Geçtiğimiz günlerde görme engelli spor kulüpleri birliğinin olağan kongresi yapıldı. Göreve seçilen yeni Başkan Sayın Alper Olcaytuğ ile birlikte Yönetim Kurulu Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Prof. Mustafa KAMALAK’I ziyaret etti. Bu söz konusu ziyarette bendeniz de vardım.
Genel Başkan her zaman olduğu gibi nazik ve zarif üslubu ile engellilere çok değer verdiğini, bunun da inancımızın ve insanlığın gereği olduğunu anlattı. Diğer taraftan Görme Engelli Spor Kulüpleri Birliği Genel Başkanı da seçildikten sonra bütün partilerden ziyaret etmek üzere randevu talep ettiğini söyleyerek, “bu talebe de ancak siz cevap verdiniz.” diyerek teşekkürlerini sundu. “Hakikaten Saadet Partisi engelliler hususunda farklı parti imiş, bunu şimdi daha iyi anladık.” dedi.
Tabi bu görüşmede farklı konular da konuşuldu. Özellikle de Türkiye Görme Engelli Spor Federasyonu’nun faaliyetlerinden başkan söz etti. Ben de âcizane görme engelli sporları hususundaki düşüncelerimi kısaca şöyle ifade etmek isterim;
Görme engellilere mahsus özel bir spor branşı olan GOALBALL Almanlar icat etti, daha sonra Avrupa ve bütün dünyada yaygınlaştı. Ülkemizde de bu spor 2000 yılında aktif olarak yapılmaya başlandı. Bundan sonra kulüpler kuruldu ve Türkiye Görme Engelliler Spor Federasyonu oluşturuldu. Bu Federasyona her yıl Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçe ayırmakta ve önemli meblağlar tahsis etmektedir.
Evet, söz konusu bu spor görme engellilerin rehabilite edilmesi hususunda çok önemli bir etkinliktir. Diğer taraftan Judo, Halter, Atletizm gibi sporların görme engelliye pek de faydası yoktur. Zaten ülkemizin sporcuları da takım sporları olan Goalball ve Futsal’da başarı gösteriyorlar. En son her iki branşta da 2015 Avrupa Şampiyonu oldular.
Bu başarılara diyecek sözüm yok. Sporcuları ve Antrenörleri takdir ve tebrik ediyorum. Ama diğer branşlarda bu kadar bütçe sarf edilmesi uygun değil. Ayrıca Federasyondaki birilerinin eşine dostuna yakınlarına imtiyaz sağlamadan öteye gitmiyor. Bu durum ise başta kulüpler birliği olmak üzere birçok kulüp yöneticisini rahatsız ediyor. Bu tür söylentileri ve rahatsızlıkları ortadan kaldırmak için devlet verdiği paranın hesabını sormalı ve daha ciddi denetimler yapmalı ve kimseyi zan altında bırakmamalıdır.