Bir zamanlar sigara içmek millî ve dinî bir ritüel haline getirilmişti. Evlerde yapılan bazı özel sohbet toplantılarında, hatta bazı tekkelerde bile sigara içmek büyük bir marifetmiş gibi, hazır bulunanlara tek tek ikram etmek suretiyle herkesin sigara içmesi sağlanırdı. Memleketin neredeyse her tarafı fabrika bacası yerine, sigara içilen mekânların bacasından çıkan dumanlarla tam bir seferberlik ilân edilmiş gibiydi.
Kıraathane / Kahvehanelerin başı çektiği "sigara içme" mekânlarının yanı sıra, örnek mekânlar olması gereken okullarda bile, "öğretmen odalarında, okul koridorlarında kadınlı-erkekli bir şekilde yarışırcasına sigara içildiği ve öğrencilere özendirildiği hâlâ zihinlerde tazeliğini korumaktadır. Bir taraftan sınıflara baskınlar yapılarak öğrencilerin sigaraları toplanırken, diğer yandan da aynı kişilerin ellerindeki sigaralarla öğrenciyle muhatap olması, edep ve örneklikle bağdaşacak hareketler değildi. Hem kendiniz içeceksiniz, hem de öğrencinizin içmesine yasak getireceksiniz; olacak şey değildi!
Şehirlerarası otobüslerde, trenlerde, vapurlarda gece-gündüz demeden, koltuğa oturur oturmaz sigaraların yakılması, bugünden bakınca tam bir fecaat olduğunu söyleyebiliyoruz. Hatta çalışma mesailer bile "sigara molası" ile taçlandırılmaktaydı. Ayrıca sigara içmek büyüklük alâmeti olarak sunuluyordu. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi evinize gelen misafirlere sigara ikram etmek "millî âdet" halini almıştı.
"Bedavacılık" meraklılarına kurulan tuzaklar, onları da en yakın zamanda sigara içenler kervanına katıveriyordu. Anadolu‘nun bazı yörelerinde düğünlerde hâlâ sigara paketleri "ikramlar" arasındaki yerini korumaktadır. Hâsılı yakın bir geçmişte toplum sigara içme konusunda tam bir seferberlik halindeydi.
Kimlerdi sigarayı milletin hayatına bu kadar etkin bir biçimde sokanlar? Amaçları ne idi? Toplumu zehirleyerek, sağlığını kaybettirme pahasına, toplumu "duman altı" yapanların hedefi gerçekten bu kadar büyük müydü? Yoksa herkes bilmeden, fehmetmeden sigara üreticilerine mi hizmet ediyordu?
Sigaranın dinî boyutu da tartışılıyordu, fakat bu kadar yaygın bir âdete savaş açmak herkesin haddine değildi. Kimse dinlemezdi zaten. Mekruhtur, tahrîmen mekruhtur, hatta haramdır demek yürek isterdi, çünkü hacısı da hocası da, küçüğü de büyüğü sigara içiyordu. Karnını doyurmaya parası olmayan bile, ilk fırsatta elde ettiği parasını sigaraya yatırıyordu. Para bulamayınca bakkala gidip "defter"e yazdırıyordu.
Bu dönem bitti mi? Evet demek mümkün değil, fakat geçmişe oranla epey "medenîleşme" var. En azından toplu taşıma araçlarında, kapalı mekânlarda sigara içilmiyor; içene "ceza var" deniyor. Bazı çevrelerde sigara içenlere "zavallı" gözüyle bakılabiliyor. Sigaranın büyük sağlık sorunlarına sebep olduğu, tıbbî bir realite olarak sürekli dillendiriliyor. Hatta doktorlar evlerde içilen sigaranın ailenin bütün fertlerine önemli ölçüde zarar verdiğini belirterek, özellikle evlerde içilmemesini istiyorlar. Artık sigara "az gelişmişlik" göstergesi olarak sunuluyor. Bunlar insan sağlığı adına çok güzel gelişmelerdir.
Bu kadar vahim bir hale gelmiş sigara tüketimi konusunda dikkatli olunması gerektiğini söylemek istiyorum. Sevdiklerimizi, değer verdiğimiz insanları elinde sigara ile görmek istemiyoruz. Gençlere örnek olan ve örnek olacak kişileri sigara ve benzeri olumsuz görüntülerden uzak tutulması gerektiğinin altını çizmek istiyorum.
Necip Fazıl, "maddî varlığı" ile belli bir dönemde yaşadı ve Hakk‘ın rahmetine kavuştu. Onun gelecek dönemlerde de yaşamasının önündeki sigara engelinin kaldırılmasını istiyorum. Sigaranın zararına inanan bir insan, elinde veya ağzında sigara ile poz vermiş bir yazarın kitabına itibar etmeyebilir. Bu yüzden "bilerek" zararlı bir nesnenin reklamını yapan bir kişinin fikirlerinin ve itibarının yara alabileceğini gözden uzak tutmamak gerekir.
Ben, Necip Fazıl‘ın yaşadığı dönemin hususiyetlerini bilen biri olarak onun bu halini anlayabilirim, mâzur da görebilirim, fakat gençlere bunu anlatmanın güç olduğunu söylemek istiyorum. Necip Fazıl‘ın sigara içen biri olarak hatırlanmasını ve bu şekilde lanse edilmesini istemiyorum. Çevre faktörlerinin etkisi ve yapılan zulümler dolayısıyla çektiği sıkıntılar yüzünden sigara, onun için bir sığınak olmuş olabilir. Fakat artık bundan sonra önemli olan onun inandığı değerler ve savunduğu fikirlerdir. Onların geniş kitlelere ulaşması için en küçük engelin "bilerek" insanların önüne konulmaması gerekir.
Necip Fazıl‘ın mirasçılarının, bu hususu dikkate alarak kitaplarının yeni baskılarında şayet fotoğraf konulacaksa "mutlaka sigarasız olması" gerektiğine özen göstermelerini istirham ediyorum. Sizler, onun bu halini kanıksamış olabilirsiniz, fakat onun "söylem"inden nasipdar iseniz, bugünü ve geleceği düşünmek zorundasınız. Burada "Hatasız kul olmaz" düsturu hatırlanmalıdır. Hayatında içtiklerine bir şey demek mümkün değildir, fakat onun kıyamete kadar bu hata ile anılmasına sebep olmak ya da olmamak artık sizin elinizdedir. Necip Fazıl mutlaka "sigara"dan kurtarılmalıdır. Bu konuda mirasçı ve yayıncı olarak ısrar etmenin vebalini taşıyamazsınız.
Yaşarken de ölümünden sonra da ülkesinin kaderine imza atmış büyük bir düşünür, şair, sanatçı ve "has bir müslüman" olan Necip Fazıl‘ı ölüm yıl dönümünde rahmetle anıyorum.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.