Küresel pazarda yarattığı devasa hacim ve insan sağlığına etkileri, somonu diğer türlerden ayırıyor. Uzmanlar, bu balığın sadece bir besin kaynağı olmadığını, aynı zamanda nehir ekosistemlerinin de sigortası olduğunu belirtiyor.
HEM LEZZETLİ HEM KÂRLI
Somonun küresel şöhretinin arkasında, sağladığı katma değer ve besin kalitesi yatıyor. Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya pazarlarını domine eden bu tür, ticari balıkçılığın en büyük gelir kapılarından biri. Ekonomik değerinin yanı sıra nehir ekosistemlerinin dengesini de omuzluyor. İçerdiği yüksek Omega-3 yağ asitleri, B12 vitamini ve selenyum, onu kalp sağlığının bir numaralı koruyucusu yapıyor. Düşük doymuş yağ oranı ve kas yapıcı protein zenginliği nedeniyle diyet listelerinin başında yer alıyor.
5 BİN KİLOMETRE GÖÇ EDİYOR
Kuzey Atlantik ve Pasifik okyanuslarında yıllarca yaşayan somonlar, üremek için doğdukları tatlı sulara yöneliyor. Türüne göre 3 bin ila 5 bin kilometre mesafe kateden balıklar, bu hattı akıntının tersine yüzerek geçiyor.
SOMONLAR ENGEL TANIMIYOR
Göç yolundaki şelaleler ve sarp kayalıklar, gelişmiş kas yapısı sayesinde aşılıyor. Suyun içinden fırlayan somonlar, 3,5 metreye kadar sıçrayabiliyor. Kanada'dan Japonya'ya, İskoçya'dan Alaska'ya kadar uzanan coğrafyada nehirlerin en inatçı misafirleri olan bu balıklar, en zorlu parkurları kas güçleriyle geride bırakıyor.
ZORLU YOLCULUĞUN SONUNDA RENGİNİ DEĞİŞTİRİYOR
Üreme sahasına girildiğinde balığın biyolojik yapısı tamamen değişiyor. Cinsel olgunluğa ulaşan somonlar; kırmızı, koyu yeşil veya mat tonlara bürünüyor. Bu renk değişimi, göçün bittiğini ve yaşam döngüsünün en kritik evresinin başladığını gösteriyor.