavaş ölüyoruz.
NAMAZ GÖZÜMÜZÜN NURU
- Namazlarımıza gereken önemi vermeli ve işlerimizi namazın önüne çıkarmamalıyız.
- Namaz konusunda çocuklarımıza örnek olmalı ve namazla ilgili sohbetler yapmalıyız.
- Günün belli bir vaktinde kuran okumalı zikir yapmalı ve tefekkür etmeliyiz
- Malayaniden uzak durmalı ve bizi boş şeyler peşinde sürükleyen şeylerden yüz çevirmeliyiz.
- Tefekkürü arttırmalı ve Allahın rızasına uygun yaşamalıyız.
BİR AYET
"Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerini dostlarıdır. İyiliği emreder kötülükten alıkoyarlar namazlarını kılarlar zekatlarını verirlerse Allah ve Resulününe itaat ederlerse Allah bunlara rahmet edecektir. Allah Aziz‘dir Hakim‘dir. Mümin erkek ve kadınlara Allah altından ırmaklar akan cennet sözü veriyor. Onlar orada sonsuza kadar kalacaklar. Adn cennetlerinde tertemiz mekanlarda kalacaklarının sözünü de veriyor. Allah‘ın kulundan memnun kalması ise hepsinden daha büyüktür. Kul için en büyük başarı budur" ( Tevbe, 71_72)
AFFETMEK BİR ERDEMDİR
Affetmek büyüklüğün erdemin bir işaretidir. Kuran-ı Kerim‘de "... yine de affeder, hoş görür (kusurlarını yüzlerine vurmaz) ve bağışlarsanız, artık elbette Allah, bağışlayandır, esirgeyendir" (Teğabün Suresi, 14) buyruluyor. Özellikle müminlerin kendi aralarında hoşgörülü ve affedici olmaya çok dikkat etmeleri gerekir.
Hazreti Peygamber, affedici olmanın fazileti üzerinde özellikle durmuş, bunun müminler arasında kardeşlik duygularının gelişmesinde vesile olacağını söylemiştir. O‘nun örnek alınacak davranışlarından biriside şahsi sebeplerden dolayı kimseye kin tutmaması ve düşmanı bile olsa devamlı olarak affetme yoluna gitmesidir.
Bir hadisi şerifte hazreti Peygamber şöyle buyurur: "Alçak gönüllülük insana yükseklikten başka birşey arttırmaz. Alçak gönüllü olun ki Allah sizi yükseltsin. Af ve bağışlanma insanın ancak şerefini yükseltir. Affediniz ki Allah sizi izzetlendirsin."(Isfahani)
Affetmek her iki taraf için de bir kazançtır. Oysa kin ve intikam duygusu insanları birbirinden uzaklaştırır ve aralarına beton duvarlar örer. Kin tutmak ve intikam almak gibi düşüncelerin müminler arasında yeri yoktur. Affedici olmak ahirette müminin derecesini arttırır ve dünya hayatında tesanüd duygularının gelişmesine yardımcı olur. Allah‘ın Resulü şöyle buyuruyor: "Allahu Teala kıyamet günü mahlukatı mahşer yerine topladığı zaman arşın altından üç defa ‘ey iman edenler, Allah sizi affetti, siz de birbirinize olan hakkınızı bağışlayın‘ diye seslenilir." (Kitabü‘t-Tebsire)
CİMRİNİN CİMRİLİĞİ KENDİNEDİR
İnsan ne malından ne sevgisinden ne de vaktin vermeyi sevmiyor. Almayı seviyor aldıkça da almak istiyor. Ama kendinden bir şey vermek istediğinde elleri titriyor, kendini geri çekiyor.. Oysa insanın, sahip olduklarından ikram etmesi, yoksulluğunda sabır göstermesi erdemdir. Allah cimrilere şöyle seslenir:
"Allah‘ın, bol ihsanından kendilerine verdiği şeylerde cimrilik edenler bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır; bu, onlar için şerdir; kıyamet günü, cimrilik ettikleriyle tasmalandırılacaklardır. Göklerin ve yerin mirası Allah‘ındır. Allah yaptıklarınızdan haberi olandır." (Al-i İmran Suresi, 180)
CÖMERTLİK İSRAF DEĞİLDİR
Cömertlik israf tan ayrılmalıdır. Zira cömert sahip olduklarından başkalarına ikram eder ve bunu Allah için yapar. İsraf ise, kişinin başkalarına vermekten kaçındığı şeyleri ziyan etmesi atmasıdır. Hazreti Peygamber Ramazan ayında kendisinden bir şey isteyenlere hayır demez mutlaka isteklerini gerçekleştirmeye çalışırdı. Bir hadiste Allah‘ın Resulü‘nün, ihtiyaç sahibine kendi adına borçlanmasını tavsiye ettiği rivayet edilir.
Hz. Ali (r.a.)Ppeygamberimizin cömertliğini şöyle anlatıyor: "O insanların en çok eli açık olanı, sıkıntılara göğüs germe bakımından göğsü en geniş olanı, en doğru sözlüsü, üzerine aldığı işi en güzel şekilde yerine getirendi. O, en güzel ve yumuşak tabiatlı olup kabile ve akrabasına en çok ikramda bulunan bir kişi idi. O‘nu ilk gören O‘ndan heybet duyar, sohbetinden bulunanlar ise O‘nu severlerdi. O‘ndan bir şey istendiğinde varsa verir bulma imkanı varsa bulmaya çalışırdı." (Buhari)
HAZRETİ PEYGAMBER CÖMERTLİĞİ TAVSİYE EDER
"Allah cömerttir, cömertliği ve güzel ahlakı sever, kötü ahlakı sevmez."(Haraiti)
"Cömertlik cennet ağaçlarından bir ağaçtır. Dalları dünyaya sarkmıştır. Her kim onun dalına yapışırsa o dal onu çeker cennete götürür." (İbn Hıbban, "Zu‘afa")
"Allahu Teala bütün velileri cömert ve güzel ahlaklı kılmıştır." (Darekutni)
"İki haslet vardır ki Allahu Teala onları sever ve iki haslete de buğzeder. Sevdiği hasletler; cömertlik ve güzel ahlaktır. Sevmediği iki huy ise, cimrilik ve kötü huydur." (Deylemi)
"Bol yedirmek, herkese selam vermek ve güzel konuşmak mağfireti gerektiren sebeplerdendir. Allahu Teala‘nın bir takım kulları vardır, onlara insanların yararına harcanmak üzere servet verilmiştir. Bunlardan cimrilik eden olursa onlardan alır ve başkasına verir." (Taberani)
"Cömert, Allah‘a yakın, insanlara yakın, cennete yakın, ve cehennemden uzaktır. Cimri ise Allah‘tan uzak, insanlardan uzak, cennetten uzak fakat cehenneme yakındır." (Tirmizi)
Dirençli tansiyona "Renal Denervasyon" ile çözüm
Günde 5 ilaç içmesine rağmen tansiyonu düşmeyen 47 yaşındaki dirençli tansiyon hastası, canlı yayında uygulanan ‘‘Renal Denervasyon‘‘ yöntemiyle tedavi edildi.
Günde 5 ilaç içmesine rağmen tansiyonu düşmeyen 47 yaşındaki dirençli tansiyon hastası Cafer Yılmaz, Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi‘nde canlı yayında uygulanan ‘‘Renal Denervasyon‘‘ yöntemiyle tedavi edildi. Konuya ilişkin yapılan açıklamaya göre, Bezmialem Vakıf Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Ömer Göktekin, 7 yıldır tansiyon hastası olan Yılmaz‘ın hipertansiyondan en çok böbreklerinin etkilendiğini belirtti. Yılmaz‘a bu nedenle operasyon yapılmasına gerek duyulduğunu ifade eden Göktekin, hastaya uyguladıkları ‘‘Renal Denervasyon‘‘ yöntemiyle ilgili şu bilgileri verdi: ‘‘Bu yöntemde kasık damarından giriyoruz ve böbreğin arterlerini, yani atardamarını çok küçük bir kataterle böbrek atar damarı içindeki sinirleri yakıyoruz. Çok fazla ısı vermeden yakıyoruz. Biliyoruz ki hipertansiyonda böbreğin rolü çok fazla. Böbreğin sinir sistemini devre dışı bırakıyoruz. Böbreğin hipertansiyon yapıcı etkisi var, bir şekilde onu engellemiş oluyoruz. 3 yıllık çalışmalar var elimizde. Dirençli hipertansiyonda tedaviye cevap alamadığımız hastalarımızda uygun bir tedavi olduğunu düşünüyoruz. Bu yöntemde kısa vadede tansiyonunun normale dönmesini beklemiyoruz. Sinir sistemi ile ilgili bir müdahale olduğu için cevabı uzayabiliyor. Altı aya kadar cevap alma imkanımız var. Bu hastada da sonucu 6 ay içinde alacağız.‘‘ Canlı yayında yapılan operasyonun yaklaşık 45 dakika sürdüğünü ifade eden Göktekin, işlemin 1300 hekim tarafından da ‘‘19. Ulusal Uygulamalı Girişimsel Kardiyoloji Toplantısı‘‘ kapsamında canlı izlendiğini ifade etti.
‘‘Yan etkisi olmayan, güvenli bir yöntem‘‘
Prof. Dr. Göktekin, operasyonun hasta açısından riskli olmadığını vurgulayarak, ‘‘Yan etkisi yok. Güvenli bir yöntem. Hastalar bir gün sonra taburcu oluyor. 18 ile 85 yaş arası herkese yapıyoruz. Tek şartımız var, dirençli tansiyon hastası olacak. En az 3 tane ilaç kullanıyor olması gerekiyor‘‘ ifadelerini kullandı. Cafer Yılmaz da her gün kullandığı 5 tansiyon ilacından kurtulmak istediği için uygulamanın yapılmasını uygun gördüğünü belirtti.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.