Günahlar ve sonuçları (3)

Abone Ol

Hicret esnasında müşrikler tarafından ısrarla takip edilen Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimiz ve Hz. Ebu Bekir (R.A.) bir ara Sevr mağarasına sığınınışlardı. Müşriklerin ayak seslerini duyuyorlardı. Hz. Ebu Bekir (R.A.) korkmuştu. Rivayete göre müşrikler, mağaranın girişindeki örümcek ağı ve güvercin yuvasını görünce, içeride kimse yoktur, diye bırakıp gittiler. 

 "Ey Mü minler! Gerek hafif, gerek ağır olarak savaşa çıkın, mallarınızla ve canlarınızla ALLAH yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır."[10] Âyet-i kerimede ifade edilen hafiflik ve ağırlıktan maksat, şartlar ne olursa olsun, savaş kolay da olsa zor da olsa, binekli de olsanız, yaya da olsanız; zayıf da olsanız, kuvvetli de olsanız; zengin de olsanız, fakir de olsanız; ihtiyar da olsanız, genç de olsanız savaşa çıkınız demektir. Ancak daha sonra inen 91. âyetle zayıflar, hastalar ve savaşta harcayacak bir şey bulamayacak kadar fakir olanlar bu hükmün dışında bırakılmışlardır.

3- İktisadi haramlar; yetim malı ve faiz yemek gibi. Bu üç maddedeki sıralamaya baktığımızda Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin toplumu ve ferdi mahvedecek üç noktaya parmak bastığını görürüz. Faiz yemekten maksat, genelde faiz yenildiği için böyle ifade edilse de, faizin her türlüsünün içinde olmayı, almayı, vermeyi, faizli müesseselerde çalışmayı kapsar. Hele hele günümüzde nerdeyse her şey faizli hale gelmiştir. Faizi insanlar gayet normal görmeye başlamışlardır. İslam a tam inanan insanlar bile alış verişlerinde faize dikkat etmemişlerdir.  Kısacası: Her bir haram insanı helâka insanı helâka götürür ve ahiretini zararla sonuçlandırır. Şirk, sihir, cana kıymak, faiz ve yetim malı yemek, cihaddan kaçmak bu günahların en başında gelenidir. Kurallara uyulduğu müddetçe insanlar felaha ulaşabilir. İnsana zarar veren her şeyden uzak durmak gerekir. Bu yedi maddede sayılanlardan zarar vermeleri ve helâka sürüklemeleri sebebiyle sakınılmak emredildiği gibi, zarar verme özelliği olan her şeyden kaçınınak gerekir. Sünnetin bir hayat sistemi olduğunu unutmamak gerekir. Özellikle büyük olarak zikredilen günahların bir toplumda yaygınlaşması, o toplumda İslam ın etki kaybına uğradığını gösterir. En az, farzların yerine getirilmesi kadar haramlardan kaçınılması da Müslümanlık göstergesidir. Hatta haramlardan kaçınmak, farzları yapmaktan daha önemli olup, farzları yapmaktan önce gelir. Önce haramlardan arınınak, haramlardan arınmış bir bünyede farzları eda etmek istenınektedir. Çünkü önce kalp günâhlardan temizlenir, sonra farzları yapmakla süslenir. Günâhlar ve haramlar dinî duyguyu helâl helâk eder, zehirler. Ancak bu zehirler görünürde bal gibidir; tatlı gelebilir fakat insanın manevî duygularını öldürür.

Bir toplumda haramların işlenmesine karşı bir nevi otokontrol demek olan nehy-i anil-münkerin icra edilmemesi, duaların kabul edilmemesinden, afetlerin çoğalmasına kadar bir yığın musibeti beraberinde getiren bir suç olarak gösterilmiştir. Huzeyfe b. Yeman (R.A.) den rivayete göre Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz:

 "Canımı gücü ve kudretiyle elinde tutan ALLAH a yemin ederim ki, ya iyilikleri emreder ve kötülüklerden nehyedersiniz, ya da ALLAH kendi katından yakın zamanda üzerinize bir azab gönderir. Sonra ALLAH a yalvarıp dua edersiniz ama duanız kabul edilmez" buyurdu.