Türkiye'de ve dünyada siyasal ve ekonomik kurgu yeniden dizayn ediliyor. Ülkemizde son dönemde yaşanan önemli gelişmelerin, yapılan operasyonların, siyasal kriz ve yakınlaşmaların temel nedeni de bu yeniden dizayn süreci gibi görünüyor. Bugün içinde bulunduğumuz siyasal yapının dizaynı 28 Şubat sürecinde başlatılmış, Türkiye'nin en önemli sosyolojik tabanına sahip siyasi hareketi 28 Şubat süreci ile başlayan bir kurgu ile bölünerek, içerisinden çıkarılan ve küresel sistemle barışık olan bir kadro iktidara taşınmıştı. Bu kadronun iktidar olduğu dönemde ülkemizde ve coğrafyamızda birçok önemli gelişme yaşandı. Yaşanan her süreçte olayların sonucu bir şekilde küresel sistemin efendilerin istediği noktada gerçekleşti. Türkiye'de iktidar olan kadro da bu bölgedeki tüm olaylarda küresel sistemin figürleri ile beraber hareket etti. Irak, Suriye, Libya vb. Batı kaynaklı operasyonların tamamında Batı bloku ile birlikte hareket edildi. Zaten 28 Şubat’la başlayan mevcut kadronun iktidara taşınma sürecinin amacı da buydu.
Bu 23 yıllık sürecin ülkeye faturası oldukça ağır oldu. Maalesef sosyolojik olarak değerlerinin içi boşaltılmış ve ahlaki açıdan çürümüş bir toplum ortaya çıktı. Bugün her şehirde, her alanda çetelerin ve mafyaların hâkim olduğu bir ülke haline gelindi. Rüşvet, adam kayırma, liyakatsizlik işin normal standardı haline geldi. Eğitim sistemi 2 yılda bir değişen bakanların yapboz tahtasına dönüştü. Eğitimin her aşamasında niceliğin niteliğin üstüne çıktığı bir anlayış milyonlarca vasıfsız diplomalı insan yetiştirdi. Ekonomide merkezi yönetim borç topu 23 yılda 60 kat artırıldı. Ekonomistlerin bir ülkenin ekonomisi üç aşamada çöker; "Birinci aşama kamunun borçlanması, ikinci aşama özel sektörün borçlanması, son aşama ise bireylerin borçlandırılmasıdır" şeklinde ifade ettiği ekonomik döngü maalesef ülkemizde tamamladı. Kamu ve özel sektör borçlanması her yıl rekor üstüne rekor kırarken, bireysel borçlanma 40 milyon kişinin ortalama 40 bin lira borçlandığı seviyeye ulaştı.
Bugün artık mevcut yapı görevini yaptı ve miadını doldurdu. Yaşanan gelişmeler, mevcut yapıyı iktidara taşıyanların yeni bir kadro oluşturma konusunda hazırlık yaptığını gösteriyor. Daha önce de bu köşede yazdığımız gibi bir siyasal değişim süreci kaçınılmaz görünüyor. Değişim gerçekleştikten sonra 2002-2008 arası dönemde olduğu gibi belirli bir süre bir yalancı bahar dönemi geçirilmesi muhtemel görünüyor. Sonrasında yine benzer süreçler. Zira bu durum maalesef Türk siyasetinin kısır döngüsü. Ülkeyi bu kısır döngüden çıkarabilecek ve sorunları çözebilecek bir alternatif bulunabilir mi? Bu yeniden yapılanma sürecinde sorulması gereken asıl soru bu. Mevcut siyasal aritmetikte zor görünüyor ama Allah'tan umut kesilmez...