Genç işsiz, ev genci, atıl iş gücü…

Abone Ol

Geçtiğimiz günlerde üniversite sınav sonuçları açıklandı. Hayatlarına yön verme arefesinde çok kritik bir eşiğe adım atma hevesindeki gençler, zorlu süreçte bir virajı daha dönebildi veya dönemedi. Belki oran olarak sınava girenlerin önemli bir bölümü bir üniversiteye yerleşebilecek. Ancak mevcut “her ilde, 200’ü aşkın üniversite” realitesini göz önünde bulundurunca, pek azı elle tutulur bir branşta eğitim alabilecek. Eğitimde niceliği, niteliğin önüne koyan bir yaklaşımın doğal sonucu olarak, üniversiteli sayısı artacak ama “diplomalı işsiz” sayısı da aynı oranda artacağından pek de bir anlam ifade etmeyecek bu artış.

Hem hesapsız kitapsız şekilde her ile, her büyük ilçeye, neredeyse her boş binaya üniversite açılmasını büyük bir başarı gibi görüp, hem de gençler tam da bu hesapsız kitapsız işlerin neticesinde “diplomalı işsizlik”ten dem vurunca da “herkes iş bulacak diye bir şey yok” diyebilmek de mevcut eğitim politikasına (ki olup olmadığı tartışmalıdır) dahildir maalesef.
Önceleri işsiz insanları tanımlamak için tek bir “işsizlik” verisi veya tanımı yeterli iken, şimdi salt işsizlik verisi yetmiyor artık. “Genç işsizlik” diye hiç de azımsanmayacak bir sorunumuz var artık. Mevcut işsizlik tablosunu daha da iyi tasvir edebilmek için artık bir de “atıl iş gücü” oranına bakılıyor. İşsizlik deyip geçmemek gerekiyor; işsizler, genç işsizler, diplomalı işsizler, ne okuyanlar ne çalışanlar ve en geniş olarak da atıl iş gücü..

TÜİK, aylık işsizlik verilerinde 15-24 arası gençler için “genç işsizlik” verisi ilan ediyor ve bu veri Mayıs ayında yüzde 15,4 idi. “Geniş tanımlı işsizlik” olarak tanımlanan ve “zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden” oluşan atıl işgücü oranı da Mayıs’ta yüzde 31 olarak gerçekleşti. Toplam iş gücünün üçte birine yakını atıl vaziyette yani! Korkunç bir şey değil midir bu

Tam da bu noktadan hareketle, “ne işte ne okulda” olan gençleri betimleyen “ev genci” ifadesini de hatırlamak gerekiyor. Sözümona geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlere dair bu denli plansız ve hesapsız bir tavır, ortaya böyle yeni durumları ve tabirleri çıkarıyor maalesef. Hayata başlama noktasındaki gençlerin, “ne işte ne okulda” bir duruma sürüklenmesi ve 4 milyonun üzerinde “ev genci” olduğuna yönelik tespitler gerçekten düşündürücü. İşsizlik, genç işsizlik, diplomalı işsizlik, atıl iş gücü, ev genci.. Konuşulması gereken, üzerine düşünülmesi icap eden bu “gerçek gündemlere” rağmen konuşulanlar şeylerin halkın meselelerinden kopuk, siyasetin kendi menfaatini ve geleceğini önceleyen hususlardan ibaret olması ancak bu yapay gündemlerin de kamuoyuna “Türkiye’nin kurtuluşu, şahlanışı” vs diye sunulması da ayrı bir fecaat..

Yeniden genç işsizlere dönelim. TÜİK’in geçen hafta yayımlanan "İşgücü Piyasasında Gençler 2024" verilerinde 15-34 yaş grubu ele alınmış. 2024’te 15-34 yaş grubunda kurumsal olmayan 24 milyon 291 bin kişilik nüfusun, 14 milyon 606 bini işgücünde yer alırken; bu yaş grubunda istihdam edilenlerin sayısı 12 milyon 744 bin kişi, işsiz sayısı da 1 milyon 862 bin kişi olmuş. Yani 15-34 yaş grubundaki işsizlik oranı yüzde 12,7 olarak tahmin edilmiş. Genel işsizlik oranının yüzde 8 civarında olduğunu hatırlamak ve gençler arasındaki işsizliğin bunu geçtiğini görmek gerek bu noktada.
Bu 15-34 yaş grubundaki gençlerin yüzde 17,7’si eğitimini yarıda bırakmış veya bölüm değiştirmiş. Eğitimini yarıda bırakan veya bölüm değiştiren gençlerin yüzde 22,5’i ekonomik nedenler, yüzde 17,2’si eğitim programının beklentisini karşılamaması, yüzde 14,1’i ailevi nedenlerden dolayı eğitimini yarıda bıraktığını veya bölüm değişikliği yapmış.

Ekonomik zorluklar yüzünden eğitimine devam edemeyenlerin sayısının artması ekonomik durumun kötüleşmesiyle doğrudan ilintili bir durum. Bölüm değiştirenlerin veya okuduğu bölümü beğenmeyenlerin varlığı ise üniversite eğitiminin kalitesiyle ilintili olsa gerek. “Her ile üniversite” zihniyetiyle sadece niceliği önemseyerek atılan adımlar neticesinde gençlerin öyle veya böyle diploma sahibi olmaları haricinde hiçbir şeye kafa yorulmaması neticesinde çok sayıda diplomalı işsiz veya atıl işgücü sayılabilecek fertler üretiliyor maalesef.

Ondan sonra da genç işsizler, atıl iş gücü ve ev genci gibi kavramlara yenileri eklendikçe ekleniyor ancak..