Gençlerin büyük kısmının, siyasilerin kendilerini önemsiz, dinlenmeyen ve değersiz hissettirdiğini düşündüğünü savunan merkez, iktidarıyla muhalefetiyle ortaya saçılan rüşvet, torpil, sahtecilik haberlerini gençleri siyasete karşı daha da soğuttuğunu ileri sürdü.
DESAM'ın savunduğu bazı görüşler ve sorunlara çözüm yolları şöyle:
GENÇLER SİYASETTEN KOPUYOR
"Araştırmalar açık söylüyor: Gençlerin büyük kısmı, siyasilerin kendilerini önemsiz, dinlenmeyen ve değersiz hissettirdiğini düşünüyor.
İktidarıyla muhalefetiyle ortaya saçılan rüşvet, torpil, sahtecilik haberleri gençleri siyasete karşı daha da soğutuyor.
Bugün parti yöneticilerinin yaş ortalaması 60’ın üzerinde.
Dünya örneklerine bakalım:
Finlandiya’da Sanna Marin 34 yaşında başbakandı.
Şili’de Gabriel Boric 35 yaşında.
Yeni Zelanda’da Jacinda Ardern 37 yaşında.
Peki bizde?
Hâlâ, gençlere “biraz bekle” diyen bir siyaset dili…
Ama artık gençler beklemiyor.
Sadece siyasetten değil, siyaset tarzından uzaklaşıyor.
Popülist videolarla, yapay “kanka” dilleriyle, sahte samimiyetlerle oyalanmak istemiyorlar.
Gerçek diyorlar. Samimiyet diyorlar. Umut diyorlar.
Ve en önemlisi: fırsat diyorlar.
SORUNLARI TANIYALIM, KÖKÜNE İNELİM
Sorun eğitimde değil, zihniyette.
Sorun gençlerde değil, sistemde.
Biz yıllardır sistem inşa etmiyoruz, sürekli yama yapıyoruz.
Yeni sınavlar, yeni isimler, yeni sloganlar...
Ama özde değişmeyen bir şey var: Planlama eksikliği, liyakat eksikliği, sürdürülebilirlik eksikliği.
Devlet dediğin kurum, günü kurtaran değil, geleceği planlayan yapıdır.
Eğitim politikası da, siyaset kültürü de bir hafıza meselesidir.
Biz o hafızayı kaybettik.
Şimdi yeniden kurmak zorundayız.
ÇÖZÜM: KURUMLARI VE ZİHNİYETİ YENİDEN İNŞA ETMEK
DESAM olarak bizim yol haritamız açık: Artık “reform” kelimesini süs olarak değil, karar olarak kullanacağız.
Eğitimde: Ulusal Eğitim Planlama Kurumu kurulacak.
Bağımsız, bilimsel, veriyle konuşan bir yapı.
Her hükümetin değiştiği gün, eğitim politikası sıfırlanmayacak.
Uzun vadeli bir plan olacak.
Sınav odaklılıktan öğrenme odaklılığa geçeceğiz.
Çocuklarımız ezber değil, düşünme becerisi kazanacak.
Zorunlu eğitim ücretsiz ve yaygın olacak.
Çünkü devlet okullarındaki kalite standardı çok önemlidir ki fırsat eşitliği çocuğun doğduğu mahallede başlar.
Öğretmen sadece maaşla değil, itibarla desteklenecek.
Her öğretmene düzenli gelişim desteği, kaliteli hizmet içi kurslar verilecek.
Eğitimin kalitesi, öğretmenin kalitesiyle başlar.
Üniversitede: Nicelik değil, nitelik önceliği sağlanacak. Üniversitelere özerklik, bilimsel özgürlük ve performans bazlı finansman sistemi getirilecek. Araştırma, inovasyon ve üretim üçgeninde devlet–özel sektör–akademi ortaklığı kurulacak. Beyin göçünü tersine çevirecek burs ve dönüş programları hayata geçirilecek.
Siyasette: Aday belirleme süreçleri şeffaf olacak. Adaylar genel başkanın iki dudağı arasında değil, üyelerin oyuyla belirlenecek. Gençlik Meclisleri kurulacak. Yerel yönetimlerden meclise kadar gençler karar süreçlerine dahil olacak. Gençlik kolları tabela olmayacak; karar mekanizması olacak.
Ekonomide: Eğitimle üretimi, üretimle istihdamı birleştiren yeni bir ekosistem kuracağız. Genç istihdam garantili pilot programlar başlatacağız. Kamu ve özel sektör el ele verecek; her mezuna bir beceri–bir iş fırsatı sunulacak.
BU PROGRAMIN SONUCU NE OLACAK?
Kısa vadede: Öğrenciler umutla, öğretmenler motivasyonla çalışacak. Üniversitelerimiz yeniden saygınlık kazanacak. Genç işsizlik oranı düşecek.
Orta vadede: Türkiye, bilimde ve yenilikte bölgesel bir merkez olacak. Beyin göçü yerini beyin dönüşüne bırakacak.
Uzun vadede: Türkiye sadece bugünün değil, geleceğin ülkesi olacak. Türkiye muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkmaya başlayacak..."
---