ait. Bu kitapta Nayman Ana diye bilinen efsane kişiliğin tarihi
söylenceleri çok önemli mesajlar içerir. Mankurtlaşmak diye bizce de bilinen
bir deyim bu roman sayesinde edebiyatımıza kazandırılmıştır.
Bu romanda geçen ve Kırgızların düşmanı olan Juan Juanlar,
yaptıkları katliamlar sebebiyle, herkesçe tanınan acımasız bir topluluktur. Her
fırsatta, komşu ülkelerdeki yerleşim yerlerine saldırılar düzenleyerek,
gençleri esir alır ve ölünceye kadar işkenceyle kendilerine köle yaparlarmış.
Esir aldıkları gençlerin, kafa derisini yüzerek yerine manda derisi
yapıştırırlarmış. Tabi güneşin etkisi ile manda derisi kurur, derinin
gerilmesine sebep olurmuş. Bu durum esirin kafasında dayanılmaz acılar
oluşturur, beyninde de onulmaz yaralar açarmış. Bir süre sonra genç, uygulanan
işkencelerin etkisiyle, bütün kimliğini unutur ve Juan Juanlar a problem
çıkarmayan uysal bir köle olurmuş
İşte Nayman Ana nın bir evladı da bu şekilde kaçırılmış
ve yukarıda ifade ettiğimiz işkencelere tabi tutulmuş. Ana yüreği bu,
evladını bulmak ve kucaklamak arzusundan hiçbir zaman vazgeçmemiş. Deve
gütmekle görevlendirilen oğlunu bulmuş, yanına gitmiş. Değil annesini, kim
olduğunu bile hatırlayamayan evladına, kendisini hatırlatmaya çalışmış durmuş.
Babasından bahsetmiş, kardeşlerini anlatmış ama karşısında duran ciğerparesi
hiçbir tepki vermemiş. Juan Juanlar ın uzaktan yaklaştığını gören Nayman Ana,
hemen orayı terkedivermiş ama ertesi gün yine gelmeyi kafasına koymuş.
Bir kişinin köleleştirdikleri gencin yanından
uzaklaştığını gören Juan Juanlar, genç adama, giden o kişinin düşman olduğunu
söylemişler. Kafa derisi yüzülmüş, yerine konulan manda derisini güneşin
kavurucu etkisinden şapka marifetiyle korumaya çalışan gence, bu şapkanın o
düşman tarafından alınacağını ve kafasındaki derinin de yine o düşman
tarafından çıkarılacağını söylemişler.
Sonra da, çektiği işkencelerin acısı yüreğine yer etmiş
gencin eline oku ve yayı tutuşturmuşlar. Tekrar geldiğinde o kişiye karşı
kullanmasını söylemişler. Nayman Ana uzaktan oğluna doğru yaklaşmaya başlamış.
Kimliğini, şahsiyetini, her şeyini unutmuş oğlunun kendisine doğrulttuğu oku
göre göre oğluna doğru atını sürmüş. Atış menziline girdiğinde oğul yayını
germiş, annesini vurmuş ve Nayman Ana olduğu yere düşmüş.
Bilmiyorum neden ama kalbimde Nayman Ana nın yüreğine
saplanan acıya benzer bir acı yaşıyorum.
Bir taraftan Toparlanın Gitmiyoruz diye haykırasım
geliyor, diğer taraftan Yunus Peygamber gibi terk-i diyar edeyim diyorum. Bir
taraftan Nasılsanız öyle idare edilirsiniz. düsturuna sığınıp sorumluluğumdan
sıyrılmaya çalışıyorum, diğer taraftan biliyor olmanın omuzlarıma yüklediği
ağır yükün kolaycılığa kaçarak bertaraf edilemeyeceği sonucuna ulaşıyorum.
Ok yedik, kalbimiz ağrıyor ama mücadele devam ediyor.
Yapacak bir şey yok, yaramızı sarıp, şefkat ve merhamet ile yol almak
zorundayız. Bu bayrak düştüğü yerden ya kalkacak ya da kalkacak. Bunun başka
bir yolu yok.