GEZİ PARKI ANTİ-ŞİİR ANTOLOJİSİ

Abone Ol

Gezi den şiir çıkar mı sorusunun net cevabını malum

süreçte yazılan ve gerek sosyal ağ üzerinden gerekse matbu olarak paylaşılan

metinleri inceleyerek verebiliriz.

Belirli kliklere, kulüplere ve sözde meslek örgütlerine,

hatta illegal siyasi yapılara mensubiyet bağlamında Taksim e inip eylemlere

katılmaktan, diğer eylemcilere alt yapı yardımı yapmaktan, slogan ve duvar

yazısı hazırlamaktan, eylem gün ve saatlerini yandaş güruhlara internet

üzerinden duyurup çağrı yapmaktan fırsat bulduklarında, adı bir şekilde şaire

çıkmış müteşairler manzume oluşturmak derdine düştüler. Çünkü kendilerini

şimdiye kadar var kılan sosyal statülerine ihanet etmemeliydiler

Bu cinsten eylemci müteşair kısmının oluşturduğu hayli

metin var elimizde:

Çerçevesini çizdiğimiz tarzda eylemlerin içinde yer

aldığını bilmemekle beraber Gezi nin can alıcı bir döneminde (1 4 Haziran)

gerçekleşen 8. İstanbul Şiir Festivali (Şiiristanbul) günlerinde yaptığı bir

konuşmada olaylarla bağlantı kurarak, Şiir tanka, topa, panzere, biber gazına,

copa, işkenceye karşı, karşıt bir söylemle insanlığın onurunu savunuyor diyen

Ahmet Ada bu söylemini yazdığı manzumelerle de sürdürdü. 10 dan fazla metin

yazan Ada, bunları takipçileriyle paylaştı. Çapulcu Türküsü , Taksim Türküsü ,

Gezi Parkı Türküsü gibi isimlerle piyasaya verilen bu metinlerin çoğunda

klişe söyleyişler, yalama olmuş kelime ve kavramlar, sloganik ifadeler yer

alıyordu. Bununla birlikte diğerlerine göre nitelikli metinler yazdı:

Yasaklanmış Taksim e çık çocuk / Yıldız uçur, dans et, türkü söyle / Rüzgâra

yaz özgürlüğü, ıslık çal / Unutma, yakınında denizin soluğu.

Mehmet Erte ile Gonca Özmen karşılıklı birer metinle

dönemin manzume edebiyatına iştirak ettiler. Taksim için yazdığı Var

mısın başlıklı metninde Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın klişesinin

çevresini Gel beraber çıkalım sahneye, var mısın ve Yok hayır kavgaya

katılacaksın gibi cümlelerle dolduran Erte, şu çarpıcı ifadeyle bitiriyordu

metnini: Meydanlarda aşkla savaşmazsak yaşamış sayılmayacağız

Gonca Özmen buna, Bu da benden... Gezi Parkı

Direnişine... Direnişimize... diyerek Çatlak başlıklı bir metinle olumlu

cevap verdi. Varsın gecede birer sis çanı olalım / Varsın eksik desinler bize,

huysuz desinler dizeleriyle başlayan metnini sekiz on dize sonra, Varsın

sendeki har bendeki dağı dövsün diyerek bitiyordu.

Benzer bir manzume Birhan Keskin e aitti. Duran Adam a

Gelsin şeklinde paylaşıma sunulan Birhan Keskin metni heyecansız bir

manzumeydi ve şöyle bitiyordu: dur up dur ay ım / ben ar tık! dur an ol ay ım

/ dur et mişler ben i iç ten dur et mişler.

Gezi İçin Üç Haiku yazan Melih Elhan bunlara Akşam

Gezi si , Gezi Ağacı , Gezi Kuşları adını vermişti. Medya eleştirisi ve

Twitter övgüsü göndermeli olan sonuncusu şöyleydi: kargalar dilsiz / serçeden

al haberi / yüz kırk tıklama.

Alper Gencer Tomalara Gelesice ve Gezi Kafe başlıklı

metinlerle, işbirliğine, içinde olduğu kitlelere sözel moral vermeyi ihmal

etmedi. İlkine, tomalara gelesice / biber gazı yiyesice / gezi gezi diyesice /

bilen hakla bilir seni şeklinde giriş yapan Gencer, ikincisinde, karımın

garipleri kırıldı / sırrı abi inandı kendine sadık a ve bana / dört defa öldük

köprünün ismi yanlış diye şeklinde garip mısralar kullandı.

Cenaze ve Kısa Bir Gezi Şiiri gibi metinler yazan

Cihan Oğuz bunları argo ve küfürlerle doldurmuştu. İkincisinden: Ah benim

kimseyi s lemez kalbim / Gezi p durdular işte kimlik kartının üzerinde

günlerce.

Dergilerin Temmuz sayılarında da konuyla ilgili manzum

metinlere yer verildi. Varlık ta Altay Ömer Erdoğan Duruş ve Diren hayat ,

İbrahim Oluklu Sahiden Gezidekilere , Sezai Sarıoğlu Gezi Kâğıdı , Soner

Demirbaş Park Gazel gibi manzumelerle kendilerini gösterdiler. Bu metinlerin

ruhsuzlukları bir tarafa kimisinde bilgi yanlışları da vardı. Mesela Sezai

Sarıoğlu nun metninde Süleyman asası ndan bahsediliyor, oysa asa Musa ya

aittir. Aynı şekilde Şehremanetin kapıları denilmiş, doğrusu şehremini

olmalı değil mi Soner Demirbaş ınkinde ise basit kelime oyunları dikkat

çekiyor: çağa/ağaç kelimeleriyle yapılan gibi. Bu metinde Ece Ayhan dan

yapılan iktibasın açıkça belirtilmemesi de sıkıntı

Deve dergisinde Hüseyin Akın ın Sezi Parkı manzumesi

ortalamanın altında bir metin. Sözü orta sahada dolaştıran Akın, bir şey söylememenin

safını seçmiş.

Yaba da Nevzat Kırkpınar İsyanbul adını vermiş metnine.

Başlıktaki bu kelime oyunu dışında metnin artistik bir yanı yok.

Tuğrul Keskin, Yusuf Yağdıran, Aydın Şimşek gibi isimler

Deliler Teknesi nde Gezi konvoyuna manzumeleriyle katılmışlar. Keskin in Zito

i Epanastasis! i yoldaşlar , yaratıcı öfke , güzel gün , yaratan halk ,

görkemli geçmiş gibi kof ifadelerle örülmüş. Şimşek in Kardeşlik Bahçesi

ise İsmet Özel den emanet alınmış hissini veren kelimeleri taşıyor bağrında:

ırlayarak , Ilgarlar inecek vahşi atların tırnaklarıyla

Kültür Mafyası nda Ali Güneş ve Aslan Kocaman imzalı iki

metin var, Gezi yle ilgili. Dikkate değer özellikleri yok bunların. Ot adlı

popüler dergideki Can Bonomo imzalı En Güzel Kardeşim adlı metin de böyle,

geçelim

Bireylikler dergisinde Can Yalnız, Ejder Demir ve Reha

Yünlüel tarafından oluşturulmuş Gezi ci manzumeler. Yalnız ın metni

korkularıyla diğer ikisinin metinleriyse ilençleri ve küfürleriyle dikkat

çekiyor.

Sanal âlemle birlikte Gezi eylemcileri yanlısı irili

ufaklı yayınlardan yaptığımız bu araştırmayı burada noktalıyoruz. Fakat şunu

unutmayalım, yukarıda çerçevesi çizilen dünyanın tam aksine düşünen ve onun

şiirini yazan şairler de vardı süreç boyunca: Taksim Halk Türküsü ile Murat

Soyak, Gezi Parkı ndaki Ağaçlar Aşkına ile Mehmet Aycı, Gezi Türküsü ile

Mustafa Oğuz, Toma-nâme ile Namık Açıkgöz, birbirinden anlamlı beyit, dörtlük

ve şiirleriyle Alaattin Karaca, Taksim Şiiri ile Tayyib Atmaca, Gezi Parkı Paradoks

ile Nurettin Durman Bir başka yazıda bunları da inceler miyiz

Tayyib Atmaca nın bize ithaf ettiği bir beyitlik Taksim

Şiiri ile bitirelim: Geziden şiir çıksa sevinir müteşair / Bu ilhamla yazılır

elli bin puta şiir