Gazze’nin çocukları 

Abone Ol

 
Büyük Gazze dramı olanca ağırlığıyla devam ediyor. Dünyaya açık, insanlığın gözünün önünde, acımasız, vahşi ve korkunç. Bu büyük insanlık dramının görünen tuhaflıkları bulunuyor. İnsanlık kısmen birkaç parçaya bölünmüş.  

Umursamayanlar; bunlar için dünyada böyle bir şey var mıdır, yok mudur ilgilerinin dışında. 

Vahşeti destekleyenler: Bunlar dünyayı denetimi altında tutan, kendilerinin istedikleri gibi yönlendiren, sömürgeciler, vahşiler, ırkçılar ve korkaklar. 

Korkaklar kendi güvenliklerini, konumlarını önemseyenler. 

Acı çeken insanlık: Bunlar Ekim’den beri tavrını ortaya koyan, insanî sorumluluklarını belli edenler. İskoçlar, İspanyollar, Güney Amerika’nın kimi ülkeleri. Bunların başında İspanya hem devlet hem de halk katında acı çeken direnen bir ülke. Yalnızlaşmayı göze alanlar. Son NATO toplantısında İspanya başkanı fotoğraf karesinde bile yalnızlığı tercih etti. Onurlu bir şekilde. İtalya başbakanı ve halkı da bu konuda duyarlı. Avrupa’nın birçok ülkesinde yönetimlere rağmen halkların direnişi takdir edilesi. Gerek İspanya’da gerek İtalya’da esnaf ve halk Yahudilere tahammül edemiyor, turist olarak gelenleri bile kovuyor. Bu çok önemli, Yahudilerin yalnızlaşmasına giderek korkulu dünyalarına çekilmelerine neden olacak. 

Güney Amerika devleti tek başına Netanyahu’nun yargılanmasını göze alacak kadar atak ve cesur. 

Müslümanlar büyük ve kahir çoğunluğu, yönetimler düzeyinde emperyalizme bağımlı. Tam anlamıyla teslim olmuşlar. Kendileri teslim oldukları gibi halklarını da sindirmişlerdir. Kimse hareket edemiyor, cesaret edemiyor. Çünkü başlarına ne geleceğinden endişelidirler. Bunlarda kimi halklar içten içe kaynıyor, rahatsız ve tedirgin olmalarına karşın sessiz kalmak zorunda kalıyorlar. 

Müslümanların bir kısmı ise yöneticileri dünya egemenlerinin gidişatına ayak uyduruyor, sessiz kalıyor, arada bir höykürüyor, bağırıyor çağırıyor, mitingler düzenletiyor ama hiçbir yaptırımı göze almıyor/alamıyor. Kendi halklarının ayaklanmalarını, gösterilerini kendisi belli sınırlar içinde enerjilerini boşaltıyor, rahatlatıyor, gevşetiyor, evlerine çekilmelerine neden oluyor. Ticari, siyasi ilişkilerine asla kesmiyor, alttan alta idare ediyor. Bunun en somut örneği Türkiye’dir. Türkiye’de Yahudi vatandaşlar bulunuyor, bunlar savaşa gidip katılanları var, ekonomik destek sağlayanları var. Bunlar da himaye ediliyor. Amerika üslerinin en önemlileri Türkiye’de bulunuyor, bunlarla ilgili hiçbir yaptırımda bulunulmuyor. 

Malezya, Endonezya, Pakistan gibi kimi ülkeler kendi konum ve koşullarında kısmen karşı çıkıyorlar fakat onların bir yere kadar etkileri oluyor. Kuzey Afrika ülkelerinden Tunus ve Cezayir halkları bir çırpınış içinde. Fas ile Mısır tam anlamıyla bağımlı ve teslim. 

Siyonizm’e karşı olabilecek, güçsüz de olsalar varlıkları bile anlamlı olan Suriye ve Lübnan bir yere kadar direndiler, onlar da bertaraf edildiler. Suriye tam anlamıyla teslim alandı artık o Siyonizm güdümünde, tıpkı Ürdün gibi. Bu ülkelere destek veren, Gazze ve Filistin konusunda olanca varlığını ortaya koyan İran’a son bir hamleyle saldırıda bulunuldu, çok şükür ki şimdilik başarısız kalındı. Şimdilik geride bir Yemen duruyor. İmkânları sınırlı olsa da direniyor ve etkisini gösteriyor. Kızıl Deniz’in kapısını tutuyor, büyük darbeler vuruyor emperyallere. Zaman zaman da füzeleriyle İsrail’i yokluyor. 

Gazzeli mücahitler artık direnebildikleri kadar direniyorlar. Destek alamıyorlar. Yerle bir edilmiş bir beldeye dönüştü. 

Gazzeli çocuklar yalnız, mahzun, çaresiz ve umutsuz. Onlara sahip çıkmayan insanlık, özellikle de Müslümanlar bu büyük vebalin altından nasıl kalkacaklar, tarihe nasıl bir cevap verecekler? Bu ağır kara yaftadan nasıl kalkacaklar? Vah onların hallerine!..