Anne, çocuğun yakasına yapışır ve asla yalan
konuşmayacaksın, bana karşılık vermeyeceksin, arkadaşlarınla kavga
etmeyeceksin diye çıkışır. Çocuk kendisine getirilen yasakların arka planını
göremez ama korktuğu için söylenenleri aynen tatbik eder. Fakat çocuk anneden
uzaklaştığında aynı hataları yapmaya devam eder ve bundan hiçbir rahatsızlık
duymaz. Çünkü anne ortamdan uzaklaştığında, çocuğun korku ve endişeleri de
ortadan kalkmıştır. Üstelik annenin tehdit ve uyarıları ile incinen çocuk,
ondan uzaklaştığında bu uyarıları dikkate almayarak anneden intikam alma yoluna
gitmiştir Anne, çocuğa sevgi ile yaklaşıp, neyi niçin yapmaması gerektiğini
açıklamadığı sürece verdiği telkin ve tehditler suyun yüzeyindeki köpük gibi
kaybolup gidecektir.
Öğretmen öğrenciye kızar ve eğer bir daha dersimi
dinlemezsen seni sınıftan atarım diye çıkışır. Öğrenci başını önüne eğer ve
sessizce bekler ama anlatılanlara adapta olamamaktadır. Çünkü öğretmen
öğrencinin dikkatini toplayamamakta fakat onu baskı ile derse katmaya
çalışmaktadır. Öğrenci öğretmenden korkmaktadır fakat korku ortadan kalktığında
aynı davranışlarını sürdürmeye devam etmektedir. Çünkü öğrenci, ne dersin
önemini kavrayabilmiş ne de kendisine neyin niçin söylendiğini
anlamlandırabilmiştir. Bir de bunların üstüne öğretmenin kendisini arkadaşları
arasında rencide ettiğini düşünmektedir.
Müslümanlar fethettikleri topraklarda, önce insana değer
vermiş, onların haklarını korumuş, şefkat ve merhametle yaklaşarak insanların
kalplerini fethetmişlerdir. Bu insanları kahraman kılan sadece fethettikleri
topraklar değildir, aynı zamanda fethettikleri gönül ve insan potansiyelidir.
Hazreti Peygamber risalet görevini yerine getirirken, insanların kalplerine ve
duygularına hitap etmiş, onların gönüllerine hitap ederek Kuranla buluşmalarına
yardımcı olmuştur.
Müslümanlar gayri Müslim komşularına ikramda bulunur,
onların haklarını korur ve bir insan olarak değer verirlerdi. Bu insanlar
İslam ı önce Müslümanların yaşantılarında görür, tanır ve bu vesile ile
hakikate ulaşırlardı.
Bir insanı kazanmak istiyorsak önce ona değer vermeli ve
iyilikle muamele etmeliyiz. Zira her insanın içinde insanlığa karşı bir özlem
vardır ve iyi tarafından yaklaştığınızda kötülüğün altında gizli bulunan bu
alana ulaşabilirsiniz.
Zorba ve baskı ile
kimse kendini sevdiremez ama gönüllere giden kapıları aralar ve oradan içeri
girmeyi başarabilirsek insanları kazanabiliriz.