Gerçekleri komplodur

Abone Ol

Terör eyleminin pozitif hukuk bakımından tanımında

şiddet unsuru belirleyici nitelik olarak alınmaktadır. Eylemin münferit veya

birden çok ya da müteaddit şekilde meydana gelmesi, suçun teşekkülüyle değil

niteliğiyle ya da sonucuyla ilişkili olarak değerlendirilebilir. Şiddetin belli

bir amaç veya amaçlara yönelik olup olmadığı konusunun açıklığa kavuşturulması,

bir başka ifadeyle amaç ile doğrudan ilişkilendirilmesi pek kolay tesbit

edilecek bir olarak gözükmemektedir. Dolayısıyla terör eyleminin suç niteliği

kazanmasında şiddet unsuru belirleyici nitelik olarak kabul edilse de, bu

kabulün hukuki delillendirmede ve isnat edilebilmesinde bir takım güçlükler

taşıdığı söylenebilir.

Bu durum, terör eyleminin failini tesbit etme işleminin

belirsizliğe açık olduğu ihtimalini güçlendirecek bir niteliktir. Ancak, bir

takım hukuk dışı olaylar ve kanılar bu noktada devreye sokulmak suretiyle, suç

tanımına uygun düştüğü varsayılan olgulara başvurulmaktadır. Bu olgular,

olaylar, kanılar ve değerlendirmeler, çeşitli kapalı istek ve niyetlerden

kaynaklanabilir. Özellikle siyasi, buna yakından bağlı bir takım iktisadi,

ticari ve menfaat içeren emeller söz konusu olabileceği için, terör eyleminin

failini ve mağdurunu tesbit etmek daha bir güçlük arz etmektedir. Hatta mağdur

olduğunu iddia eden tarafın, eylemin doğrudan faili olmasa bile, azmettiricisi

bir konumda bulunduğu kuşkusu doğmaktadır.

Buraya kadar, terör eylemini mücerret bir düzlemde tasvir

etmeye çalıştık kabaca. Fakat uluslararası ilişkiler düzleminde terör eylemi

tesbiti yapılarak bir terör suçu tanımına ulaşmanın bir hayli karmaşık yapıyı,

niyet ve emelleri, siyasi ve iktisadi vb. çıkarları hesaba katmak gereğine

ihtiyaç duyulacağı açıktır. Sözgelimi, Amerika daki İkiz Kulelere yapılan

saldırıyı terör eylemi kapsamında göstermede, uygun olduğuna ikna olabilecek

bir kamuoyunun oluşturulma imkânı bir hayli fazlaydı ve kamuoyu kanaati de bu

doğrultuda şekillendirilebildi. Eylemin faili ya da failleri, bu yönde bir

takım örgütlerin açıklamalarına rağmen, açık ve kesin delil ve isbatlara

dayanılarak tesbit edilmiş sayılamaz. Mağdur niteliğini, örgütlü tüzel kişi

olarak Amerika devleti, siyasi bir kararla üstlendiği için, kendiliğinden ve

doğrudan cezalandırma hak ve yetkisine sahip olduğu iddiasıyla, niyet ve

emellerinin yöneldiği menfaati kapsamında, eylemin adeta faili olarak Saddam ı,

asıl olarak Irak ülke ve devletini, yani Irak halkını hedef aldı. Sonuç ortada.

Ülke bölündü, halk katliama uğratıldı, devletin hükümranlık hakkı parçalandı,

kaynakları bölüşüldü, tarih ve kültürel birikimi tarumar edildi. Benzer girişim

Afganistan da, aynı zamanda, yol açtığı tehlike ve zarar itibariyle Pakistan da

uygulanmaktadır. Keza Suriye de, aynı zamanda üzerine çullanılan, fakat haber

konusu bile yapılamayan Yemen de aynı uygulama sürdürülmektedir. Eğer, İkiz

Kulelere yapılan saldırı terör eylemi kapsamında tanımlanıyorsa, bu ülkelere Amerika

devletinin ve ortaklarının eylemini daha ağırlaşmış bir terör eylemi olarak

tanımlamak gerekir.

Bütün bunlara bakarak terör eylemi nin tanımını suç

olarak ortaya koymak, gerçek anlamda hukukun öngöreceği bir tanım şeklinde

kabullenmenin bir hayli güç olduğu söylenebilir. Ancak, eylem ve sonuç

itibariyle ortaya çıkan durum, suç kavramına izafe edilebilir nitelikte

gözükmektedir. Fakat açık seçik bir terör suçunun kabul edilmesi hususunda

olmazsa olmaz nitelikte unsurların varlığı hakkında kuşkular giderilmiş

sayılamaz. Bu bağlamda, Paris teki eylemin gerçekleştirilmesi ve meydana

getirdiği sonuç terörü çağrıştırsa da, bir takım örgütlerin üstlenmesine

rağmen, failinin hukukun öngördüğü tanıma uygunluğu, bizce kuşkuludur. Bununla,

adı sıkça anılan bir takım örgütlerin terör eylemi faili olmadıkları,

olamayacakları anlamına ulaşılmamalıdır. İster istemez, Fransa devletinin

aldığı bazı kararlar, uyguladığı politikalar, tarihi bakımdan Suriye ile olan

bağı ve bütün bunlara İsrail in bakışı, göz önünde tutulması gereken olgular

olarak hesaba katılmak durumundadır. Elbette G-20 toplantısının yapılması

esnasında olması bir başka muammadır.