Görsellik faşizmi

Abone Ol

 Moda ve magazin çevresinde biçimlenen görsellik furyası kadınları ve genç kızları vuruyor. Kadın sürekli kendisine dayatılan görsel figürlerin etkisiyle sığ bir bakış açısı kazanıyor ve ancak incelirse, batı tipi bir kadın gibi görünürse, modaya uygun giyinirse mutlu olabileceğine ve kabul göreceğine inanıyor. Bu düşünce, kadının aklını ruhunu, beynini sürekli meşgul eder hale geliyor. Kadının zihni sürekli meşgul oluyor, filan oyuncu şöyle incelmiş, filan artist şöyle giyinmiş diyerek bu düşünceyi kemikleştiriyor. Bu rekabet, insanları tektipleşmeye ve rekabete götürüyor. Bütün enerjisini görselliğine adayan kadın, yeteneklerini geliştirme ve hayata bir şeyler katma imkânı bulamıyor. Kadın hayata bir şeyler katmak yerine sürekli tüketen taraf oluyor.  Çocukların sorunlarını gündeme getirirken, annelerin durumunu göz ardı etmemeliyiz. Zira sığ hedefler peşinde koşan bir anneden donanımlı çocuklar yetiştirmesini beklemek hayal olur. Âlemde çirkin bir şey yoktur. Asıl olan ruhsal olarak güzelliğe meyletmek, sevgiye talip olmaktır. Çünkü bedenin isteğini doyuramazsınız, o sürekli ister, Mevlana’nın deyişiyle bu tuzlu su içmek gibidir. Hani tuzlu su içerken, susuzluğunuzu gidereceğiniz yerde sürekli susarsınız ya bu da öyle bir şeydir. Asıl olan tezekkür etmektir, tezekkür bir bütün olarak hem tefekkürü hem de anlamayı hatırlamayı kapsamaktadır. Cinselliğin aşırı kışkırtılması ve görsel araçların bu alana çekilmesi insanlarımızı zihinsel olarak yoksullaştırıyor. Artistlerin kaçamakları, porno dergileri, televizyon ve magazin dergileri ve bunların biçimlendirdiği kadın tipleri... Bunlar kadınlarımıza kurulan tuzaklardır ve bu tuzaklar onları aşağı doğru çekmektedir. Artık, kadınlarımız hayata ve kendime neler katabilirim diye düşünmüyor, nefsi heva ve heveslerime ne kadar hizmet edebilirim, neyi ne kadar yaşayabilirim telaşına düşüyor.

Neler yapılabilir

1- Gerçek güzelliğin içimizde olduğu çocuklara aşılanmalıdır.

2- Güzel olan hasletlerin insanı güzelleştirebileceği örneklerle çocuklara açıklanmalıdır.

3- Müstehcen görüntülere bakmak hayatımıza nasıl bir zarar getiriyorsa, televizyonda sergilenin görüntülerin de aynı zarara yol açacağı izah edilmelidir.

4- Çocuklar önce insan olmaya heveslenmeli ve bunun için yüce değerlere sahip çıkmanın gerekliliğine inanmalıdırlar.

5- Televizyon ya kontrollü kullanılmalı ya da evden uzaklaştırılmalıdır. Aksi takdirde çocuklarınız sizin çatınızda değil televizyonun etkisinde büyüyecek ve burada sergilenen hayata özenir hale gelecektir.

6- İslamın sadece namazdan ibaret olmadığı aksine hayatın tüm alanlarına hakim olduğu aile tarafından çocuğa verilmelidir. Anneler kız çocuklarını bilinçli ve donanımlı yetiştirirlerse, bu çocuklar tüketen değil üreten ve aktif hanımlar olarak toplumdaki yerlerini alacaklardır.